Öpüşünde bulunan huzur
Bölüm III
Jimin ilk kez gördüğü beden karşısında afallarken derince yutkunurken bir yandan da irislerini kahve kürelerden çekmeye niyetliydi lakin hiçbir şekilde bunu bir türlü başaramıyor gibiydi. Boğazını yalancı bir öksürük ile temizlerken karşısındaki adamın bakışlarının açıkta kalan omzuna kaydığını fark etmiş ardından eliyle saçını kulağının arkasına atar gibi yapmıştı.
" üzgünüm bayım bu beste benim için hayli mühimmat taşıyan bir parça bu yüzden bir anlığına kapılıp dans etmiş bulundum."
Jimin parmak ucuyla uçlarını birbirine değdirip başını eğerken birdenbire bir utanç bedenini sarmaya başlamıştı. Neden olduğuna dair herhangi bir fikri olmasa dahi sadece tanımadığı insanlara karşı her daim bu hisle boğuşuyordu.
Karşısındaki adam yüzünü dikkatli bir şekilde inceledikten sonra dibine kadar yaklaşmış ardından gözünün önündeki perçemi geriye attıktan sonra tek bir mimik dahi göstermeden yanından geçip gitmişti. Jimin anında arkasına bedenini çevirirken yüzündeki pembeliği fark etmeden beliren tebessümü kapıdan çıkarken kendisine bakan adama farkında olmadan göndermişti.
Jimin odada tek başına kalırken canı sıkılmış olacak ki biraz etrafı inceleyip biraz önceki adamın oturduğu yere geçmişti. Parmaklarını piyano tuşlarında gezdirirken bir an açıktan kalan omzuna bahşedilen öpücük ile gözlerini kapatmış ardından dolgun dudaklarını dişleri arasında kıstırıp ısırmıştı. İnce belini saran güçlü kollar ardından başını geriye doğru yaslarken derince yutkunmuştu.
" çok güzelsin.."
Jimin'in yüzünden peydah olan gülümse ile dudakları düz bir şekil alırken boynundan bir öpücük almış ve midesi kasılmış tüm bedeni çekilmiş gibiydi. Başını çevirdiği anda parmağı tuşa değer değmez çıkardığı tiz sesle kendine gelmiş ve başını iki yana sallamıştı. Jimin az önce karşılaştığı adamı mı hayal etmişti kollarında?
Gözlerini kırpıştırırken hafifçe kalkıp odadan ayrılmak için adım atarken bir yandan da gizemli adamı hayal ettiği için kendisi ile münakaşa etme girişiminde bulunmuştu.
" oh jimin burda mıydın her yerde seni arıyordum kuzum, üzgünüm bir hastam kendini kaybedince onunla ilgilenmek mecburiyetinde kaldım. Sen iyisin değil mi sataşan bulaşan olmadı değil mi?"
Jimin hala anın etkisiyle başını belli belirsiz sallarken kafasını camdan çevirdiğinde yine aynı bedeni fark etmişti. Bir ağacın altında öylece otururken sakince kitap okuyordu. Jimin'in kalbi bir kez daha teklemişti ister istemez. Mütemadiyen izleyeceği manzara karşısında takılı kalırken babasının ona adını zikretmesiyle beraber kendine gelmiş ardından babasına dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕭𝖑𝖆𝖈𝖐 𝖘𝖜𝖆𝖓 ✿
Romance"hangi leyla senin kadar mecnunluğa haiz sen mecnunlukla yoğrulansın, sen varoluş için sebepsin sen rüzgarın döndüğü o dağsın." diye mürekkebinden damlatmış şair oysa ne hoş sözler değil mi bunlar Jungkook?" Zarif gencin bakışları futürsuzca ince...