16. Bölüm

1.5K 122 25
                                    

İçim kan ağlaya ağlaya mutfağı terk ettim. Banyoda kalan telefonumu alıp tekrar salona geçecektim ki kapı çaldı. Belki o teyzedir diye koşarak gidip açtım kapıyı fakat karşımda ki minnoş teyze değil Fethi'ydi.

"Sen minnoş teyze değilsin," dedim hayal kırıklığıyla. Bir dakika ya,ne diyordum ben? Karşımdaki Fethi'ydi?

Tavrım bir anda değişirken sert bir ses tonu kullanmaya çalışarak sordum;"Ne işin var senin burada?"

"Konuşalım mı biraz?" demesi üzerine Yavuz'un sözleri aklıma geldi. İstemeyerek de olsa kabul ettim. Üzerimi değiştirmek için içeriye girdim. Kapıyı Fethi'nin yüzüne kapattım. Giyeceklerimi giyip evden çıktım. Hem belki dışarı da yemek yer hesabı da Fethi'ye ödettirirdim. Kötülüq.

Sokakta ilerlerken bir kafeye girip oturduk. Bana kahvatı için bir şeyler kendisi için de bir kahve istedi.

"Yaptığım her şey için çok pişmanım," dedi gerçekten pişman olduğunu belli eden bir ses tonu ile. "Pişmanlık bazen işe yaramaz," dedim siparişler geldiğinde. Yemeğimi yemeye başladım. O da konuşmasına devam etti. "Sizi komutanım ile birlikte sandım." "Biliyorum,nereden bildiğimi sorma," dedim devam etmesi için. "Ne yapacağımı bilemedim Eylem. Dünyam başıma yıkıldı. Ölmek istedim. Hiçbir şeye konsantre olamadım."

"Bunları bana neden anlatıyorsun?," diye sordum bıkkın bir ton kullamaya çalışarak. "Çünkü seni seviyorum!," dediğinde öksürmeye başladım. Sonunda az zor kendimi durdurdum ve yutkundum. "İyi misin?," demesi üzerine olumlu anlamda başımı salladım. "Beni sevdiğine inanmıyorum,"dedim tek nefeste. Bugün yalan yoktu. Ne hissediyorsam,ne düşünüyorsam söyleyecektim.

"Bana değer verdiğine,beni sevdiğine inanmıyorum. Eğer verseydin canımı yakmak istemezdin."

"İstemiyorum zaten,hiçbir zamanda istemedim!" Bu lafı üzerine bir kahkaha patlattım. Kahkahalarımın arasından konuştum. "O kızı öperken de bunları mı düşünüyordun?"

"Bana bak Fethi," dedim gözlerimi gözlerine sabitlerken. "Gözlerime bakmayacak mısın?," diye sordum hafif bir sırıtışla. "Gözlerimde yaptığın şerefsizliğin izlerini bulmaktan mı korkuyorsun?"

Kafamı yavaşça yana eğdim. Hâlâ gözlerimin içine bakmıyordu. Ayağa kalkıp masaya vurdum. "Bak dedim!," diye bağırdığımda o da gözlerini gözlerime sabitledi.

"Seni seviyorum," diye bağırdım ciddiyetle. Sonrasında bütün ciddiyetimi bozup kahkaha atmaya başladım. Kahkahamı durdurup sırıttım ve konuşmaya devam ettim. "Seni seviyorum,evet! Ama yetmiyor. Sevmekle bitmiyor bu iş! Benim bir gururum var tamam mı? Aşkmış sevgiymiş,hiçbiri umurumda değil benim! Benim için gururum her şeyin başında gelir. Sen kendini bitirdin benim gözümde,bitirdin!" diye bağırdım. Son kelimeyi üzerine basa basa söylemiştim. Arkamı dönüp gitmeye başladığımda Fethi de ayağa kalkmıştı ama arkamdan gelmiyordu. Fethi'nin bağırışını ve sonrasında gelen camın kırılma sesi ile olduğum yerde durdum. Daha fazla dayanamayıp arkamı döndüğümde Fethi'nin kafenin camına yumruk attığını gördüm. Ve birde...kanlar içindeki elini. Hemen yanına gidip ona bakmaya başladım. "Ne yaptın sen?!" Yutkundum ve gözlerimi gözlerine çıkardım. Kanayan elimi avuçlarımın içine aldığımda çekti. "Bırak ya,umurunda sanki!"

"Tabi ki umurumda geri zekalı!" diyerek sesimi yükselttim. Bu gurur meselesi değildi. Kime olsa aynı tepkiyi verirdim. "Hastaneye gidiyoruz," deyip kolundan tuttum ve ilerlemeye başladım. Kendini çektiğinde bıkkın gözlerle ona baktım. "Kendim de gidebilirim." "Gittiğinden emin olmak istiyorum."

Hastaneye doğru yürümeye başladık. Allahım,hemen bir araba almalıydım! Yürümekten bıkmıştım.

Sonunda hastaneye gediğimizde Fethi'yi içeriye ittim. Bir hemşire gelip yardım etmeye başladığında nedense çok tanıdık gelmişti. Bir dakika,bu Fethi'nin öptüğü kız değil miydi?

Eyfet | Sen GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin