Tanışma

44 7 5
                                    


                 SEDA'DAN..

Yine bir pazartesi, yine Senem'in cırtlak sesi...

''Uyansanıza ya! Sedaaaaaa. Uyanın be.''

''Lan Cuma günüde dükkanı geç açtım dünyanın sonu gelmedi sussana.''

Bu diyaloglara alışkındım.

''Seda dersine 15 dakika kaldı kalksana.''

''Ne diyosun sen Senem neden daha önce kaldırmadın beni sen?'' diye bağırdım. 

''Ben seni kal..''

''Sus sus sus git de maşamı getir akılsız çocuk''

Saate baktım. Dersime daha 1 saat vardı. Neyse haticeye değil biz neticeye bakalım sonunda uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Gülsu tabi ki hala uyuyor oluyor her seferinde. Üzerine de çıksan, yastık da fırlatsan, su da döksen kalkmıyor. 

Gülsu'yu zar zor kaldırdım. 

Hepimiz hazırlanıp evden çıktık. 

''Öne ben oturacağım.'' dedi senem.

''Ön 18 yaş ve üzeri güzelim.'' diyip öne yaylandı Gülsu.

Senem sağ olsun her sabah Pink dinliyorduk. 

''Yok mu lan Türkçe şarkı?'' diye mızmızlanmaktan yorulmuş bir halde arabayı kullanıyordum.

Senem Gülsu'nun kardeşi, benim de kuzenimdi. Onu okula bıraktıktan sonra çalıştığım okulun önüne geldik. Dikkatli kullanırım arabayı, park yeteneğim harikadır. (!!)

Geri yapıyordum ki BAM! 

Yok canım yok bir arabaya çarpmış olamayız dimi? 

Arabanın sahibi el kol hareketleri yaparak arabadan indi. Mahmut'u da alıp arabadan indim. 

''Kardeşim sen ehliyetini köşe bakkallardan filan mı aldın bu ne be? Ne hale getirdin arabamı.'' Diye bağırarak Mahmut'u onun yüzüne yüzüne sallıyordum. 

''Ya çok alınmıyacaksan bir şey sorucam. Senin bu boyun kadar bir de yerin altında var mı?''

Damarıma basmayacaktın..

''Sanan..''

''Oooo kavgaaaa vur Sedaa saldır Sedaa'' 

Gülsu'ya dönüp anlamsız bakışlar attıktan sonra karşımdaki hödüğe:

''Sanane kardeşim sanane benim boyumdan ya sanane?''

Gülsu arabadan inip yanımıza geldi.

''Olur böyle vakalar Gülsu Yazıcı yakalar bebeyim sıkıntı nedir?''

''Kes sesini geç arabaya otur seninle daha sonra konuşucaz Gülsu''

''Gülsu Yazıcı mı? Bu isim bana çok tanıdık geldi.''

''Seni duymuyorum biraz daha eğil de öyle konuş babam sana ne içirdiler ne yedirdiler anlamadım.''

''Ben Yunus Şaşmaz.''

''Lan Yunus. Ortaokulu İzmirde okudun dimi?''

''Evet''

''Naber lan Yunus o zamanlar boyunla çok dalga geçerdim uzamışsın lan sen''

Onların sohbetleri arasında arabam da arada kaynamıştı.''

''Gidiyorum ben yoksa geç kalacağım''

Diyip okula girdim. Bu okulda İngilizce öğretmenliği yapacaktım. Bu çalıştığım 2. okul.

Müdürün odasını bulup girdim ve bir koltuğa oturup beklemeye başladım.

Sırtım kapıya dönüktü. Kapı açıldı. Giren kişi kim olsa beğenirsiniz? Yusuf mu Yunus mu köpek balığı mı adı her ne haltsa..

Yüzüme hiç bakmadan oturdu masasına.

''Yeni öğretmen sizsiniz sanırım. Ben Yunu..''

''Yunus Şaşmaz. Şu sabah arabamın ağzına sıçan.''

Allah'ım bu bir şaka olsun lütfen. Yalvarıyorum ya. Bu konuları daha önce konuşmuştuk senle hani bu tarz insanlarla karşılaşmayacaktım?

Yunus denen geri zekalı kahkahayı bastı.

''Güzel kadınlarla karşılaşmayı severim.''

''İyi o zaman bana yol göründü. İyi günler. Bir daha karşılaşmayalım''

demek isterdim tabi. Böyle bir artistlik yapıp okuldan çıkabilirdim ama bu işi kaybetmek de istemiyordum. Ona katlanmak zorundaydım.

''İsminiz nedir?''

''Seda Görgülü.''

''Sanırım ders programınızı almışsınızdır Seda hanım. Öğrencilerin sizi görebilmesi için sandalyenin üzerine çıkıp ders anlatmak umarım sizi zorlamaz. İyi dersler.''

dedi ve kıkırdayarak odadan çıktı. 

Güzel, az sonra sinirden yüzümde sivilce çıkacaktı. 


Aşkın TarifiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin