4

14 5 2
                                    


                                             Seda'dan..


Yatağıma uzanıp telefonumdan müzik açmaya yeltendim ki ne göreyim? Ekran fotoğrafım.. Müdür bozuntusu Yunus kendi fotoğrafını telefonumun ekranı yapmış. (!) Onu inceleyip sinir krizi geçirirken Çok Yakışıklı Müdürüm diye kaydettiğim birinden bir mesaj geldi:

''Benim hayranım olduğunu bilmiyordum. Fotoğrafımı ekran yapmalar filan. Çok duygulandım :)''

''Ulan seninle yarın okulda görüşücez biz bekle sen bekle.''

''Şimdi sen ne giysem acaba diye düşünürsün dimi?''

''Bakın müdür bey, saygımı ve üslubumu bozmadan konuşuyorum sizinle. Ağzınıza sıçtırtmayın!''

''Sana dava açacağım.''

''Lütfen bana dava açma. Lütfen bak çok korkuyorum yapma ya.''

''Tamam acıdım acıdım açmıyorum :)''

''Açmayan top olsun adi''

Telefonumu koltuğa fırlatıp odamdan çıktım.

''Ee ne oldu bu gün anlatsana?'' 

''Bu günün tarihi ne ya lanetleyelim bişeyler yapalım''

''Evrene güzel mesajlar yolla''

''Senem yine iş başında'' diyip güldü Gülsu.

Yemek yapmak için mutfağa girdim. Senem duşta, Gülsu ise odasında uyuyordu. 

Kapı çaldı.

Ev sahibidir herhalde diye düşünüp kapıyı açmaya gittim.

''Ee beni içeri almayacak mısın?''

dedi.

Kapıyı yüzüne çarptım.

Lan sen ne hakla evime geliyorsun diye bağırmak için kapıyı açtım.

Aniden bana doğru eğildi.

''Hiç misafirperver değilsin.'' dedi ve içeri girdi.

''Yalnız öyle kafana göre ayakkabılarınla giremiyorsun bu eve. Görmüyor musun burnunun ucunda o kadar terlik var. 

Diyip kızlarla birlikte aldığımız tüylü terlikleri işaret ettim.

Ayakkabısını üfleye püfleye çıkarıp terlikleri geçirdi ayağına. 

Eylül ayındaydık hava fazla soğuk değildi. İnce bir t-shirt, altına da bir kot giyinmişti. Çok sıradandı ama üzerinde güzel duruyordu.

''Ay sen gündelik hayatında da berbat giyiniyormuşsun. Benim boyumla dalga geçeceğine istersen bir alışverişe çık.'' diyip güldüm.

''Bana aşık olan kadınların kurduğu ilk cümleleri kuruyorsun.''

''Sende öldürdüğüm erkeklerin kurduğu ilk cümleleri kuruyorsun tesadüf işte napalım.''

Oturma odasına geçti.

Senem sesten uyanmış olacak ki yanımıza geldi. 

''Merhaba ben Senem''diyip yanıma oturdu.

''Yunus bende. Seda bahsetmiştir çok yakışıklı bir müdürü olduğundan. O benim işte.''

''Yok Seda sadece senin adının geçtiği yerlerde küfür etti.''

O sırada kapı çaldı.

Odadan Gülsu çığlık atarak çıktı.

''Yeter lan yeter bir uyutmadınız. Bu evde uyumak da mı yasak lan? Bu ne bu ne?'' diyip kapıyı açmaya üfleye püfleye gitti.

Kapı deliğinden baktı.

''Kamera şakası yapıyorlar Seda. Açmayın kapıyı sakın.'' dedi.

Ben açmak için ayağa kalktım.

O sırada Gülsu açtı kapayı.

''Ben Murat.''

''E o zaman koyayımda bir tur at.''

''Gülsu misafirini içeri alsana.'' dedi Senem.

Senem biz ile olan yaş farkına rağmen en akıllımızdı.

''Bak kendi ağzınla söylüyorsun misafirin diye. Benim misafirim ister alırım ister almam. Almıyorum iyi günler.'' kapıyı kapatıyordu ki Murat itti kapıyı.

''Sana olan merakımdan burada değilim sakar şey. Kuzenimin yanına geldim.'' 

Senem kapıya koşup:

''Buyrun buyrun..'' diyip oturma odasını işaret etti.

Akli dengemi yitirip kulaklarımı kapatarak:

''Dalee dalee don dalee''

diye bağırarak odama gidiyordum ki Senem kolumdan tutup oturtturdu. 

Burnuma bir koku geldi.

Ne olduğunu ilk anlamasam da Murat:

''Bu ev yanık kokuyor.'' dedi.

Mutfağa doğru koşar adımlarla gittim. 

''Allaaaaaaah. Gitti güzelim pilav gitti.''

Murat tavayı alıp suyun önüne tuttu.

''O zaman ben dışarıdan sipariş veriyorum.''

dedi.

Biz bu iki salağı yemeye davet etmemiştik ki. Ne diye kendi kendilerine gelin güvey oldular?

Oturma odasına geçtik.

''Ne isteyeyim?'' diye sordu Murat.

Gülsu ve Yunus aynı anda:

''Çiğköfte!'' diye bağırdılar.

Aşkın TarifiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin