Vakit kaybetmeden -normalde tatil günüm olan bir gundu- uzerimi değiştirdim ve iş yerimin yolunu tuttum. Arnavut kaldirimli Grasse yollarinda yürürken ayağım tasa takıldı. Tam dusecegim sırada birinin beni tuttugunu hissettim. Kafamı hemen arkama çevirdim ve kim olduğuna baktım.
-Iyi misiniz?
-A evet iyiyim teşekkürler.
Bu beyefendiyi bir yerden tanıyordum ama cikaramamistim. Birden gözlerim irilesti ve kafamı ona doğru çevirdim.
-Zayn!
Evet. Yanlış görmüyordum. Ama o beni hatirlamamis gibi görünüyordu. Biraz düşündü ve sonunda
-Aaaa Lousie! Sen misin?
-Evet. Seni gordugume sevindim.
-Ben de öyle. Aa! Çok özür dilerim ama benim önemli bir toplantı ya yetismem gerekiyor. Seninle sonra bulusabilir miyiz?
-Tabi ki. Ben sana numarami vereyim.
-Tamam
Numara mi verdikten sonra jet hızıyla yürümeye basladi. Ben de şaşkınlık icinde iş yerimin yolunu tuttum.-Gerçekten çok guzellesmissin Lousie. Bunu ilk karsilastigimizda nasıl fark edemedim?
Masum ve utangac bir şekilde gulumsemeye başladım.
-Teşekkür ederim. Ama önceden çirkin mıydım?
Dedim yüzümü hafiften burusturarak.
-Ha-hayır! Öyle demek istemedim.
-Sadece şaka yapıyorum.
Dedim kahvemden bir yudum alarak.
Zayn tam bir şey diyeceği sirada Daisy aradi.Zayn den özür dileyerek telefonu cevapladim.
-Efendim Daisy?
-Lousie acilen eve gelmen gerekiyor.
-Tamam. Evde mısın?
- Evet lütfen acele et.
Hemen büyük merak ve endişe ile Zayn e döndüm.
- Özür dilerim ama benim gitmem gerekiyor. Sonra tekrar bulusabilir miyiz?
-Tabi ne zaman istersen.
Hafif bir tebessüm attim. Çantamı da alıp kafeden ayrıldım. Ne kadar şanslıydım ki önümde bir taksi durdu. Taksinin kapısını açtım ve şoföre ev adresimi söyledim. Umarım çok kötü bir şey olmamıştır diye geçirdim içimden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUM:DENİZ
Short StoryBir insanın ruhu nasıl deniz gibi olabilir? Oluyor işte. 25 yaşındaki Lousie ELLEN kendini kaderine mi teslim edecek yoksa kaderini kendi mi yazacak...