GönülçelenBölüm VI
Dakikaların birbirine karıştığı sularda jungkook kana kana içti Jimin'in tadından. Nasıl bir hasretin içinde kavrulup bittiğini bilakis bir kendisi bilirdi bir Tanrı. Kollarının arasındaki bedene sımsıkı sarılırken usulca geri çekilip Jimin'in etrafında dönmeye başlamıştı. Jimin başı hafif eğik bir şekilde Jungkook'u seyrederken aniden arkasına sarılması ile tebessüm etmişti.
Jungkook öylesine yoğun işliyordu ki sevdasını her bir parçasına. Kapalı gözlerine rağmen Jimin'in varlığı ile harmanlanan kokusunu içine çekip mayhoş olmuştu adeta. Jimin'in sırtını Jungkook'un göğsü ile bir bütün olurken, jungkook Jimin'in bedenini okşamaya başlamıştı. Bedenleri bir bütün olurken jungkook hafifçe sallamaya başlamıştı jimin ise aynı şekilde ritim sağlamaya.
Usulca kavradı jungkook Jimin'in ellerini ve hafifçe kaldırırken her bir parçasına öpücüklerini kondurup sımsıkı sarılmaya devam etti. Yağmur dindiğinde jimin geri çekilirken havadaki eli de inecekken jungkook elini tuttuğu gibi kendine çekmişti. İkili burun buruna gelirken jungkook bir elini Jimin'in beline atıp dans etmeye başlamıştı. Jimin tebessüm ederken derin iç çekmişti.
Jungkook'un yaşı alsa bile çocuksu sevgisi Jimin'in gözyaşına sebebiyet veriyordu. Park Jimin Jeon Jungkook'un güzelliğine saatlerce ağlamak istiyordu. Park Jimin Jeon Jungkook'un kollarınında sönüp kül olmak istiyordu keza park jimin sadece Jeon Jungkook'un olmak istiyordu. Jungkook Jimin'in elinden tutup etrafında döndürürken yüzünden silinmeyen bir tebessüm ile dans ediyordu.
Değmişti diye iç geçirdi Jeon Jungkook, park Jimin'in varlığına kavuşmak için değmişti bu sefalet dolu günler. Jimin kahkaha atarken yeşerdi çiçekler, açıldı güneşler, yağdı bereket dolu mevsimler. Sırılsıklam olan ikili hâlâ sarılır vaziyette dururken jungkook Jimin'in belinden tutup arabaya doğru yürütmeye başlamıştı. Şayet hasta olması istediği son şey bile değildi.
Jimin usulca arabaya binerken heyecanın verdiği adrenalin sayesinde üşümemiş adeta Jungkook'un sıcacık kalbini verdiği sevgi ile kendini huzura ermiş hissediyordu. Sevmek ne yüce şeymiş diye düşündü Jeon Jungkook gibi. Sevmek ilelebet Jeon Jungkook'un kollarında dans etmek kadar kıymetli ve özelmiş meğersem. Jungkook araca biner binmez klimayı açıp içeriyi ısıtmaya çalışmıştı.
Arka koltukta hazır tuttuğu şalı Jimin'e uzatmadan önce üzerindeki ıslak kazağı çıkarmıştı. Jimin çıplak bedenine rağmen üşümemişti ruhu. Jungkook şal ile sımsıkı sararken saçlarını geriye doğru tarayıp dikiş izinden yeniden öpmüştü Jimin'in. Arkadaki kutuyu alıp Jimin'e uzatırken iyi olduğundan emin olana dek dikkat etmişti jungkook. Keza jimin onun küçüğüydü.
Jimin ise elindeki kutuya bakarken kapağını usulca kaldırmıştı. Aniden gözleri dolarken hızla Jungkook'a dönmüş, ensesinden tutup dudaklarına aşk dolu bir öpücükle süslemişti geceyi bir kez daha. Ardından kutudaki sıcak çikolatanın olduğu termos ile özenle paketlenmiş ıslak keki açmıştı. Jungkook Jimin'i rahat rahat yesin diye yavaşça sürerken, jimin ise neşeyle karnını doyuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕭𝖑𝖆𝖈𝖐 𝖘𝖜𝖆𝖓 ✿
Romance"hangi leyla senin kadar mecnunluğa haiz sen mecnunlukla yoğrulansın, sen varoluş için sebepsin sen rüzgarın döndüğü o dağsın." diye mürekkebinden damlatmış şair oysa ne hoş sözler değil mi bunlar Jungkook?" Zarif gencin bakışları futürsuzca ince...