Yalçın denen adam hayatıma ani ve saçma bir şekilde girmiş olmakla beraber, bir de beni arama cesareti göstermişti.
"Neden aradın beni?" diye sorduğum da dalgayla güldü. Bu saçma tavırlar beni ister istemez germişti. "Sana diyorum adam, neden aradın beni? Numaramı nasıl buldun?"
"Ben istediğim şeyleri kolaylıkla elde edebilirim Hilal." dediğinde yüzümü buruşturup "Derdin ne senin? başıma açtığın belalar yetmedi mi?" derken ayağa kalkıp evi dört dönmeye başlamıştım bile. Bir cevap bekliyordum ama o sadece boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Öncelikle işler bildiğin gibi değil. Senin yüzünden iki defa elimde ki adamı kaçırdım. Ve ben bana yapılan her yanlışı borç bilirim. Bu durumda da sen bana borçlusun." dediğinde öfkeyle derin bir nefes alıp "Şu an böyle bir konuşmanın içinde oluşum bile yeterince gereksiz ve saçmayken bunun daha fazla devam etmesini istemiyorum anladın mı? ne tür insanlar olduğunuzu bilmiyorum. Ve bunlara da karışmak istemiyorum. Son olarak, sana borcum falan yok. Sadece oradan geçiyordum ve her şey tesadüfen gelişti. Her neyse bir daha beni rahatsız etm-"
"Yarın saat 09.00 da mesaj olarak gönderdiğim adrese gel. Aksi taktir de gelmezsen başına büyük bir bela almış olursun. Sadece sen değil, ailende dahil. İyi geceler."
Ve telefon kapandı.
Öylece kalakaldım. Bu tehditten de öte büyük bir fiyaskoydu. Bu bir suçtu! Beni ne cesaretle arayıp bunları söyleme cürretin de bulunabilirdi ki? Kendini ne sanıyordu bu adam?
Sinirle aynı numarayı aradım. Fakat açan olmadı. Bir kaç saniye sonra ise telefonuma bir mesaj geldi.
054* *** ***
Adres; Sancak tepesi 1223 sokak Mavi Kanarya Restaurant
Ellerim titreyerek mesaja cevap vermeye çalıştım ancak yazdıklarımı tekrar silip telefonu öylece fırlattım. İki seçeneğim vardı. Ya polise gidecektim. Ya da hiç tanımadığım adamın çağırdığı yere. Nasıl bir batağa bulaşmıştım ben öyle? İşte şimdi büyük bir çıkmazdaydım.
***
Sabaha kadar uyumadım. İçimde ki kurt yenmedik yer bırakmadı. Korku ve öfke tüm bedenimi sarıp sarmalamıştı. Tam şuan kalkıp polise gidebilirdim ama bir şey beni engelliyordu. Ailem söz konusu olduğu için herhangi bir hamle de bulunamıyordum.
Ağırlaşan gözlerimi ovalayıp saate baktım. Akrep 08.00 ı gösteriyordu ve kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Mecburdum. Bu işten kurtulmak için gitmeye mecburdum. En azından neyin ne olduğunu öğrenip öyle gidebilirdim polise.
Kalktım ve hazırlanmaya başladım.
YALÇIN'IN AĞZINDAN
İşler planladığım doğrultuda giderse Ferhat köpeğini 3. seferde kapana kıstırıp canını alabilirdim. Ve bu plan için gerekli olan tek şey güzel ve alımlı bir kadındı. Geçen gece Ferhat'ın adamlarından birini yakalayıp ağzından zorla laf almıştık. Ferhat'ın genel olarak takıldığı mekanı öğrenmiştik. Biz ise ters bir strateji uygulayıp direk orayı basmaktansa Ferhat'ı kendi ayağımıza getirtecektik. Ve bunu sadece fahişe rolünde biri becerebilirdi. O kişiyi ise çoktan seçmiştim. İki defa beni ,Ferhat'ı yakalamaktan alıkoyan kız. Adının Hilal olduğunu öğrendiğim kızı dün gece arayıp göz dağı vermiştim. Bana borçlu olduğunu hatırlatıp gelmesi gereken adresi vermiştim. Thmin ettiğim gbi başta epey sıkıntı çıkardı. Hatta polise bile gitmeyi düşündüğüne adım kadar emindim. Ancak onu ailesi ile tehdit ettiğim için pek te bir şansı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hilal'in Gölgesinde #Wattys2018
Novela JuvenilHilal belirince semada , diğerleri gölgesine sığınır. Fener tutar sonsuz ışığı ile, yalçın dağlar ardına.