(Selaaaaaam. 2000 küsür okuyucuya ulaşmışız hepinizi tek tek öpüyorum :* (bu işaret böyle mi hiç bir fikrim yok bu arada) neyse çok konuşmayayım ben düşünmeye ve yazmaya başlayayım. Biraz kısa oldu ve saçma bir yerde bittiğini düşünebilirsiniz ama öyle değil göreceksiniz haftaya görüşmek dileğiyle esen kalın. İyi okumalar. Medyada Aras var.)
ALİN'DEN
Bir karar almıştım ve kararımdan dönmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Bu yüzden dizlerimdeki kana aldırmadan ayağa kalktım ve merdivenleri koşarak inmeye devam ettim. Hastanenin çıkış kapısına ulaştığımda etrafa bakındım ama onu göremedim fakat arabası hala otoparktaydı ya gideceği yere yürüyerek gitmişti ya da hala buralarda bir yerdeydi. Hastanenin bahçesinde etrafıma bakınarak onu aradım fakat bulamayınca gideceği yere yürüyerek gittiğini düşünüp hastanenin bahçe kapısından dışarı çıktım. Tanımadığım sokaklarda bir süre etrafıma bakınarak yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm... Fakat hiç bir sokakta ona dair bir iz bulamayınca pes edip yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve adres vermeden sadece sürmesini istedim.
Bir süre sessizce gittikten sonra taksici dayanamayıp; "İyi misiniz?" diye sordu.
"İyiyim. Ben burada ineyim." dedim ve taksinin parasını ödeyip arabadan indim. Buraya yabancıydım ve burası pek tekin bir semte benzemiyordu. Taksici "Emin misiniz?" diye sorduğunda onu dinlemeliydim.
Bir süre yabancı olduğum ve herkesin bana şüpheci gözlerle baktığı bu semtin sokaklarını arşınladım. Tanımadığım bu sokakların birinde biri kolumu tutup beni kendisine çevirdi. Arkamı döndüğümde Koray'la karşılaşacağımı düşünmediğim için paniklemiştim fakat Koray'ı görünce pek sevinmesem de rahatlamıştım.
"Ne işin var burada Alin?" diye sordu.
"Seni ilgilendirir mi? Asıl senin burada ne işin var yoksa beni mi takip ediyorsun?" diyerek sorusuna sorularla karşılık verdim.
"Evet beni ilgilendirir burası senin gibi bir kıza uygun bir semt değil. Evine dönsen iyi olacak. Benimle gel." diyerek kolumdan tuttu. Bir hışımla kolumu elinden kurtardım ve "Ben kendi başımın çaresine bakarım." dedim. Bunun üzerine "Bak Alin hala bana kızgınsın kızmakta da haklısın özür dilerim tamam mı? Şimdi izin ver seni buradan götüreyim." dedi. Gözlerinin içindeki dürüstlüğü görerek teklifini kabul ettim. Sonuçta o benim eski sevgilimdi her ne kadar beni terk etmiş olsa da ona güvenebilirdim.
Arabasının yanına geldiğimizde bana kapıyı açarak binmemi sağladı. Arabada bir süre sessizce gittikten sonra radyoyu açtı.
"Hiç havamda değilim." diyerek radyoyu kapattım.
"Ne oldu? Bana anlatabilirsin." dedi.
"Hah hiç sanmıyorum." dedim alaycı bir şekilde.
Beklemediğim bir anda arabayı sağa çekti ve yüzünü tamemen bana döndü. "Özür dilerim. Bana kızgınsın ama bizim bir geçmişimiz var Alin. Çekinmeden bana her şeyini anlatabileceğini biliyorsun." dedi. Sözlerindeki samimiyete inanarak ona her şeyi anlattım. Son cümlemi bitirene kadar ağladığımı fark etmemiştim bile ve onun da gözleri dolmuştu. Bana sarılarak "Üzgünüm. Lütfen Alin böyle yapma sen üzüldüğün zaman ben de üzülüyorum." dedi. O an hiç sırası değildi ama öyle bir dolmuştum ki dayanamayıp "Ben üzüldüğüm zaman sen de üzülüyorsun öyle mi? Ne zamandan beri böyle duygusal oldunuz Koray bey? Beni terk ederken de üzüldün mü bari?" dedim.
Baş parmağını gözyaşlarımın üzerinde gezdirerek sakince sorularıma yanıt verdi. "Evet üzüldüm çünkü seni terk etmemin asıl sebebi bana istediğimi veremiyor olman falan değildi Alin bunlar saçmalık ben öyle biri değilim bunu biliyorsun."
"Asıl sebebi neydi?" dedim.
"Asıl sebebi uyuşturucuya başlamam. Sana zarar vermekten korktum tamam mı? Benden ne kadar uzak olursan o kadar güvende olursun diye düşündüm. Eğer sana bunu söyleseydim yardım etmek için yanımda kalırdın çünkü sen çok iyi bir kızsın Alin ama herkesin yardımına koşamazsın anla bunu artık yorulan, tükenen sen oluyorsun." dedi. Konuşmasını bitirinince yüzünün eskisi gibi gözükmediğini fark ettim göz bebekleri büyümüş, gözleri kızarmış ve altları da morarmıştı. Bu iğrenç semtte ne işinin olduğunu da şimdi anlamıştım. Neden kendine böyle bir şey yapmıştı ki?
"Neden?" diye sordum sessizce.
"Bilmiyorum Alin. Sorgulama, yardım etmeye de çalışma sen kendi hayatını yaşa, insanları hayatının merkezi yapmaya çalışma, yardıma muhtaç bir çok insan var ve hepsine yardım edemezsin üstelik yardım istemiyor da olabilirler." dedi.
Haklıydı bu yüzden daha fazla konuşmadım.
Eve bir sokak kala durmasını istedim ve arabadan indim.
"Alin?" dedi biri ve hızla sesin geldiği yere döndüm. Ben daha cevap vermeden Ülkü, "İyi misin? Koray mıydı o? Sana bir şey mi yaptı?" dedi.
"Hayır bana bir şey yapmadı. Ne yapması gerekiyordu? Yoksa biliyor muydun?" dedim ve tepkisini izledim. Evet biliyordu ve bana söylememişti. Bunu anlayınca arkamı döndüm ve eve doğru yürüdüm. Bir kaç kez arkamdan seslendikten sonra pes etti ve sustu.
Zile basınca annem kapıyı açtı ve merakla bana baktı. Olanları ona anlatamayacak kadar bitkin hissediyordum kendimi bu yüzden ona "Lütfen anne sonra" dedim. "Tamam ama kendini yıpratmanı, kendine zarar vermeni istemiyorum kızım. Senin için endişeleniyorum." dedi. Bunu biliyordum ama Aras'ı düşünmeden de yapamıyordum.
ARAS'TAN
Onu da kaybettim benim iyi yanımı, annemden kalan parçamı, yaşama amacımı kaybettim. Kimi sevsem ona zarar veriyorum, kimin yanında olsam, kimi benimsesem... Herkes, yanımda duran herkes zarar görüyor bu yüzden Alin'den uzak durmaya karar vermiştim. Onu öyle acı içinde bırakacak kadar kararlıydım içim ne kadar yanına gidip onu yerden kaldırmak istese de mantığım bana gitmemi söyledi ve ben de durmadım.
Hastaneden çıktığımdan beri yürüyordum ve artık yorulmuştum bu yüzden gördüğüm bir bardan içeri girdim. Burası eskiden takıldığım mekanlara benziyordu. Yani Pelin hasta olmadan önce.
Bara doğru ilerleyip barmenden bir kadeh absinthe istedim. Normalde bu kadar sert bir içki içmezdim ama görünüşe göre bundan sonra bolca içecektim.
Üçüncü kadehi de bitirdiğimde kendimde değildim ama omzuma değen eli hissedince arkamı döndüm ve bir kızla karşılaştım içerideki loş ışıktan dolayı kızın yüzünü tam seçememiştim. Bir şeyler söyledi fakat alkolün etkisinden ve müziğin sesinden dediklerini anlamadım. Kız söylediklerini anlamadığımı anlamış olacak ki elimden tutup beni peşinden sürüklemeye başladı. Bardan çıktığımızda sokak lambası sayesinde kızın yüzünü gördüm. Bu Alin'di. Beni nasıl bulduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu ama burada olmamalıydı. Burası ona göre değildi. Burası benim karanlık kuyumdu, onu yutacak olan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk: Filizlenen Umutlar
Chick-LitO sabah uyandığımda tüm hayatımın bir olayla değişeceğini nereden bilebilirdim ki? Soğuktu, alabildiğine soğuk... Gerçekten olmuş olabilir mi? Bu sefer mağdur ben miydim?