10.Bölüm🙈

6.6K 229 24
                                    

                 ~1 Hafta sonra~

Annemin ölümünde bir hafta geçmişti. Benim için çok zordu. Onun yokluğu belliydi. Okula 1 hafta gitmemiştim.İzin almıştım. Bizimkiler dönmüştü İstanbula okul vardı onların. Kalacaklardı ama ben izin vermedim. Benim yüzümden kendilerini aksatmalarını istemiyorum. Babam yanımdaydı. O yanımda kaldı. Yarın birlikte artık İstanbula dönecektik. Evet buraya yeni taşınmıştık ama ginede geri dönecektim. Buraya beni bağlayan bişey yok. Annemin yatağında uzanmışresminide başucuma katmıştım. "Hadi kızım önce okuluna gidelim daha sonrada annenin mezarına gidelim" babamın sesisini duymamla uyuşuk bir halde kalktım "tamam hazırlanıp geliyorum baba" kendi odama girip dolabımı açtım. İçinden siyah tulumumu ve siyah beyaz t-shirt'ümü çıkardım. Saçlarımı açık bıraktım. Aynanın karşışına geçtim göz altlarım çok kötüydü o yüzden hafif bir makyaj yaptım bıraktım.

 Aynanın karşışına geçtim göz altlarım çok kötüydü o yüzden hafif bir makyaj yaptım bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Defne'nin kombini)
Odamdan çıktım. "Baba ben hazırım çıkabiliriz" babam yanıma geldi "taksi aşşağıda bekliyor hadi gidelim" aşşağıya indik. Babam ön tarafa bindi bende arkada yerimi aldım. Dışarıyı seyrediyordum. Kaç gündür evden dışarı çıkmıyorum. Annemin ölümü beni çok sarstı. Düşüncelerim arasından çıkıl okula geldiğimizi farkkettim. Bugün günlerden pazartesiydi. Ders saatiydi herhalde kimse yoktu  bahçede. İlk ben indim ardımdan babam indi. Birlikte merdivenleri çıkmaya başladı. Yeni okulumda bu kadar kısa kalacağımı düşünmemiştim doğrusu. Babamın telefonu çaldı. O telefonuyla konuşurken zil çaldı. Yavaş yavaş bahçe dolmaya başladı. Bu okulda kimseyi tanımıyordum emre ve arkadaşları bide şu yanımda oturan kızı gerçi onuda annemin ölümünden sonra birkere geldi baş sağlığına birdahada görmedim. Babam telefondaki kişiyle hareketli bir şekilde konuşuyordu. Omzuma dokunulan bir elle irkildim. Arkamı döndüm emreydi. "Nasıl oldun" gözlerine bakıyorum bu çocuk bana neler diyordu şimdi napıyor ya. "Biraz daha iyiyim"  " İzin mi alıcaksın" "hayır kaydımı alıcam ben İstanbula gidiyorum babamla birlikte"  "hı iyi bende şey dicektim eğer müsaitsen annem seni görmek istiyor şu kan verme işi varya teşekkür edecek herhalde." Ona gülümsedim"hiç gerek yok önemli değil kim olsa aynısını yapardı." Babam geldi yanımıza. "Kimdi baba" "avukattı defne ordaki şirkete ek olarak İzmirde açacaklarmış istersek burda kalabiliriz ne dersin" öylece durdum düşündüm. "Birazcık düşünebilirmiyim" gülümsedi "tabiki kızım" emreye dönüp " sonra görüşürüz" diyip okulun çıkışına doğru yürüdüm. Öylece yolda yürüyordum. Acaba gitsek mi aslında herkes orda bütün arkadaşlarım ama annemin mezarı burda. Oraya gidersem sürekli gelemem onunla konuşup dertleşemem ama burda olursam onun yanına gidip onun toprağını kokluyarak ağlıyabilirim onunla konuşabilirim onun mezarını çiçekler ekebilirim. Canım annem ya onu çok özledim. Niye bu kadar erken gittiki niye böyle oldu. En mantıklı olan burda kalmamdı. Evet burda tanıdığım kimse yoktu ama annem benim en değerlim burdaydı. Onu burda yanlız bırakamazdım. 1 saat kadar yürümüştüm. Annemin mezarlığına gelmiştim. 'Annecim nasılsın iyimisin seni çok özledim annem bitanem cennet kokulum sensiz çok zor. Geceleri korkmuyorsun dimi ben seni herzaman ziyarete gekeceğim biliyor musun babam burda kalabilirmişiz yabi bana bağlı olduğunu söyledi. Bende karar verdim burda senin yakınında olacaktım. Doğru olanda bu dimi anne. Seni burda yanlız bırakamazdım. Bak anne sana yasemin getirdim. Sen seversin. Bunları buraya bırakıyorum ben tekrar gelirim annecim merak etme' oturduğum yerden kalktım ilerliyordum mezarlığın çıkışına doğru. Kafamı sağa çevirmemle emreyi görmem bir oldu. Onun olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladım. Biraz geriden izliyordum onu. Oda konuşuyordu kimdi ki bu acaba kimin yanına gelmişti ki. Emrenin omzuna elimi attım. Arkasını döndü. "Defne" elimi omzundan çektim"ne arıyorsun burda" biraz durdu"babamı ziyarete geldim" babası mı ölmüştü gerçekten çok üzüldüm ya" hım başınsağolsu" "saol ama ben kaybedeli baya oldu" o mavi gözler o kadar üzgün görünüyordu ki anlatamam. "Neyse ben gidiyorum kusura bakma rahatsız ettim" gülümsedi" yok bende gidiyordum şimdi, birkikte gidelim" ona gülümsedim"olur tabiki" birlikte çıktık mezarlıktan."emre ben yürüyerek eve gidicem açık hava iyi gelecekti" . "Olur birlikte yürüyelim"  " ne zaman İstanbula gidiyorsun"  "gitmekten vazgeçtim burda yaşamaya devam edicez" evimiz yakındı zaten  geldik bile apartmanın önüne " geldik, teşekkür ederim eşlik ettiğin için" " önemli değil görüşürüz" bahçeden içeriye girdim. Merdivenleri çıkıp kendimi yatağıma attım. Biraz öyle uzandıktan sonra biraz balkonda durdum. Yarın okula başlayacaktım iznim bitmişti. Telefonum çalıyordu. Arayan cemreydi"napıyorsun defne nasılsın" hergün arıyordular "iyiyim balkondayım oturuyorum" " iyi güzelim iznin ne zaman bitiyor" "bugün bitiyor cemre  kapı çalıyor sonra konuşuruz" "tamam kuzu dikkat et kendine ben tekrar ararım" telefonu kapatıp kapıyı açmaya gittim. Gelen babamdı" hoşgeldin babacım" " düşündün mü kızım" koniya hemen girmişti. "Evet baba burda kalalım hem annemde burada" olumlu anlamda başını sallada "peki bitanem sen nasıl istersen" "baba ben uyumaya gidiyorum yarın okul var"  "tamam canım"babamın yanağına öpücük kondurup odama gittim. Dolabımdan pijama takımımı alıp giydim. Yatağıma girip uzandım. Saatimide kurmuştum. Hemen uykuya dalıvermişim.

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve çıktım. Babamın yanına gittim hala uyuyordu. Odama girip okul formamı giydim ve saçlarımı taradım. Ayakabılarımı giyip cantamı alıp çıktım. Yürüyerek gidicektim. Yavaş yavaş ilerliyordum. Kulaklığım vardı kulağımda karşı caddeye geçmek için harekette bulundum ve hemen geçtim. Okula gelmiştim. Sınıfa geçip sırama oturdum. Telefonuma mesaj geldi.

Hebeleğğğ hübelegğğ
Mert: Hiç sesiniz çıkmıyor lan
Yiğit: Nerdesin oğlum sen niye okula gelmedin
Mert: Ay canım hanzom yokluğumu çok mu farkettin.
Cemre: Hayır okul sakin rahat mutlu ve huzurlu bir şekilde geçiyor.
Yiğit: sjkdjske😂
Yiğit: Aynen valla bir huzur bir huzur
Mert: Lan ne kadar kötüsünüz hiç mi yerim belli değil lanetler
Yiğit : Değil !
Cemre: Değil !
Mert : Eylülüm canım kankam bari sen belli de be
Eylül: Belli olmaz mı kafamızı şişiren biri yok 😂
Mert : Ayy kokmuşlar beni beğenmiyorlar.
Eylül: Sen niye gelmedin bakalım
Mert : Geç kalktım ondan dolayı gelmedim merak etmeyin ölmüyom😎😀
Yiğit: Bundan sonra hep geç kalk o zaman 👅
Cemre: Tüh çok üzüldüm ölmüyormusun şimdi sen ya
Mert: Lan konuşmayın benimle öyle olsun hayınlar 😯😭
Defne: Çocuğu depresyona sokacaksınız yapmayın ya😅
Mert : Sende mi laaan
Mert: Oyyy beni vurun vurun nedir çektiğim zulum...

Konuşmalardan çıkıp saate baktım. Zilin çalmasına 10 dakika vardı. Kulaklığımı takıp müzik açtım kafamıda sıraya gömdüm. Ara ara saate bakıyordum. Müzik dinlerken aklımdan sıra arkadaşım bugün yok herhalde diye geçirdim. Herneyse son 3 dakika kala telefonumu çantama kattım. Bugün gelmicekti yanımdaki herhalde diye içimden geçirdim. Emre ve arkadaşları girdi sınıfa. O tarafa bakmamaya karar verdim. Zaten arkalarından hoca girdi sınıfa ilk ders biyolojiydi. Seviyordum bu dersi. Anlıyordum yada hocanın anlatış tarzına bayılıyorum. Günaydın fastlı geçtikten sonra hoca yanıma geldi. "Defnecim anneni kaybetmişsin başınız sağolsun canım" " Sağolun hocam" diyip kafamı cam kenarına çevirdim. Kuşlara bakıyordum. Onlar özgürce uçabiliyordu istedikleri yere gidebiliyorlardı. Ne güzel. Yan sıradan biri silgi istemesiyle kafamı oraya çevirdim. Silgiyi uzatıp önüme döndüm. Nöbetçi öğrenci girdi sınıfa. Müdürün hocayı çağırdığını söyleyip çıktı. Hocada arkasından gerekli açıklamayı yapıp çıktı. Anlıcanız ders boştu. Kimi kütüpneye kimi kantine kimi sınıfa kimde bahçedeydi. Bende biraz hava almak için bahçeye inmeye karar verdim. Bankta oturuyordum tek başıma biri gelip yanıma oturdu. Uzun boylu yeşil gözlü beyaz tenli bir çocuktu,bunu emrenin yanındada görmüştüm "Meraba" gülümsüyordu bende aynı ifadeyi yüzüme yerleştirerek "meraba" dedim. "Çocuk birden elini omzuma attı" "pardon sen hayırdır ne yaptığını sanıyorsun"    "burda rahatsız olduysan arka tarafa gidelim ne dersin" yuh yani ne demek istiyordu bu şimdi malmıdır nedir tövbe tövbe o sırada burak geldi " gençler çok hızlısınız" ayağa kalktım " ne saçmalıyorsun sen be salak" " işin zor uzay yenge biraz hırçın belli" " ben alırım onun hırçınlığını sen merak etme kardeşim"  isminin uzay olduğunu öğrendiğim çocuğa bir tane tokat yapıştırıp hızlıca yukarıya doğru koştum. Koridorda hızlıca arada arkama bakarak yürüyordum. Birden birine çarpmamla kafamı o kişiye çevirdim. Ya bu benim az önceki tokat attığım çocuktu. O yeşil gözleri sinirden fırlayacak nerdeyse. Sen nasıl bana tokat atarsın kızım bunu hesabını vereceksim aha şimdi napacaktım ben...

Arkadaslar nasil? Beğendiniz mi

Sizce uzayin elinden biri mi kurtarmali yoksa uzay tarafindan uzaya attigi tokatimi odemeli?

Yeni OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin