Aşkın kısrak tutkusu
Bölüm VII
Sevgi denen illet insan denilen varlığın dilinde fütursuzca geçen ama hissiyatı namahrem kılan yegane bir sarmışıktı. Kimisine bedenen tat veren bu his kimisine sadece dilhun biçare kalbe saplanan ucu sivri bıçak misaliydi. Birine aşık olmak yahut birine hissiyat duymak herkesin kaldırabileceği türden değildi ne yazık ki.
Yoongi uzaktan izlediği iki sevgiliye gözü yaşlı bir vaziyette izlerken kalbine değen kor ateşi sönmek bilmiyordu. Keza o aşkın ne hırçın dalgaların arasında kaybolan kayıp bir yolcuydu. Hayatını adadığı bedenin başkasına sunduğu aşkı seyrederken elinden gelen tek şey sadece uzak kalmaktı. Yine de çok seviyordu yoongi gerçekten çok seviyordu.
Bir balığın martıya duyduğu amansız bir sevgiydi belki de onun ki. Kendisinin ölümüne sebep olacak olsa bile kalbinden geçen tek şey ne kadar güzel ve kusursuz olduğu gerçeğiydi. Asla olmayacak bu aşkın demlerini ölümünü beklerken bile çekecekti yoongi. Onu asla sevmeyen bir adamı sevmeye devam edecekti ömrü boyunca da.
Jungkook hızlı atan kalbine kıyasla kollarının arasında uzanan peri masalından fırlamışçasına güzelliğe bakıp iç çekmişti. Jimin'e bakmak bile ağlama hissi dolduruyordu bercest kalbine. Öylesine çok seviyordu ki Jimin'i. Günler hatta yıllar boyu onu sevmeye dahi adayabilir gibi hissediyordu kendini. Jimin'in güzelliğinde boğulmak aşkından kahrolmak istiyordu keza. Jungkook'un nefesi sadece Jimin'di.
Saç tutamlarını ittirip parlayan irislerine bakıp iç çekmişti bir süre. Ardından dudaklarını minik burnunu bastırmıştı. Jimin gözlerini kapatırken jungkook gülümseyerek dudaklarını uzun kirpiklere bastırmıştı. Ilık bahar esintisi ikilinin tenini ezip geçerken aşka olan doyumsuzlukları ikisini de kahrediyordu keza. Aşka dair ne varsa hepsi bir anda yaşayıp birbirinin kollarında buluyorlardı.
Jungkook usulca Jimin'in kirpiklerine dokunup yavaş yavaş okşamaya başlamıştı. Jimin'in bedeni titrerken Jungkook'un aşkı ilmek ilmek işleniyordu tenine. Adeta kazınıyordu mühür gibi dudaklarına tadı.
" b-bay jeon."
Jimin'in ağlamaklı sesine nazaran jungkook kemikli ellerini Jimin'in yanağına yaslayıp minik minik okşamıştı.
" söyle küçüğüm, söyle gündüzlerimin tek yıldızı, söyle kalbimin yegane sahibi.."
" sizi seviyorum bay jeon. Sizi çok seviyorum. Bu sözler yetmiyor hislerime. Kalbimde tenimde dilimde yahut gözlerimden taşan gözyaşına kadar sizinle dolup taşıyorum. Minik kalbim sizin atışınızla berhudar olmuş durumda. Ne yapacağımı bilmiyorum Bay jeon. Size olan aşkımı nasıl dile getiririm bilmiyorum. Tek bildiğim size deli divane olduğum gerçeği nitekim. "
Jungkook Jimin'in yüzünü kavrayıp dudaklarını dolgun dudaklara bastırıp usulca emmeye başlamıştı. Jungkook da bilmiyordu nasıl aşkını haykıracağını. O da bu zehrin ışığında karanlığa boğulmuş aciz bir aşıktı. Jimin karşılık verirken öylesine yavaş ve hissiyat doluydu ki Jungkook hissrtiği dokunuşlar ile bile titrer olmuştu. Koca cüssesi minik bedene alt üst olmuştu.
Jungkook Jimin'in belini kavrarken adeta kucağına almıştı bir çocuk misali. Yanlarında duran çikolatayı alıp usulca geri çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕭𝖑𝖆𝖈𝖐 𝖘𝖜𝖆𝖓 ✿
Romance"hangi leyla senin kadar mecnunluğa haiz sen mecnunlukla yoğrulansın, sen varoluş için sebepsin sen rüzgarın döndüğü o dağsın." diye mürekkebinden damlatmış şair oysa ne hoş sözler değil mi bunlar Jungkook?" Zarif gencin bakışları futürsuzca ince...