BÖLÜM: 10 ZAMANIN ŞİİRDEKİ ROLÜ

46 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Simge Pınar-Yeni Bir Hayat

Merhabalar Gökyüzü Durağı ailesi! Uzun zamandır bölüm yazmıyordum. Okul başladı, haliyle kendime biraz zor vakit ayırabiliyorum. Sonra madem haftasonu, yeni bir bölüm yazayım, dedim. Şarkısız okumayın derim. İyi okumalar!

Büyüyorum, büyüyoruz. Nakış gibi işleniyor ruhuma zaman. Kendini hayatın kollarına bırakmış. Bir şairin kalemi gibi hızlıca akıp gitmekte. Belki de en kıymetlisi zamanıdır insanın. Ölüm korkusundan en başta. Sevdiğini, sevdiklerini kaybetme korkusudur mesela. Her insanın bir sevdiği, bir seveni olur hayatta. Bu kimi zaman bir kardeş, bir arkadaş, belki de bir baba olur. Fakat anne sayılmaz. O zaten kutsaldır.

Büyüdüm, büyüdük. Zaman hala şairin kalemi rolünde. Bıkmadan, usanmadan saatlerce yazmakta şair. Severek, sevilerek... Ölüm korkusu var mıdır? Ben bilmem. Kaybedecek bir şeyi olmayanlar için nedir ki kaybetme korkusu? Bir insan kendini bile tanımazken, nasıl başkasını kaybetme korkusu yaşar ki? Lakin bu belki kardeş olur, belki bir yoldaş...

Bir dakika, o da ne? Kıpkırmızı bir ışık görünüyor uzaktan. Biri mi yaklaşıyor? Kapanıyor o gölgeyle ışık. Her şey çok hızlı. Neler oluyor? Biri ağzımı mı kapatıyor? Olamaz. Gözüm kapalı. Her yer çok karanlık, korkuyorum. Bir taraflara doğru yürütüyorlar beni. Bir ağaca sırtımı yaslıyorum mecburen. Kollarımı arkamdan bağlıyorlar. Biri beni kurtarsın, lütfen!.. Bir telefon sesi duyuluyor.

"Alo, Şahin, buldunuz mu profesörü?"

Telefondaki adamın sesi çok paslıydı, mafya babalarını andırıyordu.

"Yok baba. Ama kızını bulduk. Emrini bekliyoruz."

Sesinden belliydi kötü biri oldukları.

"Tamam, bitirin işini."

Bitirin mi işini? Nasıl bir iş bitirmek? Ne gibi? Aklıma gelen mi yoksa? Neler oluyor yahu?

Filmlerde veya dizilerde oluyor ya, tabancaları ayarlamak için arkasına çekerler tırkayı. Öyle bir ses duyuldu. Sanırsam telefonu çalan adam bana bir şeyler söylemeye başladı.

"Demek profesörün kızısın ha?"

Yerde etrafımda dolanan bir hışırtı duyuyorum. Allah'ım, n'olur yılan olmasın..

"P-profesör... kim?

"Babanmış, küçük hanım."

Ha?

"Benim mi babam profesör?"

"Ohoo! Bunun dünyadan haberi yok Doğan ağabey."

Ardından tok bir erkek sesi girişti söze.

"Bu saatten sonra gerek de kalmaz zaten."

Gerek mi kalmaz? Ben mi anlamıyorum, yoksa onlar mı anlatamıyor? İş nasıl bitiriliyor? Hemen söze giriştim.

"Bir dakika! Bu iş hukuki yollardan yürütülmeli. Madem profesörle işiniz var, beni niye aldınız?"

"Çünkü sen onun kızısın."

"Benim babam yok ki."

"Ağabey benim kafam karıştı. N'apalım şimdi? Kız babam yok, diyor."

"Ne kadar saçmalıyorsun be Şahin! Sık kafasına."

Ardından bir silah sesi patlıyor. Ve vücudumda bir acı. Sanırım.. yılan soktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 07, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gökyüzü Durağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin