Bu arada, bu hikaye öyle diğer hikâyem gibi uzun olmayacak. Yedinci veya altıncı bölümde biter. Diğer hikayeme de fazla kalmadı yani. :') (İlk başka troll bir şeyler yazmaya karar vermiştim. Sonra vazgeçtim. Cesaret = 0...)
Levi ve Eren, zaferlerini belli etmek istercesine, gözlerini kısıyor ve, sırıtıyorlardı. Herkeste ne olduğunu anlamış gibi, kafalarını yere eğiyorlardı. Levi, çok abartmasa da, Eren fazlasıyla dozu kaçırmıştı. Podyumda yürür gibi yürümeye başlamıştı! Bu görüntü, fazlasıyla...
Tatlıydı.
Levi, elini Eren'in omzuna koydu ve hafifçe parmak uçlarına çıktı.
"Yeter artık. Egonu yeterince yükselttiysen, dur." Eren anlamsızca bakmaya başlamıştı. Eğlencesi bozulduğu için, kızmıştı. Hemde gereksiz bir şekilde kızmıştı.
"Of, Levi! Bir eğlencemi de bozmasan? Aslında senin daha çok havalanman gerekir! Senin sayende oldu!" Birden Levi'ın aklına, olanlar geldi. Eren bir haya yapıyor, Levi ise onu çıkmazdan çıkarıyordu. Her seferinde de Eren, 'Kurtarıcım!...' diye içinden geçiriyordu. Ah, aslında dışından. Bu sorun da vardı. Eren, dışından düşünürdü...
"Hah, ben kuş değilim ki."
Bu söylediği üzere, Eren, aptal aptal Levi'a bakmaya başladı.
"Cidden mi? Gidiyorum ben. Espri yaptığını ilk defa gördüm, ama tekrar istemediğime eminim..."
O kadar kötü müydü?...
"... Ortama neşe katmak istemiştim..."
Bir süre bakıştılar. Eren dimdik bakıyor, Levi ise anlam verememişçesine karşılık veriyordu.
Yaklaşık olarak, beş dakika geçmişti...
İkisi de sıkılmamıştı...
Gülmeye başladılar...
Hayır, sadece Eren gülüyordu...
"Sen neden gülmüyorsun?"
"Gülmem için bir sebep göremiyorum, efendim. Hem, sizin önünüzde saygısızlık olurdu."
"Hah, neden birden böyle davranmaya başladın?"
Levi, biraz Eren'e yaklaştı ve kulağına fısıldadı.
"Hâlâ şirket sınırları içerisindeyiz. Üstelik tek olsaydık, bir şey demezdim. Ama, bak, kimler geliyor."
"H-Historia Reiss?! Efendim, sizi görmek çok büyük bir onur!" Neşeyle söylemişti. Yapmacık olmayan bir şekilde.
"Hı-hı. Bence de." Eren'e ters bir bakış attı. "Levi Ackerman, değil mi?" Neşeyle söylemişti. Yapmacık olan bir şekilde.
Levi, başını salladı.
"Bizimle çalışmaya ne dersin?"
O an, Levi için zaman durmuş gibiydi. Düşünüyordu. Kabul etmesi onun için daha iyi olacaktı, lakin, mutlu olamayacaktı.
O an. Tam olarak o an, hayatlarının hatasını yapmışlardı.
"Kabul et, Levi! Belki bizde tanınmış bir şirketiz, ama, burada fazla yükselemezsin! Kabul et! Bu fırsat kaçmaz!" İşte şimdi, yapmacıktı. Üzgündü.
Eren, Levi'ı beyaz yerden, siyah yere itmişti.
Hatanın karşılığını, yakında alacaklardı...
Biliyorum, çok kısa oldu. Ama, final aklımda yazılı. Bu yüzden fazla uzatmak istemedim. Yukarıda da belirtmiştim. Fazla uzun olmayacak diye. Neyse, günaydınlar, efendim!
![](https://img.wattpad.com/cover/119749879-288-k876678.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtiyaç | Riren
Fiksi PenggemarEren Jaeger bir şirket sahibidir ama başarılı değildir. Levi Ackerman ise, çok başarılıdır. Ama yüksek başarısından dolayı hiç bir zaman, asıl başarıya ulaşamamıştır...