BÖLÜM 8: HAPİSHANE-TIMARHANE-HASTANE-KAÇIŞ!

36 3 0
                                    

Bölüm şarkısı: Naz Ölçal-Şairin Sesi

Merhaba Gökyüzü Durağı ailesi! Yeni bölümü bitirip bölüm şarkısı arayışına çıktım, sonra Youtube'da bu şarkıyı gördüm. Sonra Gökyüzü geldi aklıma. Şairin sesini duyuyor o mısralarda, Rüzgar gidince karanlık oluyor. Sonra mutlu oldum ve bunu koydum. Bu yüzden şarkısız dinlemeyin derim. İyi okumalar!

İnsanlar kırar. İnsanlar kırılır. En çok da sevdiğine kırlır insan. Ailesine kırılır. Annesine, ablasına, abisine, ablasına... Fakat bakış açımızı biraz değiştirip bütün bu insanların tek bir bünyede toplandığını farzetsek?

Şimdiye kadar içimde küçük bir kız çocuğu vardı. Yollardan geçen arabaları elinde sarı çiçeğiyle beklerdi hep. Sarı, ayrılığın rengiydi. Oysa küçük bir kız çocuğu bilemezdi böyle şeyleri. Minicik kalbi güzel, her şeyi severdi. Halihazırda olanları daha da güzelleştirirdi. Ümitliydi o küçük kız çocuğu. Yolda ümidini yitirmişken onu kurtaran kahramanından ümitliydi küçük kız daha doğrusu. Zaman geçti, alıştı kahramanına birkaç günde.

Tam huzura dalmışken kötü adamlar girdi araya. Alıp götürdüler onu. Kilitlediler karanlık bir odaya. Artık korkmuyordu küçük kız. Gökyüzü babası olmuştu. Ay annesi, yıldızlar kardeşi...

Zaman geçti, küçük kız büyüdü. Zamanla o, Gökyüzü oldu. Günlerden bir gün hastalanmıştı, sonra onu unuttuğunu sandığı kahramanını gördü.

"Gökyüzü'm.."

Uyuma numarası yaptım ama gözümden düşen yaşa engel olamadım. Allah'tan yüzüm ona dönük değildi. Elimi tuttu. Usulca konuşmaya başladı.

"Anlatılacak çok şey var. Belki günün birinde her şeyi sererim önüne. Büyük ihtimalle kızacaksın. Bağırıp çağıracaksın. Ama bilmediğin çok şey olacak. Belki benim de bilmediğim çok şey... Fakat... ben... seni özledim."

Ben de. Ben de özledim. Elimi elinden çektim. Yüzüne çevirdim yavaşça başımı.

"Gö-gökyüzü? Uyandırdım mı? Şey, özür dilerim. Sadece görmek istedim."

Görmek için niye 18 ay bekledin?

"Git."

Çok şey barındırıyordu bu kelime. Hüznü,pişmanlığı, kimsesizliği... "Kal" demenin "git" versiyonuydu bu işte.

"Gidemem..."

Sesi titriyordu. Yatakta oturur pozisyona geldim.

"Gitmemen neyi değiştirecek? Bana ailemi verebilecek misin? Ya da bu başıma gelen her şeyden kurtarabilecek misin?"

Sevgi abla kurtarmak istediğinde itiraz etmiştim ama şimdi bir umut Rüzgar'a soruyordum. "Aileni veremem ama kalbimi veririm," demesini bekliyordum.

"Bana neredeyse hiçbir şeyini anlatmadın. Adını bile bilmeden sahiplendim seni ben."

"Bir köpek gibiyim yani senin gözünde? Sokakta buldun beni, sonra da sahiplendin, öyle mi?"

"Hayır, öyle değil. Ah! Şey yani, yanlış anladın..."

"Anlayışsızım yani ben?"

Niye benden vazgeçmiyorsun? Niye bu kadar değerliyim gözünde? Ah... Yapma bunu bana...

Bir süre sessizlik oldu. Gözlerini gözlerime sabitledi. Onun da gözlerinde sanki aynı şey var. Pişman olmuş gibi. Ellerini yüzüme yaklaştırdı ve gözyaşlarımı sildi.

"Gözlerine bakarken,

Güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma

Bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum

Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum

Durup dinlemeden değişen ebedi bir madde gibi gözlerin

Sırrını her gün bir parça veren

Fakat hiçbir zaman

Büsbütün teslim olmayacak olan..."

Gülümsedim, gözlerim doldu, başımı Rüzgar'ın avuçlarında sağa doğru eğdim. Benim gönlümü almak bu kadar kolaydı işte. Bir şiir, iki kalp...

"Gökyüzü,"

Hayranlıktan "efendim?" yerine "mm?" diye cevap veren insanoğlu benim.

"Kaçalım.."

"Ha?"

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Sizce;

Rüzgar, Gökyüzü'yü her şeyden kurtarabilecek mi?

Gökyüzü, Rüzgar'ın  kaçma teklifini kabul edecek mi?

Evet, yine kısa bir bölüm sonu oldu, ama ileriki bölümler telafi edecek bunu, tekrar tekrar söylüyorum. Bu arada Romantizm sıralamasında #976 olmuşuz ve 308 kişilik bir aile olarak çoğalmışız. Bu beni çok mutlu ediyor.

Oylarınızı, yorumlarınızı -eleştirilerinizi- bekliyorum. Sizi çok seviyorum...

Gökyüzü Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin