◐ Altıncı Bölüm.

882 112 32
                                    

Hapise gitmeyi beklerken, 4 katlı ve oldukça lüks görünen bir villada bulmuştum kendimi. Tanrı Muhafızları, askeri bir araçla beni buraya getirmişlerdi ve yaklaşık on dakikadır, ellerimde kelepçelerle burada bekliyordum.

Büyük kapı, gürültüyle açıldığı zaman bahçeyi izleme olanağı bulmuştum. Yeşilin oldukça fazla olduğu bahçe, oldukça güzel dekore edilmişti.

Dış kapı, Kyungoo tarafından açılmıştı. Beni kendi evine getirdiği yeterince saçma değilmiş gibi, yanımdaki askerler de bizi yalnız bırakmaya başlamıştı.

Kyungsoo, seri hareketlerle yanıma ulaştı ve kelepçeyi çözdü.

'' Benim burada ne işim var? ''

Merakım, ses tonuma da yansıyordu.

'' Şölene 3 hafta var. 3 hafta içinde, seni ikna etmem gerekiyor. ''

Kahkaha atmıştım.

'' Beni lüks evine getirince, gözlerimin boyanacağını mı düşündün? Daha çok nefret ettim. Televizyonda, sürekli lüks tüketimden kaçınıp ihtiyaçlarınız kadar harcayın diyen Tanrılardan birinin, oldukça lüks döşenmiş evindeyim.  Ne ironi ama! ''

Beni, içeriye doğru sürüklerken bana nasıl güvendiğini merak etmiştim. Bu üç hafta içinde, kaçabilirdim.

Belki beni almaya gelen olabilirdi. Bu da, evine zarar gelmesi demekti.

Ya da her şeyden önce, onu öldürebilirdim. Evinden bir şeyler çalabilir, gizli şeyleri ifşa edebilirdim. Neden bana bu kadar güvendiğini bir türlü anlamıyordum işte.

Yine de kaçma imkanım - şimdilik - olmadığı için, onu takip etmiştim. Kapıyı üzerimden kilitlemişti.

İçerisi, dışına göre daha da güzel döşenmişti. Her taraf, pahalı olduğu belli olan mobilyalarla doluydu. Evin içerisi oldukça ferahtı.

'' Bana nasıl güvenebilirsin ki? Seni öldürebilirim. ''

Bu sefer, kahkaha atan kişi o olmuştu. Kanepelerden birine yayıldığında, sinirlendiğimi hissedebiliyordum.

'' O kadar cesur değilsin. ''

Masanın üzerinden uzandığı kumandayla, televizyonu açmıştı. Hiç sevmediğim, gördüğüm zaman tüm tüylerimin diken diken olduğu Savaş Tanrısı, televizyonda yine kendince konuşuyordu.

'' Güney Kore, en gelişmiş ülkedir. Tüm dünyaya savaş açsak biz kazanırız. Biz, Tanrıların ülkesiyiz! ''

Her cümlesi, aşırı ırkçılık ve savaş propagandası barındıran bu adam, beni irite ediyordu.

'' Televizyonu kapatır mısın? Sinir oluyorum. ''

Kyungsoo, beni görmezden geliyordu. Keyifle, kendisi gibi Tanrı olan kişiyi izliyordu.  Keyfini bozmak için oturduğu kanepeye ilerledim ve yanına oturdum.

'' Ailem beni nerede biliyor? Beyaz Leke tarafından kaçırılıp geri getirildiğimi söylediniz mi? ''

Gözlerini, televizyondan ayırmadan beni cevapladı.

'' Ailene hiç kaçırıldığını söylemedik. Seni, zindanlarımızda biliyorlar. ''

Bu rahatlamama sebep olmuştu. Ailem, Beyaz Leke ile yakınlığımı bilmese şimdilik daha iyiydi. Onlara sempati beslediğimi biliyorlardı ama beni kaçıracak kadar samimi olduğumuzu bilmemeleri  şimdilik daha iyiydi ve onlar için güvenliydi.

'' Adalet Tanrısıymış... Sen ne anlarsın be adaletten! ''

Sözlerim, kesinlikle onu kışkırtma amacı taşıyordu. İçimden bir ses, üç hafta boyunca burada yaşamanın beni kötü etkileyeceğini söylüyordu.

Gözlerini, bir an için benimle buluşturduğunda şaşırmıştım. Fazla yakın oturduğumu, gözlerimiz buluşunca anlamıştım. Geri geri ilerlerken beni durdurdu.

'' Her şeyi sorgulamana izin verebilirim ama benim yeteneklerimi ve vasıflarımı sorgulama. ''

'' Diktatör seni! ''

Arkamdan homurdanmasına izin vermiştim.

'' Ben nerede yaşayacağım, buranın kuralları ne? ''

Oturduğu yerden kalktı ve bakışlarını benimle buluşturdu.

'' Burası, senin ev hapsine tutulduğun yer. Yanlış anlama. Burası değil, aşağıdaki yer. Orayı seveceğine şüphem yok. Gerçek bir cehennemden farksız.''

Alayla, dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı işte.

Biliyordum! Bana eziyet çektirecekti burada. Önce, iyi ve güzel yerlerini gösterip aklınca benim gözlerimi boyayacaktı.

Uslu biri olursam, hak ettiğim yer burasıydı. 

Ama ben uslu biri olmadığım için, aşağı katı hak ediyordum! 

Merdivenlerden aşağıya ineceğim sırada yüksek sesli bir kahkaha attı.

'' Sen.. Cidden.. Evimde mahzen filan mı var sanıyorsun? Aşağısı kiler. Şaka yapıyordum! Bu evde yaşayacaksın işte. Tek kural, dışarı  çıkmak yasak. Bu kadar! Üst kattaki misafir odalarından birinde kalırsın. ''

İlerlediğim yolda geri dönerken, sinirli bakışlarımı ona göndermeyi ihmal etmiyordum.

'' Sen, ruh hastası herifin tekisin. ''

'' Aaa.. Sana hiç Tanrılarla nasıl konuşacağını öğretmediler mi? ''

'' Evet, tam olarak öğrettikleri gibi konuşuyorum. ''

Gerçekten... 3 hafta içinde, katil olacaktım!

DO Kyungsoo OC︱Adalet.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin