Beni unutma !

46 7 0
                                        


Bu bölüme özel şarkı : model - antidepresan gülümsemesi


"Bu gece gökyüzü yolun, yıldızlar da ayakkabıların olsun külkedisi"


( 1 Ay sonra )

Tam bir ay geçmişti toprak ve poyraz öleli.
Umutla her gün mezarlarına gidiyoruz. Bugünde gitmek için hazırlanmaya başladık.

"Umut! Ben hazırım hadi çıkalım " diye seslendim. "Tamam tamam "

🦋

"İyisiniz değil mi? Biz sizi çok özlüyoruz. Toprak ... Sen iyisin değil mi ? Poyraz sana iyi bakıyor değil mi orada. Bakıyordur canım bakıyordur. Mutlusunuz değil mi orada?"
"Onların masalları mutlu sonla bitti . Tabii ki de mutlular kelebek. " Sonra abisinin mezarına doğru eğildi ve birşeyler fısıldadı.
Ne olduğunu sorduğumda da hiç diyerek geçiştirmeye çalıştı.

İki veya üç saatimizi de mezarlıkta geçirdik. Mezarlıktan çıkarken umut birden kolunun altına aldı beni . " Hava soğuk üşürsün" dedi. Güldüm o farketmeden . "Bakıyorum da sevdin galiba yerini " hemen çıktım kolunun altından . "Ne seveceğim be! Sen öyle bir sıktın ki beni kıpırdamadan durdum öylece. " Gülüp "tamam birşey demedim say. " Arabaya binerken kapımı açıp " seni seviyorum" dedi. Her fırsatta bunu söylüyor ya sinirimi bozuyor!

Eve gelince direk koltuğa uzandım. Umut da mutfağa geçti. Umut kafamın altında ki yastığı çekti bir anda. "Ne yapıyorsun?"
"Benim dizlerim dururken... Aaa çok ayıp "deyip oturdu. Beni de tekrar yatay pozisyona geçirdi. Kafamı da dizlerinin üstüne koydu. "Umut.. artık ben gitsem iyi olacak. Bak üç ay oldu Emre den haber yok. Demek ki bıraktı benim peşimi. "
"Olmaz! Hem hani bana aşık olacaktın söz vermiştin"
"Şuan çok çocukça hareketler yapıyorsun ve bunu hiç sevmedim."
"Ama sende bir sevsen beni. Yapmam zaten böyle şeyler"
"Bak eğer emre peşimdeyse ve beni bulursa çok kötü olur. Seni gebertir beni de "
"Hiç birşey yapamaz. Kal burada "
"Olmaz. Kalamam " dedim çaresizce.
"Peki. O zaman yıldızlar çıkana kadar kal yanımda yıldızlar çıkınca gidersin"
"Tamam akşama kadar buradayım bana iyi davran tamam mı?" Gözleri doldu. "Tamam" dedi.

Bahçeye çıkıp yine çimenlere uzandık. Umut benden biraz uzaktı. Sanki gideceğim deyince uzaklaştı benden. Neyse deyip gökyüzündeki bulutlara diktim gözlerimi.

"Seni... Seni çok seviyorum dedim ya tanıştığımız ilk akşam... Gerçekti... Sana dediğim herşey gerçekti . Bunu unutma olur mu? Yollarımız ne zaman tekrar birleşir bilmiyorum. Belki hiç karşılaşmayız birdaha ama olsun ... Beni unutma "

"Unutmam..." Dedim . Nedense garip gelmişti söyledikleri... Ne bileyim, gitme demesini bekliyorum belki de ama ... O şimdi den veda etmeye başladı bana. Ama benim hatam değil mi zaten ? Ben gideceğim diye tutturdum.

"Bulutlar... Bembeyaz " dedim .
"Sanki temizliği saflığı anlatıyor gibi..." Diye devam etti. Sonra birden bana dönüp "Gerçekten de mutlu sonlara masallar da mı olur sadece ? Buna mı inanıyorsun?" Dedi.
Bende ona döndüm. "Evet. Biz bir masal değiliz ve mutlu sonumuz yok. Ben gidiyorum. Bizim hikayemiz buraya kadarmış umut..." Hafif yutkundu. Sanki ağlamamak için zor tutuyordu kendini.

"Umut ... "
"Efendim"dedi sert bir şekilde. "Bana mutlu sonla biten bir masal anlatsana " dedim. Buna ihtiyacım vardı sanki. Belki inandırdım bu masal dan sonra mutlu sona .

"Tamam... O zaman Külkedisi ni anlatayım;

"Külkedisi"

"Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş. Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak şöyle dursun, bütün ev işlerini üzerine yıkmışlar. Ev işleri bittikten sonra bile kızın onlarla oturmasına izin verilmiyormuş. Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın önünde duruyormuş tek başına, ellerini küllere doğru tutup ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” adını takmışla. Bir gün iki kız kardeşe sarayda verilecek bir balo için davetiye gelmiş. İkisi de heyecandan deliye dönmüşler. Herkes Prens’in evlenmek istediğini biliyormuş. ‘Bakarsın ikimizden birini seçer, belli mi olur?’ diye düşünmüşler. İki kız kardeş de kendilerini mümkün olduğunca güzelleştirmek için hemen kolları sıvamışlar. Fakat maalesef bu biraz zormuş, çünkü Külkedisi’nin aksine bayağı çirkinmiş her ikisi de! Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ve içn için ağlamaya başlamış. “Neyin var, neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi. “Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi. “Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış. Güzel bir kadın duruyormuş yanı başında. “Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!” Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton oluvermiş. “Şimdi de altı fare…” Külkedisi altı fare bulup getirmiş, peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş. “Bir sıçan…” Onu da arabacı yapmış. külkedisi“Ve altı kertenkele…” Onları da faytonun arkasında koşacak altı uşağa çevirivermiş. Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir dokununca Külkedisi’nin yırtık, pırtık giysileri nefesleri kesecek harika bir elbiseye dönmüşmüş. Ayaklarında bir çift camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş. “Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.” "

bu arada ben devreye girdim. "Ne kadar da saçma ! Masal olduğu çok belli" dedim somurtarak. " Kelebek... Bugün için masallara inansan " dedi umut bezmiş bir şekilde. O öyle deyince bende birşey demedim. O da devam etti;

"O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Baloya katılan hanımlar (özellikle de iki üvey kız kardeşi) onun elbisesini çok beğenmişler ve terzisinin adını öğrenmek için ona yalvarmışlar. Beyefendilerin hepsi onunla dans etmek için birbirleriyle yarışmışlar. Prens ise götür görmez ona âşık olmuş! Ve o andan sonra hiç kimseye bu kızla dans etmek için izin verilmemiş.
Saatler saatleri, dakikalar dakikaları kovalamış ve Külkedisi saat tam on ikiyi vuracağı sırada evde olması gerektiğini hatırlamış. “Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından, ama Külkedisi bir an bile durmadan koşup oradan uzaklaşmış. Sokağa çaktığında elbisesi tekrar eski elbiselerine dönüşmüş. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş.
O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlamış. Hayatının bir daha asla o geceki kadar harika olamayacağını düşünüyormuş. Ama bu doğru değilmiş. Ayakkabının diğer tekini sarayın merdivenlerinde bulmuşlar. Ertesi sabah Prens ev ev dolaşıp ayakkabıyı tek tek bütün genç kızlara denetmiş. “Bu ayakkabının dün gece karşılaştığım güzel sahibini bulamazsam yaşayamam,” demiş. Derken Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey kardeşleri ayakkabıyı denemişler. Olmamış. Ayaklarına girmemiş bile.

Prens çok üzgünmüş, çünkü uğramadığı sadece birkaç ev kalmış. Tam oradan ayrılacakken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş. “Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz deneseniz?” “O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.
Fakat Prens ısrar etmiş. Külkedisi’nin ne kadar güzel bir kız olduğu gözünden kaçmamış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına kalıp gibi oturmuş. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme teklif ederken iki üvey kardeşe de öfke ve kıskançlıkla olanları seyretmek kalmış. Külkedisi Prens’in teklifini tabii ki kabul etmiş.

Ve... MUTLU SON ~~ " diye bağırdı sonun da .

" Hava kararıyor" dedi. Gökyüzüne çevirdim kafamı. Derin bir nefes alıp" benim de gitme vaktim yaklaşıyor" dedim. Umuta döndüm. Gitme demesini bekliyordum...

" Eğer sarılmak istersen buradayım "dedim. Hafif güldü. Sonra sarıldı bana. Bende ona sarıldım. Böyle durduk birkaç dakika .

🦋

Hava iyice kararmıştı . Yıldızlar deseniz sanki inadına daha erken belirdi gökyüzünde. "Yağmur yağacak" dedi umut. "Bende yağmur yağmadan gitsem iyi olacak "deyip ayağa kalktım. Oda kalktı benimle beraber. Sonra tekrar sarıldı. "beni unutma"
"Unutmam"

Yagmur yağmaya başladı hafiften. "Gitsem iyi olcak " ikimizde diyecek birşey bulamıyorduk. Bu kadar mıydı? Bitti mi yani. Mutsuz sonmuş bizimkisi... Tekrar sarıldı.

Umut'tan

Gitmesini istemiyordum ama ... O gitmek istiyordu. Beni sevseydi gitmez di zaten. Bu kadarmış oğlum  sizin hikayeniz bu kadarmış. Sadece ' 3 aylık '

"Mutlu sonlara inan benden sonra . Belki karşına seveceğin biri çıkar... O zaman zaten inanırsın mutlu sona " dedim. "Gitsem iyi olacak " sanki oda gitmek istemiyordu da benim gitme dememi bekliyordu.

Ben tekrar sımsıkı sarıldım ona . İkimizde sırılsıklam olmuştuk. Ne güzeldik öyleyken .
Kelebek ayrıldı. "Gerçekten... Gitmeliyim" dedi . Son bir kez kokladım onu . Hiç birşey demeden döndü arkasını ve gitmeye başladı. Gerçekten de gidiyor muydu?

"Kelebek!" Diye bağırdım. Hemen döndü arkasına . Gitme dememi bekliyordu. Ama bir türlü gitme diyemedim. Yapamıyorum.

"Bu gece gökyüzü yolun yıldızlar da ayakkabıların olsun külkedisi"

Ve gitti...

Okuyanlar için çok teşekkür ederim 😊 sizi seviyorum🦋🖤💙

#kulkedisi

#masallarainan

#mutlusonlarainan

🖤 - 💙

GÜZEL SEVEN ADAM                                              Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin