4

31 0 0
                                    

İçime birden bire bişeyler çöktü anlayamadığım ama içimde ve hiç bir zaman beni bırakmayan o tuhaf şey... Hiç umursamadan onu yoluma devam ettim.
O simsiyah gülen gözlerine bir hüzün çöktü çocuk kalpli kızın minicik elleriyle çeketimi bana uzattı yürüyüp gitti.
Bende yoluma devam ettim yürüyordum anlamsız ca kimse umrumda değildi.
Hatta kendimi bile düşünmüyordum bedenimde dolaşan o soğuk rüzgar bile umrumda değildi sadece bu ıssız yolda zindanıma doğru yürüyordum.

Eve vardım.

Ev çok soğuktu tıpkı insanlar gibi tıpkı benim gibi..

Üstümü başımı değişip yemek yedikten sonra televizyonun karşısında dalmışım öyle düşünmeye başladım hala insanmıyım kendimi sorguladım acıların her zerresini tatmıştı vücudum içimde insanlığa dair bir kalmamıştı o gün o sokağın köşe başında son duygularımda paramparça olup yerlere saçılmıştı ve sabah olduğunda bize gerçekten temiz bir şehir sunmak için çabalayan o emekçi kardeşler yerden duyğularımı sürüp çöpe atmıştı...

Ben duygusuz bir insanım oysa ne duygusalımdır neyse boşver.

Sabah olunca alp i arayım da yalnızlar dağına çıkıp biraz kendimize gelelim..

Yatağım hazır uyuyup uyumamak arasındayım aklımda sigara içmek var neyse hadi çıkayım o  hüzün kokan soğuk ve paslı demirlerle kaplı balkonuma..

Açtım kapıyı çıktım hüzün kokan balkona bi sigara yakacaktım üstünde sigara içmek öldürür yazıyor vazgeçtim bu gece ben sigarayı değil sigara beni yaksın ölü bir insan daha nasıl ölebilir ki sadece gözlerini kapatır ve bunu her gece yapıyorum zaten. sigaram bitmişti ve galiba taputum beni çağrıyordu. kapıyı kitledim ve hiç bekletmeden tabutuma girdim. çok soğuktu ama biraz zaman geçtikten sonra alıştım. yada yatak ısındı pardon pardon tabut dicektim.. off çok yalnızım be... hiç yoktan dedem geldi  aklıma dağ gibi bir adamdı üstüne toprak atarken kıştı kaldırıp atamadım o toprağı oysa bi kilo bile değildi ama o gün bin ton olmuştu nefesim kesildi zorla attım ve sadece bakakaldım dağ gibi adamı küçücük bir çukura nasıl sığdıra bildiler..

Yaşlandım galiba olur olmaz aklıma tuhaf şeyler geliyor uzaklarda bir şeyler beni çağırıyor ve ben çok geç kaldım oraya çok geç..

Bi türlü uyuyamıyorum sahi o kız bugün kafede ki çocuk ruhlu minicik elleri olan tatlı ama bi o kadar da tuhaf olan kız gözleri çok güzeldi amannn neyse ya artık gerçekten uyumalıyım..

Derken telefon sesine uyandım ne oluyo lan ben hangi ara uyudum ki uyanim hasiktir kafayı yedim galiba dün gece mala bağladım o son sigarayı içmeyecektim şu telefonda susmadı hiç merak etmiyorum kim arıyor diye kesin alp beni kim arar ki yoksa. neyse bakmadan açtım telefonu bi kadın sesi benim adımı söyledi kibarca çok güzel bir ses tonu vardı efendim dedim işte biz bankadan arıyoruz dedi vay amk zaten beni kim arar güldüm ve direk kapattım telefonu benim bankayla işim olmaz hemen elimi yüzümü yıkadım ve kendime mükemmel bir kahvaltı hazırladım bayat ekmek çay ve ikitane zeytin tanrım sana şükürler olsun bugün de aç bırakmadın beni off neyse param suyunu çekmiş gerçi zaten çok fazlada değildi ki yarın yine kafede çıkardık biraz para kazanırız...

Saat öğleni geçmiş alp i aradım dağ bizi bekler hemen çıkalım dedim oda zaten dünden hazır elimizden gelse orda yaşarız bana huzur veren nadir şeylerden biridir orası...  tamam hemen çıkıyorum dedi ve kapattı biraz zaman geçtikten sonra alple bizim evin önünde buluştuk  tekel bayinden meyve suyu aldık ama bu başka meyve suyu. ve birazda kuruyemiş falan ve o huzur kokan dağa doğru yürüdük zaten yaşadığımız yer dağlık bir bölgeydi ormana açılan o kapı göründü ve ağaçlar bizi karşıladı o mis gibi toprak kokusu ve çam ağaçlarının mükemmel  ve  ahenkle dans edişleri beni resmen büyüledi o kadar huzurlu bir yerki... her zaman ki oturduğumuz yere geldik alp gitar da getirmiş ti.

Meyve sularımızı doldurdu alp bense bi sigara yaktım uzun bir süre sadece ormanın o büyülü sesini dinledik kafamız biraz güzeldi alp gitarı aldı şarkı söyleyelim dedi aklın da bir şarkı varmı dedi var dedim allı turnam ve alp gitarın tellerine dokundu ben şarkıya girdim..

Allı turnam bizim ele varırsan 
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle 
Gülüm gülüm. 
Kırıldı kolum, 
Tutmuyor elim, 
Turnalar hey. 
Ah gülüm gülüm. 
Yar gülüm gülüm. 
Kız gülüm gülüm. 
Turnalar hey. 

Allı turnam ne gezeriz havada
Kanadım kırıldı kaldım burada
Gülüm gülüm. 
Kırıldı kolum, 
Tutmuyor elim, 
Turnalar hey. 
Ah gülüm gülüm. 
Yar gülüm gülüm. 
Kız gülüm gülüm. 
Turnalar hey

Eğer bizi sual eden olursa 
Boynu bükük benzi soluk yar söyle 
Gülüm gülüm. 
Kırıldı kolum, 
Tutmuyor elim, 
Turnalar hey. 
Ah gülüm gülüm. 
Yar gülüm gülüm. 
Kız gülüm gülüm. 
Turnalar hey. 

Şarkıya rüzgar ve ormanda eşlik ediyordu içimdeki çığlıkları böyle bastıra biliyordum ancak..

Şarkı bitti neden diye sordum neden dedim neden bu kadar yalnızım neden bu kadar kötü şeyler geldi başımıza yıkıldım kalktım yada kalkamadım toparlamadım kimsenin umurunda değiliz yapayalnızım... zorda olsa ayağa kalktım ve avazım çıktığı kadar bağırdım anlamsızca bağırdım ama kimse cevap vermedi alp sustu ve uzandı ıslanmış kuru otlara. Rüzgar sustu rahat bıraktı çam ağaçlarını ve çam ağaçlarıda susmuştu zaten rüzgarla birlikte bende sustum. hiç konuşmamıştım zaten  konuşamamıştım da  başım dönüyordü ben de uzandım ıslak ve kurumuş otlara...

Gökyüzüne baktım çam ağaçlarından tam görünmüyor du ama hava kapalıydı bi gürültü koptu derin sessizliğimi parçaladı adete yağmur atıştırmaya başladı çam ağaçlarının arasından yüzüme bir tane damla düştü o an zaman durdu sanki hiçbir şey düşünemiyordum.
İçimde anlamsız ve sorgulamak istemediğim bi mutluluktu sanki neden diye sormadım bazı soruların cavapları yoktur tıpkı bazı cevapların soruları olmadığı gibi..

İnsan yaşamalıydı herşeye rağmen nefes alıyorduk umut diye bir şey vardı yada ben öyle sanıyordum..

Umut nefes gibiydi,alırdık...verirdik ama nerden bilebilirdik ki bir gün biteceğini tıpkı ömür gibi insan hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar ve ben ölüyordum sanki umudum mu bitmişti yoksa ömrüm mü dolmuştu...

Böyle düşünüp dalmışım gökyüzünü seyre yağmur ıslatmış beni fark etmemişim.. Alp in sesini duyunca irkildim ve kendime geldim hadi kalk yağmur iyice bastırmadan gidelim dedi..

İnsanın şu hayatta bir tane dostu olmalı en azından yaşamak için bi neden...

Neyse oraları birazcık toparladık doğayı kirletmeyelim üstümüzü başımızı iyice sirkeledikten sonra yavaş yavaş yola koyulduk ikimizin de kafası güzeldi ve yağmur hızlanmıştı ormandan inmemiz biraz zaman aldı şehre geldik alp i evine bıraktım.

Bende her zaman ki gibi yavaş yavaş yağmurun altında yürüyordum.
Hava birazcık kararmıştı  ve sokak lambaları yavaş yavaş yanmaya başlamış tı evimin olduğu sokağa girdim dışarda hiç kimse yoktu herkez ıslanmaktan korkuyordu evlerine ve iş yerlerine saklanıp yağmurun dinmesini bekliyorlardı.

Derken çok yüksek bir sesle şimşek çaktı irkildim ve durdum az ilerde kafasını yukarı kaldırmış gökyüzüne doğru bakan birini gördüm tuhafıma gitti ama umursamadım yoluma devam ettim yanından geçip giderken şöyle bir göz ucuyla acaba kim bu ve ne yapıyor böyle diye baktım..

Ohaa bu o kafedeki kızdı... Beni gördü...

Baktı ve...


Ondan KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin