Sabah uyandığımda başım çatlıyordu. Dünü hatırlamaya çalışıyordum ama aklımda kalan sadece vodkaları bir güzel içiyor olmamdı. Sophie'yle konuşmam gerektiğini düşünürken telefonum çaldı.
"Geliyorum."
"Tamam. Bekliyorum."
Dünü hatırlamaya çalışıyordum ama aklıma elle tutulur hiçbir şey gelmiyordu. Düşünmeye çalıştıkça başım zonkluyordu.
Zil çalınca Sophie'nin geldiğini anladım. Kapıyı açar açmaz konuşmaya başlamıştım: "Dün neler oldu? Hiçbir şey hatırlamıyorum."
Eliyle koltuğu gösteriyordu.
" Otur öyle konuşalım."
"Bak şimdi: Sen alkolsüz sanıp kokteyl söyledin. Biz de bilmiyorduk alkollü olduğunu. 3-5 tane içince senin kafan gitmeye başladı. Başladın vodka söylemeye. Beni de dinlemedin. Deli gibi dans ettin. Partiden çocuklarla konuşurken Tom geldi. Seni çocuğun yanından aldı. Sonra bir baktım siz sarmaş dolaş. Bunu uygulamalı göstermeliyim."
Sophie ellerini omzuma koydu. Bende Tom olup ellerimi onun beline koydum.
"Sonra Tom çok sarhoş olduğunu ve seni eve bırakacağını söyledi. Evde neler oldu bilemem artık."
Yüzünde çok sinsi bir gülümseme vardı. Hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Ne dedim acaba ona? Sorsam mı? Yok hayatta olmaz. Ne diyeceğim? "Dün seni sevdiğimi söyledim mi acaba?"
Yerime oturduktan sonra derin bir nefes aldım. O anı hatırlamayı şuan her şeyden çok istiyordum.
"Siz naptınız Harrison'la?"
Yüzünde büyük bir gülümseme belirirken, "sevgiliyiz" dedi.
"İyi. Sevindim adınıza."
Sophie böyle bir tepki beklemiyor olmalıydı. Sinirlerimin bozuk olduğunu anladı ve daha uzatmak istemedi konuyu. Aklımda Tom vardı. Dün bir saçmalık yaptıysam çocuk benden soğumuş olabilirdi. O sırada telefonuma mesaj geldi.
Tom: Günaydın. Nasılsın?
Ben: Günaydın. İyiyim sen?
Tom: İyiyim. Merak ettim seni.
Ben: Dün gece sana rahatsızlık verdiysem kusura bakma. Bilinçli bir şekilde olmadı.
Tom: Hayır. Hiçbir sıkıntı vermedin Tessa. Sonra görüşürüz
Ben: Peki. Görüşürüz.
Çok açtım. Kendime birkaç şey hazırlayıp yedim. Sophie söze başladı: "Bugün Tom'un imza günüymüş. Harrison bizi de davet etti."
"Allah razı olsun bu çocuktan valla. Her şeye davet ediliyoruz o olmasa evden dışarı adım atamayacağız. Tom varsa tabii ki gelirim."
"İyi saat 4 de evden çıkarız."
Harrison'un Ağzından
"İmza gününe Sophie ve Tessa'yı da çağırdım." Dedim.
"Tamam. " diye cevap verdi sadece.
Acaba dün Tom ve Tessa'nın arasında nolmuştu? Dünden beri çok düşünceliydi. Merak ediyordum ama Tom'a sormak istemiyordum. İkisini ne kadar yakıştırsam da Tom'un hislerine bir ad koyamamıştım hala. Aslında bunu kendisi bile yapamamıştı. Sophie'yle de sevgili olmuştuk. Bizi İngiltere'ye gitmeden önce Tessa tanıştırmıştı. Onun da Tom'dan hoşlandığını biliyordum. Bana her şeyi anlatırdı. Ama bu aralar pek bir şey anlatmıyordu.
Tom, "Ben hazırlanıyorum. Birazdan çıkarız." Diye seslendi.
5 gibi imza gününün olacağı yere geldik. Sophie ve Tessa'da oradaydı. Merhabalaştık ve içeri doğru yürüdük. Gerçekten çok kalabalıktı.
Tessa'nın Ağzından
Biz Sophie ile kenarda dururken Tom imzalarını atıyordu. Herkes fotoğrafımızı çekiyordu. Flaşlar artık gözümü almaya başlamıştı. Ne kadar da seveni varmış diye düşündüm. Hayranları ona sarılırken ben sadece bakıyordum. Dün ona sarılırken daha doğrusu sarmaş dolaş dururken kafamın yerinde olmasını çok isterdim. Hatırlamamam beni üzüyordu. Bugün Tom'un hayranlarını ne kadar çok sevdiğini anladım. İçten ve nazikti. Ben bu düşüncelere dalarken Sophie beni dürttü.
"Heyy orada mısın? Yine Tom'u düşünmeye başlamışsın."
"Ne? Evet. Sessiz ol."
"Birazdan gideceğiz ona göre."
4'ümüz beraber çıkarken hayranlar bize gözlerini dikmiş bakıyorlardı. Arabaya bindik.
Sophie ve Harrison'ın randevuları varmış. Ben de eve gidip 1000 li puzzle ımı bitirmeliyim. Sonra da dışarda yürüyüş yaparım. Eve geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim. 1-2 saat sonra arkadaşım -aslında benden hoşlanıyor- Chris aradı. Bunu da Sophie'den öğrenmiştim.
"Merhaba Tessa. Geldiğini duydum. Bu akşam buluşalım mı?"
"peki."
"Tamam seni 8 de alırım."
Chris iyi bir çocuktu. Ama ona karşı bir şeyler hissedemiyordum. Arkadaşım olarak görüyordum. Umarım artık o da beni öyle görür. Bu arada tek başıma kurduğum yürüyüş planının içine edildi.
Evde oyalandıktan sonra 8'de çıktım. Chris aşağıda bekliyordu.
"Çok güzel olmuşsun."
Aslında "merhaba!" falan der sanmıştım. Birden böyle söyleyince ne diyeceğimi bilemedim ve duraksadım.
"Sağol Chris."
Arkada Chris'in köpeğini gördüm. Köpekleri çok sevdiğimi biliyordu.
"Leo'yu gezdiririz diye düşündüm."
"Çok iyi olur." Diye yanıtladım.
Geldiğimiz yerde herkes köpeğini gezdiriyordu. Biz de Leo'yu gezdirirken bir andan da Chris'le konuşuyorduk. Bana sürekli bakmasından utanıyordum ve rahatsız oluyordum. Yürümekten yorulmuştum ve bir banka oturdum. Önümden Chris ve bana bakan bir Tom Holland gördüm. O da köpeğini gezdiriyordu. Kalbim hemen hızlıca atmaya başladı. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Gidip ne söylesem diye düşünüyordum. Yanlış mı anlardı? Yok daha neler abartma Tessa. Hızlıca ilerledim. Chris "Nereye?" Diye seslensede arkamı dönüp ona cevap vermedim.
"Merhaba. Köpeğini mi gezdiriyorsun?"
"Evet Tessa."
"Yarın planın var mı?" Ne dediğimi bilmiyordum. Birden bu soruyu sormuştum.
"Neden soruyorsun?"
"Görüşürüz diye demiştim bir şeyler yaparız belki."
"Sanmıyorum."
Yuh be. Resmen "Git başımdan!" Dedi. Ne var bu çocukta? Bugün bana karşı çok soğuk davranmıştı. Acaba onu sevdiğimi söylemiş miydim? Belki de uzak durmak istiyordu benden. Ona olan sevgim bitsin istiyordu. Benim olmayan birine, bana uzak birine, belki bana acıyan ama beni sevmeyen birine aşık olmuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You and Me || Tom Holland
FanfictionHer şey arkadaşın Harrison'ın seni Tom Holland'la tanıştırması ile başlar. Ama kimse ona ilk günden beri aşık olduğunu bilmiyordur. 20/08/17