-9-

291 22 20
                                    

''Şans vermek o kadar kolay değil benim için. Ben bir kızım, kafam estiği gibi hareket edemem. Aileme karşı sorumluluklarım var. Yani, nasıl açıklayacağımı bilemiyorum... Bana biraz zaman verir misin?''

''Anladım, tabi.'' diyip kocaman gülümsedi. Şu gülümsemeleri beni o kadar rahatlatıyor ki... Anladığına inanıyorum.

Evet kararımı verdim. Buğra'ya şans verceğim. Mantığım ne kadar reddetse de içimden bir ses onun şansa hak ettiğini düşünüyor. Birbirimizi tanımak için bir şans. Onu tanımak istiyorum. Ama şimdilik onun böyle düşündüğümü bilmesine gerek yok.

Biraz daha yüzdükten sonra yemeğe hazırlanmak için odaya çıktık. Ecem'le banyoya ilk kimin gireceğini karar vermek için yazı tura yaptık. Her zamanki gibi ben kazandım. Hayatımda Ecem kadar şanssız birini tanımıyorum. Her zaman mı kaybeder insan ya.

Hızlıca banyoya girip çıktım. Hava ne sıcak ne soğuktu. Bu yüzden üstüme göbeğimi açıkta bırakan kolsuz, açık mavi ipek bir bluz altına da yüksek bel krem rengi pantolon giydim. Balık figürlü bilekliğimi taktım. Krem rengi chanel çantama telefonu ve cüzdanımı atıp makyajımı yapmak için aynanın karşısına geçtim. İlk önce saçımı fönledim. Gözlerime eyeliner çekip rimelimi sürdüm. Hafif bir parlatıcı sürüp allıkla yüzüme renk verdim.

''Oo Hande Hanım Hande Hanım, bakıyorum da pek bi süslenmişsin!''

''Yoo, her zamanki halim.''

''Hıhı..''

''Ecem sana benimle uğraşman için para mı ödüyorlar?''

''Kimsenin para vermesine gerek yok tatlım, seninle uğraşmak beni eğlendiriyor.''

''Sende hiç fena gözükmüyorsun valla.'' O da üzerinde siyahla OK yazılmış göbeğini açıkta bırakan beyaz tişörtünü, altına dizlerinden yırtık siyah yüksekbel pantolonunu giymişti. Eyelinerini çekmiş bordo rujunu sürmüştü. Gümüş casio saatini de takıp küçük siyah deri sırt çantasını taktı ve ''hadi ama Hande.'' diye bağırmaya başladı. Hızlıca parfümümü sıktım ve Ecem'in daha fazla söylenmemesi için ceketimi alıp odadan çıktım.

Aşağı indiğimizde Buğra lobide bekliyordu. İnanmıyorum! Birbirimizden habersiz aynı renklerde giyinmişiz! Açık mavi gömleği ve krem rengi kotuyla gerçekten karizmatik görünüyordu. Vay be ne kadar uyumlu olmuşuz..

BUĞRA

Oha lan aynıyız! Diyorum işte biz birbirimiz için yaratılmışız arkadaş.

Ne kadar güzel olmuş! Tıpkı peri bir gibi..

Ecem'in ''Buğra! Hani diyorum, gitsek mi acaba? Farkında mısın beş dakikadır burada dikiliyoruz(!)'' demesiyle kendime geldim. Beş dakika mı olmuş lan.

Arabanın yanına gelince kızlara -her ne kadar ön kapıyı açmak istesemde- arka kapıyı açıp centilmenlik yapayım dedim. Ama noldu? Hande oturduktan sonra Ecem'i unutup kapıyı kapattım.

Arkamı döndüğümde Ecem'in öldürücü bakışlarıyla karşılaştım. Sanki gözleriyle beynime ateş ediyordu. İçimden kendime ana avrat söverken ''Iıı.. şey... pardon..'' diye kekeleyerek kapıyı sonuna kadar açtım. İyice yerleşmesini bekleyip saygıyla kapattım. Hazin son: arabaya bindiğimde ikiside kahkahalarla gülüyordu. Daha gitmeden böyle rezil olduysam orayı düşünemiyorum. Rezilliğimi unutmak için metro fm'i açıp sesi baya yükselttim. Ecem ''Kasma bu kadar affettim gitti.'' deyince biraz daha kendime gelir gibi oldum. Umarım başka bir bokluk yapmam. İlk randevudan....

Restorana vardığımızda garson bizi kapıda karşıladı. Oktay Kalender'in oğlu olmanın ayrıcalıkları işte:Dd

Öğle yemeği olmasına karşın her yer tıklım tıklım doluydu. Önceden masa ayırttığım için yerimiz bahçede hazırdı tabi:D Her şeye karşı hazırlıklıyım, var mı benim gibi bir erkek:Dd

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ASLA AŞIK OLMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin