Yaşamak ve ölmek... Sevmek ya da nefret etmek. İnsanlar korktuğu veya istemediği olaylar yaşar onlarla başa çıkmak zorunda kalır. İşte buda zamandan kaçarken yananların, güneşi arararken karanlığı bulanların hikayesi güneşi yakalamak.
Azra 16 yaşında bir kız ve hayatı oldukça garip. Onun yaşamında iyilikler olduğu kadar kötülüklerde var ve bunların hepsi ile tek başına uğraşmak zorunda takii onu bulana kadar...
.....
Soğuk bir kış günüydü,soğuk ve karı. Hava oldukça karanlıktı.Evlerin bacalarından dumanlar çıkıyor ve çoğu evin ışığı kapalıydı....
Arka fonda Teoman-İstanbulda Sonbahar şarkısı ile Azra uyumaya çalışıyordu fakat becerebildiği pekte söylenemezdi. Mutsuzdu ve hep mutsuzluğa mahkum hissediyordu. Yavaşça yatağından kalktı ve cama doğru yöneldi, camı açınca soğuk yüzüne çarptı.Biraz da olsa kendine gelmişti.Nede olsa o kış insanıydı ,karanlığı ve soğuk onun tutkusuydu.Saate baktı 3:20 olduğunu görünce uyumalıyım diyerek yatağına yöneldi.Gözlerini kapattı.
***
Bağırarak uyandı.Saat 6:45'ti daha fazla uyuyamayacağını anlayınca yataktan kalktı ve banyoya gitti,daha evdeki herkes uyuyordu ki bu onun için büyük bir artıydı.Duşa girdi ve kendini sıcak suya bıraktı.Ne kadar üşümeyi ve soğuğu sevse de sıcak sunun onu hep rahatlattığına inanmıştır ki doğruydu,sıcak su on yatıştırıyordu.Sudan çıktıktan sonra acemi bir şekilde şaçlarını kuruttu ve giyinmeye başladı.Bluzunu üzerine geçirdikten sonra aşağı kahvaltıya indi.Evdekiler hala uyuyordu ve bu Azra'yı mutlu etmeye yetti çünkü evdekilerle hiçbir şekilde konuşmak istemiyordu.Dün geceki sinir krizinden sonra bidaha yüzlerine bakmayacaktı. Buna kesin karar vermıştı.
Kahvaltıda yiyecek bir şey bulamadığından cornflakes yemek zorunda kaldı.Yukarıdan sesler geldiğinde çantasını kaptığı gibi kendini dışarı fırlattı.''Ucuz atlattım'' diye düşünerek otobüs durağına yürüdü.Hava oldukça soğuktu birden üşümeye başlamıştı ama buna aldırmadan cebinden kulaklığını çıkardı.Etrafta fazla insan olmamasına rağmen bu gün normale göre durak daha bir kalabalıktı.Ya da ona öyle gelmişti.
Azra'nın ağzından
O sabah evden çıktığımda inanılmaz rahatladım.Sonunda okula gidiyorum gerçi siktiğimin okulunda ne bok olcaksa... Otobüs hala gelmedi hiç bu kadar gecikmemişti.Kahretsin üşümeye başladım.Şurdaki çocuk neden bana bakıp duruyor bir türlü anlamıyorum.Piç aslında yakışıklıymış acaba selam versem mi? Aman neyse hem banane milletten.Oh sonunda otobüs geldi.Cam kenarına geçiyim bari...Bi dakika yanıma mı oturdu o? Cidden mi? Yüzüne baktım... Gözleri... dudakları... bana gülümsedi.İçimde bir şeyler kıpranmaya başladı.Birden tüm vücudum yanmaya başladı.Bana neler oluyordu böyle? Şaşkın bir ifade ile ona baktıktan sonra gözlerimi kırpıştırdım.Bana tekrar gülümseyerek baktı ama sanırım bu gülümseme ''Çok salaksın'' gülümsemeseydi.Şaşkınlığımdan dolayı dilimi yutcak gibiydim aradan 10 dakika geçmesine rağmen hala yanıyordum.Okula yaklaştığımızda yerimden kalktım.Çocuğun yüzüne bakamıyordum.Hala onu ilk gördüğümdeki gibi bir heycan vardı bunu hissedebiliyordum.Ön kapıya doğru yöneldim.Çaktırmadan çocuğa bakmak istedim fakat onu orta kapıda dikilmiş bana sırıtara baktığını görünce içimden bir küfür savurdum.Beni mi takip ediyordu bu salak yoksa?Hayır olamaz... Hangi yakışıklı bir insan benim gibi bir kızı takip etsin ki? Bu düşüncelere dalmışken birden otobüsün kapısı açıldı ve bende soğuk ile yüzleşince kendime geldim.Rahatlamıştım, okula doğru ilerlemeye başladığımda ister istemez arkama dönmek istedim ve ne göriyim?! Çocukta arkamdan geliyordu ve bense kalbimin atışlarını duyabiliyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİ YAKALAMAK
Roman pour AdolescentsKaranlığı sevip güneş ile buluşanların hikayesi