20. Bölüm

4.8K 451 11
                                    

  Ormanın girişine geldiğimizde bizleri bekleyen Black ve sürüsü sayesinde bir an önce Thorn'un yanına gelmiştik. Bizim endişeli halimizi gören ve benim içimdeki karmaşayı hisseden Thorn konuşmaya başladı.

   "Tiffany bir sorun mu var?"

   "Evet Thorn. Bazı şeyler yaşadık. Ge müdüreye sorduğumuzda bize bir efsaneden bahsetti. Bunu tam anlamıyla öğrenmek için de senin yanına gitmemiz gerektiğini söyledi."

   "Dinliyorum o zaman sizi."

   "Luke, Amy ve Karl bir rüya gördüler. Gerçi rüya denemez. Birinin özellikle gösterttiği belli. Luke sayıklamaya başlayınca uyandırmaya çalıştım ancak kalkmadı hiç bir şekilde. Bende son çare kendimi onun rüyasına soktum. Tabi bu sırada Amy ve Karl da aynı rüyada imiş. Rüyada savaş vardı. Herkes ölmüştü ve arkadaşlarımla birlikte ejderhalarda ağır yaralanmıştı. Ben onları görsem bile onlar beni görmüyordu. Onların durduğu yere geldiğimde belli bir noktaya baktıklarını gördüm. Bende oraya baktığımda kendimi gördüm. Ancak sanki o ben gibi değildi. Daha sonra o ben olmayan benle göz göze geldik. Arkadaşlarım beni göremiyordu ancak o gördü. Daha sonra bana yüzünde pis bir gülümseme ile baktı ve alev toplarını her yere gönderdi. Rüya bu şekildeydi. Müdürenin yanına çıktığımızda aynen anlattık. O da bize bir efsaneden bahsetti. İkizim varmış?"

   Son cümlemi soru sorarak sonlandırmış ve konuşmam boyunca düşünceli bir şekilde beni dinleyen Thorn'a bakmıştım. Bir müddet daha sessiz kaldıktan sonra Thorn konuşmaya başladı.

   "Evet böyle bir efsane vardı. Ancak hiçbir zaman gerçek olacağını düşünmemiştim."

  "Yani gerçekten ikiz kardeşim var mı?"

   "Anlattıklarınızdan çıkacak olursak evet var. Ve kötü tarafta babanın yanında. Seninle aynı güçlere sahip bir ikiz kardeşin var Tiffany. Efsaneye gelecek olursak bir ana rahminde can bulan ikiz kardeşlerin olacağından bahsediyor. Bunlar dünyaya ya tümden iyiliğin ya da tümden kötülüğün hakim olacağını belirleyecek kişiler. Efsaneden birinin kötülüğün birinin iyiliğin yanında olacağından da bahsediliyor. Ancak atlamamamız gereken bir nokta daha var efsanede."

   "Nedir o?"

   "Her iyiliğin içinde bir kötülük olabileceği gibi her kötülüğün içinde de bir iyilik vardır."

   "Ying yang."

   "Aynen öyle. Efsanede bahsedildiğine göre eş güçlere sahipsiniz. Ve birlikte daha da güçleneceksiniz."

  "Bir dakika bir dakika. Eş güçlere sahipsiniz dedin. Yani şimdi onun da bağlı olduğu bir ejderhası var mı?"

   "Benim düşündüğüm konu buydu mühürlüm. Biz ejderhalarda da iyiler ve kötüler olarak adlandırabileceğimiz iki grup var. Yani demek istediğim büyük ihtimalle kötülerin başındaki ejderha ile ikizin mühürlü."

   Bunu söylerken Thorn'un içinde hissettiği acıyı bende hissetmiştim. O da bunu anlamışım gibi bana baktı ve tekrar konuşmaya başladı.

  "Biz ejderhalarda ruhlarımız ikiye bölünür ve bedenlerimize gönderilir. Ruhumuzun diğer yarısı bizim eşimizdir. Ve evet tahmin ettiğiniz gibi kötülerin başında olan ejderha benim ruh eşim. O kötülüğü seçtiğinde birbirimizde kopsak da aynı ruhun birer parçasını taşıyoruz."

   Thorn'un söyledikleri ile içimde daha büyük bir acı oluşmuştu. Ne kadar iğrenç bir durumdu böyle. Savaşacağımız kişiler bizlerden birer parça taşıyorlardı. Kendini biraz daha toplamış olan Thorn tehrar konuşmaya başladı.

   "Rüyalarınıza girdiğine göre amacı kendini belli etmekti sanırım. Bunu başarmış gözüküyor. Kendini belli ettiğine göre savaş yakın gözüküyor çocuklar. Bundan sonra daha fazla çalışıp daha dikkatli olmalısınız. Okul müdürünüzü bu konuda uyarın. Ne kadar çok hazırlıklı olursak o kadar iyi."

  Hepimiz Thorn'un söylediklerini onaylamış Black ve sürüsünün yanıma doğru hareketlenmiştik. Bir iki adım attıktan sonra tekrar Thorn'a dönerek yanına doğru ilerledim. Kalın derisine kocaman sarıldım ve onun için hissettiklerimi aktarırcasına derisine kocaman bir öpücük kondurdum. O da bundan memnun kalmış olacak ki içimde hissettiği sevgi daha da kabardı. Bunda Thorn'un duygularını hissetmemin etkisi olduğunu biliyordum.

Kötü taraf:

   "Görüyor musun Slvy? Biz kendimizi belli etmesek fark edecekleri yoktu."

   "Haklısın Martha."

  Ejderhamında beni onaylması ile yüzümde daha da keyifli bir ifade oluşmuştu. Açtığım ekranda zavallı Tiffany ve arkadaşlarının her şeyi yeni öğrenirken ki ifadelerini izliyor ve daha fazla keyif alıyordum. Slyv'nin acı çektiğinin farkındaydım. Ancak bu durum beni alakadar etmiyordu. Kendi sorunu.

   "Napıyosun kızım?"

   "Ah baba! Gel de şu zavallılara bal lütfen." Keyifli şekilde konuşmam üzerine babam meraklı bir şekilde yüzünü açtığım ekrana çevirdi. Gözlerimde kısa bir an hüzün görsemde başarılı bir şekilde yüzünü ifadesiz tutarak konuşmaya başladı.

   "Demek kendini göstermeye karar verdin?"

   "Hazırlıklarımız bitti sonuçta baba. Dünyaya kötülüğün hakim olacağı zaten belli. Direk gidip basit bir şekilde kazanmak istemiyorum. Biraz eğlenmek benimde hakkım değil mi?"

   "Sen bilirsin." Deyip yanımdan ayrılan babam ile birlikte gözlerimi devirdim. Tekrar başımı ekrana çevirdiğimde bana birebir benzeyen kıza tekrar göz attım. Güya ikizdik işte. Sadece birbirimize benzeyen bedenlerimiz yüzünden bize ikiz diyorlardı. Halbuki düşüncelerimiz duygularımız bambaşkaydı. Ben içimde ona annem olacak kişiye duyduğum nefretle büyürken yanımda babam olmasına rağmen onun sevgisini tam anlamıyla tadamamışken o herkes tarafından sevilerek büyümüştü. İçimde bulundurduğum bu nefret onun ve çok sevdiği dünyasının sonu olacaktı. Hepsi görecekti bunu.

Lütfen okuyun! Merhaba arkadaşlar yeni bölüm ile karşınızdayım. Arkadaşlar okunma oranına göre voteler çok düşük. Sizden ricam lütfen votelerinizi ve yorumlarınızı esirgemeyin. Bir yıldıza basmak bu kadar zor olmamalı. Bu sizden ufacık ricamdı. Şimdii sizlere keyifli okumalar diliyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. Ve vote veren ve yorum yapan herkese çokça teşekkür ediyorum. 💕💕

ELEMENTLER AKADEMİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin