to • his touch like a happy pill

605 52 65
                                    

İyi okumalar. 🖤

Salı 09.48

Yine fen sınıfında oturmuş kapının camından karşı sınıftaki günahımı izliyordum. Gülüşü, öğrencileriyle ilgilenişi, ah, elleri... Elindeki fırçayı bile kıskanıyordum.

"Isak, dersi dinlemeye dönecek misin yoksa ceza ödevinin konusunu belirleyeyim mi?"

Lanet olası Gabi Mayer, senden ve dersinden nefret ediyorum, o çeneni kapat ve önümdeki sanat eserini izlememe izin ver!

"Üzgünüm Bayan Mayer, dalmışım."

Salı 10.10

"Isak! Isak! Tanrım her yerde seni aradım, telefonuna ulaşılmıyor."

Arkamdan nefes nefese gelen sese doğru döndüm.

"Brit? Ne oldu?"

Çillerinin gelişi güzel dağıldığı alnındaki teri peçeteye sildi ve soluklandı.

"Bugün A blokta birkaç kişinin senin hakkında konuştuğunu duydum, şu dansçı kızlardan Christina ve yanındaki kızlar, seninle ilgili konuşuyordu."

Kaşlarımı çattım. Ya içlerinden biri benden hoşlanıyordu ya da sıçtım.

"Ne konuşuyorlardı?"

Derin bir nefes aldı.

"Aslında tam senin hakkında sayılmaz. Annen hakkında, biraz da sen, yani karışık, Tanrım sen beni koru."

Çattığım kaşlarımı kaldırdım ve devam etmesi için başımı salladım.

"Josefine'le aranızın kötü olduğu hakkında konuşuyorlardı ve-"

Kaşlarımı iyice kaldırdım.

"Ve?"

Derin bir nefes verdi.

"Ve Josefine'le Bay Næsheim arasında bir şeyler olduğunu söylediler. Aslında tam olarak aralarında değil, Josefine'in, sürekli Bay Næsheim'ın etrafında olduğunu ve ilgisini çekmeye çalıştığını söylediler, bilirsin, flörtleş-"

Brit'in sözünü bitirmesine izin vermeden yavaş adımlarla ondan uzaklaşmaya çalıştım fakat peşimden geldiğini biliyordum ve bırakmayacağından eminim.

"Isak, yalvarırım sakin ol, babanın arkasından böyle yapması çok yanlış, biliyorum ama senin elinde değil, lütfen sakinleş."

Onu duymazdan gelip yoluma devam ettim. Öğleden sonrasına kadar dersim yoktu, normal şartlarda resim sınıfının çaprazındaki pencerelerin önünde kitap okuyormuş gibi yapıp Even'ı izlerdim fakat çok sevgili annem onun peşindeyken kıskançlığımın etkisiyle gidip ona her şeyi anlatabilirdim.

Ah, Even, gün ışığım, üç senedir senin ruhun dahi duymadan sana aşık oldum, senin yüzde yüz düz olduğunu bildiğim halde umutsuzca sana kapıldım. Duydukların ve duyacakların için üzgünüm, Tanrı benden nefret ediyor, bundan sonra sen de benden nefret edeceksin.

Brit'in arkamdan geldiğini bildiğim için kontrol etme gereği duymadan okuldan çıktım ve bulabildiğim en boş ve tenha yerdeki bir banka oturdum. Hemen ardımdan Brit de geldi ve yanımdaki yerini aldı.

bad liar ; evak auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin