- -
Nereden başlayacağını bilmeyince, başlamayı erteliyor insan.
İçimde dar, havasız, karanlık bir sorgu odası tedirginliği var.
Korku var,
Çabucak konuşma telaşı.
Mütemadiyen huzursuzum.
Bazen,
Belki sevdiğim birinin gözlerine bakarken, yerini tuttuğu balıkları denize bağışlayan çocuk gururuna bırakıyordu hüznüm.
Sevdiğim herkesi yitirdim.
Mütemadiyen acıyorum kendime.
Belki bazen düşlerken kendimi kahkahalarla, biraz kanı duruyordu yaramın.
Hayallerimi yitirdim.
Baharını kaybetmiş bir çiçek gibi, çürüdüm.
Kendimi toprağı çökmüş mezarlıklara benzetiyorum.
Kuru,
Çatlak...
Kendimi çok yüksekten yere düşmüş camdan bir vazoya benzetiyorum.
Parçalanmış,
Dağınık...
Kendimi durup durup ağlarken buluyorum ve kimsesiz.
Belki sadece şanssız yaratılmışımdır.
Ama neden ?
Nedenini bilmediği her şey yoruyor insanı.
Cevabını alamadığım her soru hızını hiç kaybetmeden çıkış yolu arayan mermi gibi dönüp duruyor içimde.
Neden bazılarımız asla sevilmeye layık görülmedi mesela ?
Neden bizdik yenik başlayan hayata ?
Neden benim annem ölü ?
Bu şiir biraz da Tanrı'ya edilmiş bir ihbardır.
Kendimi öldüreceğim!
Çünkü yaşamaya nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Ve nereden başlayacağını bilmediğinde, başlamayı anlamsız buluyor .