Soğuk 3

545 18 2
                                    

(YN: Selam bölüm parçası var en sevdiğim şarkıcı Ellie Goulding'den Figure 8 mutlaka dinleyin.Ayrıca medyada Beril'i bulabilirsiniz.Keyifli okumalar ve lütfen oylayın.Sizi seviyorum.)

Gözlerimi açtığımda kalabalık bir sokaktaydım. Hava her zamankine göre daha soğuktu ve üzerimde sadece vücudumdaki morluklarla tezat oluşturan beyaz geceliğim vardı. Yavaşça doğrulmaya çalıştım fakat vücudumdaki ağrılar buna pek de yardımcı olmuyordu. Zor da olsa ayağa kalktığımda ilk gördüğüm adama yaklaşık nerede olduğumu sordum. Fakat adam beni yok sayarak yoluna devam etti. Gördüğüm bir kaç kişiye daha aynı soruyu yönelttim fakat aldığım tepki bir öncekilerden farklı değildi. Hepsi beni yok sayıyordu. Görünmez miydim? Bu insanlar neden bana böyle davranıyorlardı? Bu düşünceler aklımı meşgul ederken dayanamayıp bir çığlık attım güçlü çığlığıma rağmen hala kimsenin dikkatini çekememiştim. Bu kaybolmuşluk hissi bedenimi ele geçirirken çığlıklarıma bir yenisini daha ekledim sonra bir çığlık, bir çığlık daha...

 Nefes nefese uyandığımda bunun bir kabus olduğunu fark edip az da olsa rahatladım. Sık sık kabus gören biri değildim bu yüzden gördüğüm kabuslar beni oldukça etkiliyordu. Kabusu düşünmeyi bırakıp uyumaya karar verdim bu kabus beni oldukça yormuştu bu yüzden hemen uykuya daldım.

 Kardeşimin bağırtısıyla uyanmak kadar sinir bozucu bir şey yok inanın bana ve bu sabah de onun sesine uyandım önce öfkeden biraz homurdansam da bir kaç dakika sonra pes edip yataktan ayrıldım. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım gözlerimin altı mosmordu, kaç saat uyumuştum ben?

 Kahvaltı yapmak için aşağı indim ve kafamı tabağıma eğerek kahvaltımı yapmaya başladım. O sırada telefon çaldı ve annem masadan ayrılarak telefonu açmaya gitti. Bir kaç saniye sonra mutfağa gelip bana olduğunu söyleyerek telefonu uzattı. Telefonu elime aldığımda o tanıdık neşeli ses kulaklarımı çınlattı. Beril. Bu kız sabahın köründe bu neşeyi nereden buluyordu.

  Hararetli konuşmasını bölüp "Sana da günaydın Beril" dedim.

  "Günaydın bayan uykucu sana anlattıklarımı yine dinlemedin değil mi? Bu yüzden yarım saat içinde oraya gelip seni alıyorum hazırlan." 

  Ben itiraz edemeden telefonu suratıma kapatmıştı. Aslında bugün tüm gün evde dinlenmeyi düşünüyordum fakat Beril' karşı çıkmak mı? Asla. 

  Bir kaç dakika daha kahvaltı masasında oyalandıktan sonra hazırlanmak üzere odama çıktım. Kahverengi saçlarımı at kuyruğu yapıp, pembe çiçekli elbisemi üzerime geçirdikten sonra çantamı alıp odadan çıktım. Aşağı indiğimde Beril'i anneme heyecanla bir şeyler anlatırken gördüm ve ona "Haydi hazırım başlasın bu işkence" dedim. Bana dönüp "Huysuzlanma sana anlatacağım şeyler var ve seni çok özledim" dedi. O bunları söylerken ben çoktan ayakkabılarımı ayağıma geçirmiştim. Anlatıcakları muhtemelen konuştuğu çocukla ilgiliydi ve açıkçası bu konunun ilgimi çektiği söylenemezdi. Anneme hoşçakal dedikten sonra evden çıktık.

  45 dakika sonra gideceğimiz yere ulaşmıştık. Burası Beril'le sıkça geldiğimiz Ortaköy'deki Destan Cafe'ydi. İçeri girip bir masaya yerleştikten sonra tahmin ettiğim gibi konuştuğu çocuktan bahsetmeye başladı. Çocuk ona çıkma teklifi etmişti ve Beril'in artık bir sevgilisi vardı.

  Başka konulardan da konuştuktan sonra oradan kalktık. Beril, Kaan'la yani sevgilisiyle buluşmak üzere yanımdan ayrıldı. Bir müddet sahildeki banklardan birinde oturup denizi izledikten sonra müzik dinlemek için telefonumu elime aldım ve bir mesaj olduğunu gördüm.

 Kimden: Bora

 "Yarın işin var mı? Seni görmek istiyorum."

 Bora'nın mesajına cevap verecekken yeni bir mesaj geldi.

 Kimden: Bilinmeyen Numara

 "Sana bir nefes kadar yakınım. Beni hissedebiliyor musun?"

 Önce mesajı dikkate almamayı düşündüm fakat içimdeki ses beni etrafa bakmam konusunda harekete geçirdi ve etrafa bakınmaya başladım. Tabi ki kimse yoktu. Ne bekliyordum ki "Bay Bilinmeyen Numara" nın arkamda belirmesini mi? 

Soğuk: Filizlenen UmutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin