40. BÖLÜM

21 1 0
                                    

Keşke diyorum bazen, berbat bir hastalığa yakalanabilsem. Beni insanların gözü önünde çürüten, zayıflatan, çirkinleştiren bir hastalığım olsa. Başucumda beklesin diye birileri, birileri başımı okşasın diye, birileri vazgeçsin diye artık bana duyduğu nefretten ya da birileri biraz sevsin diye beni...
Ne büyük çaresizlik medet ummak herkesin korkup, korunduğu hastalıklardan.
Allah kahretsin!
Nasıl da yalnızım binbir çeşit ses arasında, tüm bu metropol kalabalığında nasıl kimsesizim.
Bıktım.
Güçlü gözükebilmek çabalamaktan, hiç kırılmamış gibi dik durmaktan, bağıra bağıra ağlamak isterken kahkahalar atmaktan, aldırmıyormuş gibi yapmaktan, ön dört yerimden bıçaklanmışım gibi hissederken bile "önemli değil" demekten ve önemli değilmiş gibi davranmaktan, benim hayalini kurduğum şeyleri yaşayan insanlara imrenerek bakmaktan, mutlu olduğum zaman hikayeleri uydurmaktan bıktım.
Tüm odaların kapılarını kitledikten sonra, bir köşeye kıvrılıp korkuyla uyumaya çalışmalarımı,
Kabuslardan uyandığım karanlık gecelerde arayacak, çağıracak, sarılacak birini bulamayıp güneşin doğmasını beklediğimi nasıl anlatayım ?
Bıktım.
Güvenip biraz içimi açtığım herkesin içimi yağmalasından bıktım. Yanında biraz çocuklaştığım herkesin vurmasından bana koca elleriyle, biraz güçsüzlüğümü gösterdiğim herkesin silahlar kuşanıp durmasından karşımda bıktım.
Bıktım anlatamadığım için susmaktan. Tam herşeyi dökmeye karar verip, vazgeçmekten. Değiştirmekten konuyu sevmediğim bir şarkıyı değiştirir gibi. Kimseye bahsedemeyip, içimden atamadıklarımdan. Unutabilmek için yalvardıklarımdan bıktım.

AŞK-ı KALEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin