(YN: Selam yine bir cuma gününde daha birlikteyiz birazdan ortalama 1500 küsür kelimelik bölüme başlayacağım ve bölümleri yazmadan önce ne yazacağımı hiç düşünmediğim için şuan bunları yazarken bir yandan da "Ne yazsam?" diye düşünüyorum öyle yani. Ee hayat nasıl? Dersler? Sınavlar? Sevgiliniz varsa aranız nasıl? Ya da benim gibi yalnızsanız yalnızlık nasıl? Ne boş konuştum ya zaten kimse cevap vermek ne diye saçmalıyorsam (Trip attım sanırım) Neyse ben başlayalım o zaman iyi okumalar. Okurken dinlemenizi istediğim şarkı Passenger- Heart's On Fire ben yazarken dinledim ve bölüme yakıştığını düşünüyorum.Medyada Pelin var. ARKADAŞLAR BÖLÜM SİLİNMİŞ BU YÜZDEN YENİDEN YÜKLÜYORUM.)
Bugün biyopsi sonuçları açıklanacaktı ve ben saçma sapan bir ceza yüzünden evde tıkılı kalmış, hastaneye, Aras'ın yanına gidememiştim. Bunu düşünüp kendi kendimi yiyip bitirirken yataktan kalkıp, banyoya doğru ilerledim. Rahatlamam için duşa girmem şarttı.
Ilık bir duş aldıktan sonra annemin kahvaltıya çağırmasıyla beraber üzerime bir tayt ve t-shirt geçirerek aşağı indim.
"Günaydın." dedim sitemkar bir sesle.
"Günaydın." dedi annem buz gibi bir sesle ve devam etti: "Bugün Bora'yı yüzme kursuna götüreceğim ve sen de cezalı olduğun için evde oturacaksın." dedi. Bu sözlerin ardından sesimi çıkarmadan kahvaltı sofrasına oturdum ve kafamı tabağıma eğerek ağır ağır kahvaltımı yaptım. Yarım saat sonra Bora ve annem kahvaltılarını bitirmiş, evden çıkmak üzereydiler.
Annemin, "Biz çıktık." demesinin hemen ardından kapı sesi geldi ve ben kahvaltı masasını toplamaya başladım. İşim bittikten sonra televizyonun karşısına geçip en sevdiğim belgesel olan "Modern Rehinciler" i izlemeye başladım fakat ilk defa kendimi bir türlü veremiyordum çünkü şuan düşünebildiğim tek şey Aras'tı. O an bu evde daha fazla duramayacağımı ve ne olursa olsun hastaneye gitmem gerektiğini fark ettim koşarak odama çıktım ve telefonumu elime alarak Aras'ın numarasını tuşladım. Bir kaç kez çaldıktan sonra:
"Alo" dedi uykulu bir ses ve ben onun uykulu ses tonuna aşık olmuştum hemen düşüncelerimden sıyrılıp, "Özür dilerim seni uyandırdım galiba" dedim. "Sorun değil, Alin fakat ne söyleyeceksen çabuk söyle çünkü dün gece hastanedeydim ve çok yorgunum." dedi. Lafı uzatmadan konuya girdim ve "Bugün biyopsi sonuçları açıklanacak." dedim. "Ah o bugün müydü? Kahretsin unuttum bekle gelip seni alacağım." dedi ve telefonu kapattı. Üzerime lacivert bir pantolon ve üzerine bir t-shirt geçirdim lacivert çantamı da omzuma atıp odadan çıktım aşağı inip krem rengi tomslarımı elime alarak kapıyı açtım ve ayakkabıları ayağıma geçirdim kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde Aras da gelmişti. Arabaya doğru ilerledim ve öne oturdum.
"Günaydın." dedi masmavi gözleriyle gözlerimin içine bakarak ben de "Günaydın." diye karşılık verdim o andan sonra hiç konuşmadan hastaneye doğru yol aldık.
Hastaneye geldiğimizde Aras arabayı hastanenin otoparkına park etti ve arabadan inerek hastanenin giriş kapısına yöneldik. İçeri girdiğimizde Aras'ı takip ederek üzerinde "Laboratuvar" yazan bir kapının önüne geldik. Aras veznedeki kadından sonuçları istedi ve yanıma geldi.
Zarfı açtığında kalbim duracak gibiydi ona ve kız kardeşine iyilik yapmak istiyordum içimden "Allahım lütfen iliklerimiz uyuşsun sana yalvarıyorum." diye dua ettim fakat sonuç hüsrandı iliklerimiz uyuşmamıştı.
"Özür dilerim." dedim yere bakarak çünkü Aras'ın yüzüne bakmaktan çekiniyordum, onun yüzündeki hayal kırıklığını görmek istemiyordum.
Çenemden tutarak başımı kaldırdı fakat ben hala ona bakamıyordum. "Hey Alin, bana bak lütfen." dedi ve gözlerimiz buluşunca devam etti: "Sen özür dilenecek hiç bir şey yapmadın aksine sana minnettarım. İliklerinizin uyuşmaması senin suçun değil tamam mı? Lütfen kendini bunun için üzme lütfen." dedi ve yüzümü iki elinin arasına alarak beni alnımdan öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk: Filizlenen Umutlar
Chick-LitO sabah uyandığımda tüm hayatımın bir olayla değişeceğini nereden bilebilirdim ki? Soğuktu, alabildiğine soğuk... Gerçekten olmuş olabilir mi? Bu sefer mağdur ben miydim?