Bilmem kaç bölümdür salı gününü anlatıyorum sıkıldım artık salı gününden kafamı kesicem
Bu arada normalde Norveç'te hava bazı dönemlerde çok çok uzun süre kararmıyor bazen de tüm gün karanlık oluyor falan onları araştırmaya çok çok üşendiğim ve internette fazla bilgi olmadığını düşündüğüm için siz saatleri Türkiye'deki havaya göre düşünün işte akşam hava karanlık gündüz aydınlık falan o şekilde çok uzattım anladınız siz
Şarkı alakasız ama bana ne dinleyin
Neyse iyi okumalar. 🖤
Salı 20.32
Eve kadar hiç durmadan koşmuştum ve kendimi yorgun hissetmem gerekirken aksine yeniden doğmuşum gibi hissediyordum. Eğer etrafta evler olmasaydı avazım çıktığı kadar bağırıp mutluluktan ağlardım fakat tam kendi evimin önündeydim.
Kapının önündeki büyük taşa oturdum ve biraz da olsa soluklanmaya çalıştım.
Nefeslerim düzene girdiğinde ayağa kalktım ve kapıyı çaldım. Kısa süre sonra annem kapıyı açtı, terli olduğum için daha fazla bekleyip üşütmeden içeri girdim.
"Hoşgeldin, hava çok soğuk olmalı, yüzün kıpkırmızı olmuş."
Sanki anlayabilecekmişim gibi ellerimi yüzüme koydum.
"Evet, inanılmaz soğuk."
Güldü.
"Birazdan ısınırsın, atkın nerede, Isak?"
Elimle boynumu yokladım. Tanrım, lütfen atkıyı Even'ın arabasında ya da evinde unutmuş olmayayım, lütfen.
"Sanırım Eve- ehm, şeyin, Evelina'nın evinde unuttum."
Annem yara bandı sarılı olan elimi kendine çekti.
"Evelina da kim? Eline ne oldu?"
Elime baktım.
"Evelina, partisine gittiğimiz kız, evin sahibi. Yere bardak düşürmüştüm, onun kırıklarını toplarken elimi kestim sonra da Evelina yara bandı getirdi."
Endişeyle yüzüme baktı.
"Bayılmadın değil mi?"
Güldüm.
"Hayır, hayır. Evelina ve Brit yardımcı oldular, biraz uzandım ve geçti."
Annem de benim gibi güldü.
"Evelina nasıl biri? İyi anlaşmış gibi duruyorsunuz."
Göz devirdim.
"Tahmin ettiğin gibi bir şey yok ve olmayacak."
"Tamam, seni sıkmıyorum. Hadi git üstünü değiştir ve duş al."
Elimi çektim.
"Güzel fikir."
Çarşamba 09.17
Sırtımdaki çantayı ikide bir düzeltmek zorunda kalmaktan nefret ediyordum. İlk derse geç kaldığım için girmek istememiştim ve şimdi herkes ortalıkta dolaşırken Brit'i arıyordum. Ona her şeyi anlatıp derdime ortak olmasını sağlamalıydım çünkü o benim arkadaşım.
Düşüncelerimi telefonuma gelen bildirim sesi böldü. Cebimden telefonu çıkardım ve bildirime baktım.
Ah, cidden mi? Tamam sürekli ev dekorlarına bakıyor olabilirim ama Pinterest bunun için bana bildirim göndermemeli diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad liar ; evak au
Fiksi Penggemar"benim sırrım, günahım, hayatım, küçük gözlerine sığdırdığı kocaman okyanusla, even bech næsheim."