"Bennnnn seninnn yeni arkadaşınım."
dedi kız büyük bir heyecanla. Raion, gayri ihtiyari gülümsedi. Artık onun için artık imkansız diye birşey yoktu. Herşey o kadar karışmıştı ki...neye inanıp neye inanmayacağını biliyordu. Durakladı, Kız ela gözleriyle çocuğu izliyordu. "Hey! Ne oldu?"
diye sordu kız, Raion kıza baktı.
"Demek yeni arkadaşım, artık şaşırtıcı gelmiyor biliyormusun." dedi ve geriye yaslandı.
"Neden ki?"
diye sordu, hiç birşeyden haberi yokmuş gibiydi. Raion, bu yanlızlığının içine bir ok gibi dalan kıza tekrar baktı.
"En son, 'senin yeni arkadaşınım' diyen birine inandığım için hala pişmanlık yaşıyorum da." dedi, kız surtaını astı.
"Ya! Ama benimle arkadaş olduğun için pişman olmazsın." dedi kendinden emin bir şekilde. Raion dalga geçermişcesine güldü. Eliyle kendi saçlarını karıştırdı. "Yaaaa...demek öyle.....o zaman söyle bakalım, pişman olmayacağımın garantisi nedir?" kız gülümsedi,
"çünkü ben senin her zaman yanıda olacağım. Üzüldüğün zaman seni teselli edeceğim ve bir bebek gibi omzumda ağlamanı sağlıyacağım. Güldüğün zaman seni daha da çok Güldürmek için gıdıklayacağım. Eğer benden sıkılırsan bana dönmeni sabırla bekleyeceğim. Hiç bir zaman pişman olmayacaksın." dedi, sesi ince ve nazikti. Bunları söylerken gözleri parlıyordu, sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi davranıyordu. Sanki onu yıllardır seviyormuş gibi.
"Çok iddalı konuşuyorsun. İnanmamak elde değil." dedi, tabi ki bir anda inanmak kolay değildi ama kızın o sözlerini...daha önce kimse ona söylememişti.
"Eeee şimdi arkadaşmıyız?" diye sordu merakla. Raion daha ne kadar pişman olabilirim ki? Diye düşündü.
"Evet, sanırım evet." kız gülümsedi, içten gelen bir gülümsemeydi bu.*****
"Albert diğer pastayı getir lütfen. Bunu bitirdim." dedi, yaşlı kahya Ashi'nin önündeki tabağı alıp mutfağa doğru yöneldi. Ashi salonun, camından bahçeyi izliyordu. Zaten neredeyse her yer camdı. Arada kalan duvarlar gökyüzü mavisi idi. Tavandaki devasa, platin kapla avize odaya uyum sağlarken gümüş ve altın kaplama koltuklar renk uyumu sağlıyordu. Odanın tam ortasında büyükçe bir masa vardı, bu masa genelde kullanılmazdı. Evde tam 3 tane salon vardı ama Ashi'nin şu an bulunduğu salon genel olarak kullanılan yerdi.
Ashi derin bir iç çekti. Başı'nın ağrısı hafifce geçse de hala arada sırada sızlıyordu.
Hala inanamadığı bir şey vardı, o çocuğun eli eline değmişti. "İnanamıyorum, inanamıyorum!" diye kızdı kendine, kısık sesle. Bütün bu olanlardan sonra kardeşini de unutmuştu. Dirseğini sandalyenin koluna yerleştirip elini anlına dayadı, ani bir sızlama ile geri çekti. "Tanrım....tamamen unuttum..." başındaki yara geçmediği sürece böyle sızlayacaktı.
Gözlerini sıkıca kapayıp yeniden açtı. Bir anda açık olan pencereden içeriye beyaz kanatlı bir kelebek girdi. Kelebek bir süre uçtuktan sonra tam Ashi'nin parmaklarına kondu. Ashi yavaşca parmağını kendine yaklaştırdı.
Bu...o gün yakaladığı kelebeğe ne kadar da benziyordu. Aynı zamanda o kahverengi sarı kanatlı bir kelebek yakalamıştı. Ashi ise bembeyaz bir kelebek bulmuştu. O gün ikisi de saatlerce tartışmıştı. Tabi ki tatlı bir tartışmaydı ama sonuç olarak Ashi'nin yakaladığı kelebek dünyanın en güzel kelebeği olmuştu. İkisi için. Ama o sabah....kelebek ölmüştü. Kelebekler, hepsi topluca intihar etmişti. Sanki hayat ilerleyebilmek için birşeyleri öldürmek istermiş gibi haraket ediyordu. Kelebekleri, hisleri...güzel olan bütün herşeyi ve insanları.
Bir anda, nazik sesiyle Ashi'in düşüncelerinden oluşturduğu sessizliği bir ok gibi deldi Albert.
"Efendim. Pastanızı getirdim." dedi Albert, elinde tuttuğu büyük çaplı tabağın üstündeki çilekli pastayı Ashi'nin önünde duran uzun sehpaya koydu. Ardından yavaşca geriledi.
"Tesekkürler Albert."
Albert yavaşca geriye çekiliyordu.
"Albert." dedi Ashi. Yaşlı kahya bir anda durakladı.
"Evet efendim."
"Sen, bir yere giderken yoldaki otları çiğnememek için yolunu değiştirirmiydin?"
Diye sordu.
"Anlayamadım, efendim." diye yanıtladı, Ashi tekrar yönünü döndü.
"Birşey demedim say, gidebilirsin Albert."
Albert yavaşca salondan çıktı. Tam Ashi ikinci pastasını da yiyecekti ki ayak seslerinin ardından bay Hasima ve bayan Elly içeriye girdiler.
"Hayır diyorum. Sen bay Grell ile olan ortaklığımızı tümü ile bitir. Çekleri ve banka hesaplarını teker teker kontrol et. " yüksek sesle telefon ile konuşuyordu Bay Hasima. Bayan Elly elindeki çantayı hizmetliye vererek odasına götürmesini emretti. Ardından koltuğa nazik bir şekilde oturdu. Ashi ikisini de takmadı, ilgisini çeken tek şey şu an ikisinin de kendisinin erkenden eve gelmesine şaşırmamış olmasıydı.*****
"Hahahaha sen harika birisin." dedi Raion. İkisi de çimenlere uzanmış yatıyorlardı. Bir sürü şey yapmışlardı, öncelikle lunaparkta gezinmiş ardından beraber bisiklet binmişlerdi. Ve bunları yaparken hep konuşmuşlardı. Onu tanıyalı bir gün bile olmamıştı ama onu yıllardır tanıyormuş gibi hissediyordu.
Onun hakkında bir çok şey öğrenmişti. Mesela en sevdiği hayvan uğur böceği ama en çok görmek istediği hayvan ise bukelamundu.
Herşeyi derken....unuttuğu birşey vardı. Adını bilmiyordu.
Hemen kıza döndü.
"Sahi...senin adın ne?" diye sordu kız biraz düşündü, ardından gülümseyerek cevap verdi.
"Rüya. Bana Rüya diyebilirsin." Raion isminden etkilenmişti. Rüya....
Kız Raion'a baktı. Mavi gözlerinin derinliğindeki okyanusa bakıyordu. Gülümsedi, tekrar ve tekrar gülümserken onu düşündü.
Ardından hafifce doğrulup ağaca yaslandı. Raion kıza sordu dolu gözlerke baktı.
"Ne Oldu Rüya?"
Rüya kendi dizlerini işaret etti.
"Dizlerime yatmak ister misin?" diye sordu nazikçe. Raion kıpkırmızı oldu, "n-niye?"
Kız bir anda suratını astı. "Bilmem..sordum sadece."
Raion, Rüya'nın yanına gitti, üzülmüşe benziyordu. Yavaşca kafasını kızın dizlerinin üstüne koydu. Artık direk gözgözeydiler. Raion yavaşca gözlerini kapattı. Çok rahat hissediyordu. Sabah ki üzüntüsünden eser yoktu.
Rüya ellerini hafifce Raion'un saçlarında gezdirdi. Ve mırıldanmaya başladı. Her kelimesi bir melodi gibi süzülüyordu dudaklarından.
"Ruhlar ışık hızında uçuyor.......
Bir gece, rüya gibi seyahat ediyorlar......
Hayat devam ediyor....."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İce Snake
FantasyGüçlü olmak için neleri feda edebilirsin? Hastania ailesinde nesilden nesile geçen ,"buzu" kontrol edebilme yeteneği bulunmaktadır. Fakat aile bireyinin bu gücü elde edebilmesi için trajedik bir olay yaşaması gerekmetedir. Ashi, Hastania ailesinin...