Aşkın bahtiyar yari
Bölüm VI
Kuşların cıvıltıları ve meltemin serin rüzgarı Jimin'in bedeninde gezinirken jungkook badem kokulu omuzlarına buse kondurup seyre daldı bir müddet. Sinesinde beliren hoşnut hissiyat yüzündeki gülümsemenin sebebiydi adeta. Kollarında boylu boyunca uzanan bedene bakıp iç çekti. Gözlerini kapatıp derin nefes çekti içine. Yalancı baharın verdiği sükunet içinde yer edinirken aşkın tohumları ile kalbi çırpındıkça çırpınmıştı.
Parmak uçlarına kadar aşık olduğu bedenin güzelliğine bulanan irisleri adeta kölesi olmuştu sarı tutamlara. Gömleğinden sıyrılmış pürüzsüz çıplak tenine bakıp iç çekmişti jungkook. Bu kadar kusursuz olmak anca park Jimin'in altından kalabileceği bir meseleydi. Yeniden kapattı gözlerini jungkook. Akan yaş pınarlarından süzülüp giderken derin bir iç çekmekle buldu sakinliği.
Deliriyordu jeon Jungkook. Bu sefer gerçekten deliriyordu keza bu sevdanın ötesi müstakim ölümdü. Bel gamzesini okşayıp pürüzsüz tenini seyrettikten sonra bastırdı dudaklarını cılız köprücük kemiğine. Bir insanın uykusuna dahi aşık olmak delilikti jeon Jungkook için her kimse park jimin ile aynı havayı solusa bilakis aynı hissiyatla boğuşacaktı.
Jimin bedenini hafif esnetirken kollarını Jungkook'un bedenine sarmış ve bir kedi misali yanağını sürtmüştü. Jungkook bu görüntü karşısında mest olurken parmak ucuyla Jimin'in yanağını okşayıp biraz daha seyredalmıştı. Kaç dakika izlediğinden bihaber olsa dahi bu görüntü karşısında mest olmamak elde değildi. Jimin gözlerini usulca açıp minik burnunu Jungkook'un tenine sürterken adeta bir bebek gibi duruyordu.
Jungkook ise kollarından tutup hafifçe kaldırdıktan sonra kucağına kadar çıkartıp yanağını usulca okşamıştı. Sarı dalgalı tutamları geriye itip alnına minik bir buse kondururken Jimin'in yüzünde bir tebessüm oluşmuştu.
" günaydınlar bay jeon."
Jungkook yoğun bir hissiyat içinde Jimin'i izlerken kalbi delik deşikti adeta. Deliriyordu belki de zihni epey bulanmış ve çalkalanmıştı, bu tam bir muammaydı.
" günaydın küçüğüm, bir yerin sızlıyor mu?"
Jimin sevimli bir gülümseme eşliğinde kollarını Jungkook'un boynuna sarıp burnunu boynuna sürtmüştü.
" kollarınızın arasında bay jeon, hayatımda yattığım en hoş dakikalar için sızlanan bedenime mi hayıflarım sanıyordunuz, oysa müteşekkirdim. "
Jungkook Jimin'in kaş bitimindeki yarayı bir kez daha okşadı, okşadı, okşadı oysa bir türlü doyamamıştı.
" jimin... Küçüğüm... Bana ne yaptın böyle sen? "
Jimin irisleri titreyen bedene bakarken dudaklarını hafif büzmüştü.
" çok sevmek kötü bir şey mi bay jeon?"
Jungkook Jimin'in bu sözlerine kıkırdarken saç tutamlarını parmakları arasında okşamaya başlamıştı.
" sevmek öylesine güzel bir şey ki jimin, insan kendine yeni dünya kuruyor miniğim. Güzeller güzeli minik kuğum. Sevmek insana nefes bile olabiliyor Jimin'im, sevmek insana umut vaad ediyor."
Jimin dolu dolu bakan gözlerle öylesine yoğun hissediyordu ki benliğinden kaybolmuş gibi bir hissiyat içini sarıp sarmalaşmıştı. Bu hissin şayet bir tanımı da yoktu.
" sizinle sevmek, sizinle büyümek, sizinle hayatın tadını çıkarmak istiyorum bay jeon. Bana bu şansı lütfeder misiniz?"
Jungkook Jimin'in dokunuşlarıyla iliklerine kadar huzurlu hissederken tenine dokunan güneş ışığını dahi kusursuz bulmuştu. Jeon Jungkook aşık değildi, bu hisler aşkın çok ötesindeydi. Jeon Jungkook park Jimin'in ateşinden kavrulan aciz bir kıvılcımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕭𝖑𝖆𝖈𝖐 𝖘𝖜𝖆𝖓 ✿
Romance"hangi leyla senin kadar mecnunluğa haiz sen mecnunlukla yoğrulansın, sen varoluş için sebepsin sen rüzgarın döndüğü o dağsın." diye mürekkebinden damlatmış şair oysa ne hoş sözler değil mi bunlar Jungkook?" Zarif gencin bakışları futürsuzca ince...