Eve gidince kendimi koltuğa attım. Çok yorulmamıştım ama Tom aklımdan gitmiyordu. Aslında ondan yeni yeni hoşlanmıyordum. Ama İngiltere'ye gidince unuttum sanmıştım. O ünlü, ben ise sıradan bir insanım. Zaten bana karşı bir şey hissetmez. Etrafında çok güzel kızlar vardır.Instagram'dan Tom'un hesabına bakmak için telefonumu nereye koyduğumu düşünüyordum. Sophie'ye vermiş olabilir miyim? Hayır, telefonum arabadayken elimdeydi. Şimdi bir de bununla uğraş.
Ev telefonundan Sophie'yi aradım ve telefonumun onda olup olmadığını sordum. Tahmin ettiğim gibi onda değildi. O zaman ya arabada düşmüştü ya da binaya girerken. Pijamalarımı giyinmeden hemen kapının önüne baktım. Hiçbir yerde telefonum görünmüyordu. Umutsuzlukla eve girdim ve koltuğa oturdum. O sırada zil çaldı. Kapıyı açınca karşımda Tom Holland'ı gördüm. Kalbim çıkıcaktı.
"İyi geceler Tessa."
"İ-i-iyi geceler Tom?"
Atan kalbimin sesini duyacak diye korkuyordum. Kapının kolunu tutan ellerim buz gibi olmuştu.
"Telefonun arabamda kalmış."
Elinde tuttuğu telefonumu bana verdi.
"Çok teşekkür ederim. Ben de aşağı falan baktım orda olabilir diye."
"İyi akşamlar."
"Sana da."
Niye içeri davet etmedim? En azından konuşurduk. Ama kesin işi vardır. O kadar ünlü bir insan bir de gelip senin evinde oturup boş muhabbet mi edecek Tessa? Biraz düşün.
—————-
Sabah Sophie'nin 3 kez ısrarla aramasıyla uyandım.
"Ne var?"
Uykulu sesimden birden tiksindim. Bu kadar kötü olmamıştı hiç.
"Uyan artık. Bize gel kahvaltı edelim. Sonra bir şeyler yapmaya çıkarız.
"Tamam."
Hazırlanıp çıktım. Kahvaltımızı ettik. O sırada Harrison aradı.
"Dün buluşmamız yarıda kalmıştı bugün bizim eve gel istersen hem annem de seni görmek istiyor. Özlemiş seni."
Sophie hemen ne diyor diye kolumu sıkmaya başladı. Ona elimle 'bir dakika' işareti yaptıktan sonra Harrison'a olur cevabını verdim. Telefonu kapattıktan sonra da Sophie'ye söyledim.
Taksiye atladıktan 20 dakika sonra Harrison'un evinin önündeydik. Kapıyı annesi açtı.
"Hoşgeldin Tessa. Seni çok özledik.
Selamlaştıktan sonra içeriye girdim.
"Ben de sizi çok özledim."
İngiltere'de neler yaptığımı, üniversitenin nasıl geçtiğini ve annemle babamı sordu.
"Harrison siz gelmeden dışarı çıktı, şimdi gelir. Tom odada istersen yanına gidebilirsin."
"Tamam."diyerek merdivenlerden çıktım. Odanın kapısını çaldım ama kimseden cevap alamayınca hızla açtım. Gördüğüm ilk manzara yarı çıplak bir Tom Holland'dı. Evet, fotoğraflarından alışmıştım onu böyle görmeye ama canlı ilk defa görüyordum. Bir güzel izledikten sonra kapıyı kapattım. Gülmeme engel olamıyordum.
"Gel" sesini duyunca ciddi bir tavır takınarak odaya girdim.
"Kapıyı tıkladım ama ses duyamayınca girdim, kusura bakma. Harrison nerde?"
Şuan bir tek şeye emindim. O da yüzümün kıpkırmızı oluşuydu. Çok utanmıştım.
"Sorun yok. Markete gitti."
Sessiz bir şekilde "peki." Dedim. Koltuğa oturdum ve onu izlemeye başladım. Gözlerimi ondan ayırmaya çalışsam da bir türlü olmuyordu. O da anlamış olmalı ki:
"Noldu?"
O kadar utanmıştım ki cevap veremiyordum. Böyle bir şey diyeceğini beklemezdim. Odadan çıkmak istedim ama yerimden kıpırdayacak durumda değildim. Başımı eğdim. Harrison şükür ki geldi yoksa bayılabilirdim.
"Merhaba."
Elindeki poşetleri yere bırakarak bana sarıldı.
"Merhaba."
"Yarın arkadaşımın partisi var sen de gelmek ister misin? Sen, ben, Tom ve Sophie gideriz. Tabii Tom'un işi yoksa."
Göz ucuyla Tom'a baktım ama o bir tepki vermemişti.
"Tabii, Sophie'ye sorarsın."
Harrison film açtı. Tabii ben filmi değil Tom'u izledim. Arada gözlerimiz buluşuyordu ama utancımdan hemen başka yöne bakıyordum. Bahçelerinde voleybol oynadık. Sonra yemeğe indik. Tabağımı ve bardağımı kaldırdıktan sonra "Ben gidiyorum Sophie'nin yanına uğramalıyım." Dedim.
Herkesle vedalaştım. Tom'da gidiyor olmalıydı.
"Seni bırakayım." Dedi.
Bu sefer kendim gitmek istediğimi söylemeyi düşündüm ama keskin bir şekilde "seni bırakayım" dediği için reddedemedim.
Arabada camı açıp dışarı seyrettim. Saçlarım rüzgardan dağılmıştı. Ellerimle onları düzelttikten sonra camı kapattım.
"İstiyorsan şarkı açabilirsin."
Hangi hareketimden şarkı dinlemek istediğimi algıladı bilmiyorum ama oradaki tuşlardan birine basıp sevdiğim bir şarkıyı açtım.
Yaklaştığımızı anladığımda içimden ona sarılmak geçiyordu. Arabayı durdurunca hiç düşünmeden Tom'a sarıldım. O da bunu beklemiyormuş gibi biraz bekledikten sonra sarıldı.
"Bıraktığın için teşekkürler"
Arabanın kapısını kapattığım gibi hızlıca eve doğru yürümeye başladım.
LAN DAHA DEMİN DIŞARI ÇIKTIĞIM ARKADAŞIM EVE GİTMEMİŞ KAYBOLDU SANILMIŞ. AİLESİ VE POLİSLER FALAN GELDİ ANNEMLER KAFAMI KOPARICAK. ŞUAN KAMERA KAYITLARINA BAKMAYA GİTTİLER AMA BEN MASUMUM RAHATIM YANİ. O KAFAYLA YAZDIM YANİ BU BÖLÜMÜ SİNİRLERİM ÇOK BOZUK. AKSLAKDLSKSLS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You and Me || Tom Holland
FanfictionHer şey arkadaşın Harrison'ın seni Tom Holland'la tanıştırması ile başlar. Ama kimse ona ilk günden beri aşık olduğunu bilmiyordur. 20/08/17