Şimdiden Beğenmeyi Unutmayın...
Yorgunluk güçsüzlük iki haftadır tüm yaşadıklarımı anlatan iki kelime... Sıkıntıyla dinlendiğim koltuktan kalktım ve paspası banyoya götürdüm. Tekrardan salona geçerek kendimi koltuğa attım. Saate baktığımda akşam 10'u gösteriyordu. Daha yemek bile yememiştim sabahtan beri evi temizlemekle uğraşmıştım. O evden ayrıldıktan sonra ilk işim oturduğum semtte bir emlakçıya gitmekti. Yeni bir ev ve yeni bir hayata ihtiyacım vardı...
İlk önce kendi evimi satılığa çıkardım. Birkaç gün içinde satılmıştı, bende o süre zarfında bir otelde kalmıştım. Ev satılınca, kendime başka bir semtte 3+1 ev bulmuştum. Üstüne param bile kalmıştı. Ardından nakliyeci bulup tüm eşyalarımı yeni evime taşımıştım. Bu iki haftalık süreç beni çok yormuştu. Her şey çok hızlı ve istediğim gibi olmuştu. Bu durum beni ne kadar ilk gersede anı yaşamanın tadını çıkarmak istedim.
Annem ve babam şaşırtıcı bir şekilde sessizliğe gömülmüşlerdi. Ne aramışlardı ne de herhangi bir mesaj atmışlardı. Hadi belki babamı anlaya bilirdim ama annemin sessiz kalması fırtına öncesi sessizlik gibiydi. Diken üstünde hissediyordum kendimi. Birkaç kez Tuna aramıştı ama açmamıştım telefonlarını kısa bir mesajla meşgul olduğumu dile getirip yani nazikçe başımdan savmıştım.
Bugünse tamamen eve yerleşip temizliği halletmiştim. Ama sabahtan beri evi temizlemekte yemek yiyemediğim için kendime internetten yemek siparişi verdim. Bu yorgunlukla kendime kalkıp bir şey hazırlayacak kendimde güç bulamıyordum.
Bu iki haftadır Arenler ile çok iletişime geçmemiştim. Bir kaç kere Mısra aramıştı, bir kere de Doruk aramıştı. Onun dışında iletişime geçmemiştik. Geçmemiz mi gerekiyordu. Cidden bu kadar mıydı? Bu kısa sürede onlara bu kadar bağlanmam sağlıklı mıydı? Hiçbir fikrim yoktu...
Kapının çalmasıyla oturduğum yerden kalktım ve kapıya doğru ilerledim yemek siparişi olması gerekiyordu. Kapıyı açtığımda karşımda Aren, Doruk, Berk ve Mısrayı görmeyi beklemiyordum. Nasıl bulmuşlardı burayı ben söylememiştim nereye taşındığımı.
"Süprizzz biz geldikkk." Mısra elindeki poşeti yere koydu ve hızla boynuma atladı. Niye gelmişlerdi.
"Selam." Durgun bir şekilde selam verdim onlara çünkü cidden çok şaşırmıştım asla beklemiyordum.
"Maviş bizi gördüğüne çok sevinmemiş gibisin." Dedi ve Mısradan sonra o sarıldı.
"Hayır, hayır yani sadece şaşırdım sizi beklemiyordum." Dedim ve kapının eşiğinden ayrılıp geriye çekildim ve yol verdim onlara. Herkes ayakkabılarını çıkarıp içeri almıştı. Şuan kendimi çok garip hissediyordum.
Salona doğru geçip oturdular. Kendimi şuan zorla bayramlaşmaya götürülmüş ve orada yaşıtım bir erkekle göz göze gelip nasıl selamlaşacağımı bilmediğim an gibi hissediyordum? Niye geldiniz desem çok mu ayıp olurdu acaba. Tabi ki de ayıp olurdu ben demiyor muydum bu kadar mıydı hikayemiz diye şimdi de utanmasam kovacaktım. Gitgide dengesizleşmeye başlamıştım.
"Evet şey bir şey ikram etmek isterdim ama bugün daha yeni toparladım evi o yüzden mutfak alışverişi yapmadım."
"Ayy ben poşetleri sana vermeyi unuttum. Bunu tahmin etmiştim ve bu yüzden sana alışveriş yaptım hadi mutfağa." Dedikten sonra kolumdan tutup yerde ki poşetleri alıp mufağa geçti. Mutfağın burada olduğunu nereden biliyordu. Sanki evi benden iyi biliyormuş gibi davranıyordu. Salonu da hiç sormadan geçmişlerdi. Ya ben şuan yorgunluktan dolayı çok saçmalıyordum ya da bu işte bir gariplik vardı. Bu olayı yorgunluğuma verdim. Mısra'nın ev için aldıklarını mutfağa yerleştirmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Çiçeği
Chick-LitSoygun için yanlış şirkete giren bir grup genç... Yaşadıkları aksilik... Dalya Mengü Yıldırım Aren Dinçer Kötü bir karşılaşma mutlu son ile biter mi?