- 6 -

59 8 6
                                    

Yaklaşık yarım saattir önümdeki sehpaya attığım telefonumun siyah ekranıyla bakışıyordum. Starbucks'tan eve döndüğüm sırada telefonuma bir mesaj gelmişti, Ashton'dan. Ekran ışığı sönene kadar telefona bakakalmıştım ve o zamandan beri telefona, onu şu sehpaya atmanın dışında, hiç dokunmamıştım bile.

Nasıl bu kadar ikiyüzlü olabilirdi!? Beni aptal falan mı sanıyordu? Onu görmüştüm ve o da bunu biliyordu. Gerçekten hala onun kim olduğunu anlamamış olabileceğimi mi düşünüyordu? Bir de pişkin pişkin bana mesaj atıyordu. Ashton çoktan güzel bir fırçayı hak etmişti.

Telefonu hışımla elime aldım.

Lily O'Connor: Hey

Lily O'Connor: Naber?

Ash: Evde takılıyorum :)

Sadece bu kadar. Bir haftadır konuşmamıştık ve ona mesaj atmama şaşırmamıştı bile. Çünkü neden mesaj attığımın gayet de farkındaydı. Onu gördüğümü ve artık kendisinin gerçekte kim olduğunu anladığımı biliyordu. Yani biliyor olmalıydı.

Ama yine de salağa yatıyordu.

Öyle olsun o zaman.

Cevap vermeden ekranı kilitledim ve telefonu sehpaya geri koydum.

*****

Özellikle de güzel bir fönün ardından, saçlarım beklediğimden çok daha güzel görünüyordu. Saçlarım zaten normalde de kahverengi olduğu için bunun bana yakışacağını zaten biliyordum ama bu tamamen kendi saç rengimle aynı değildi. Saçlarım şimdi asıl renklerinden daha açıklardı ve üstlerine ışık vurduğunda alttaki kızılları parlıyordu.

İstediğim şeye öncekinden daha yakın sayılırdım...

Katie bana, seneler önce onda bırakıp artık varlığını bile unutmuş olduğum elbiselerimden birini vermiş ve güzel bir makyaj yapmıştı. Saçımın o korkunç bir haftanın ardından güzel görünüyor olmasının da verdiği şevkle, beni iş yemeğine götürmesine hiç itiraz etmemiştim zaten.

Ünlü restorana girdiğimizde, içerisinin sadece şirket çalışanları ve onların misafirleri için kapatılmış olduğunu görmüştük. Masalar departmanlara göre ayrılmıştı ve bu yüzden de herkes tanıdığı iş arkadaşlarıyla oturuyordu. Katie beni arkadaşlarıyla tanıştırırken saç faciasını unutmuştum bile.

Çünkü şimdi gözlerim, reklam departmanının yeni stajyeri olan Devon'ın üzerindeydi. Masadaki diğer herkesin ilgisi, sevgililerinde ya da eşlerinde olduğu için Devon'ın konuştuklarını dinleyecek bir tek ben ve Katie vardık. Devon ise zaten yalnız gelmişti.

Bize İspanya'da okuduğu seneyi anlatırken, İspanya güneşinde yanmış olan tenini süzüyordum. Onu dinlemediğimden değil. Sadece, Kanada gibi güneş yoksunu bir ülkede kavruk tenli birini görmek zordu...

Benim asıl dikkatimi çeken konu ise, ne kadar çok grubun konserine gitmiş olduğuydu. Çocuk tam bir müzik tutkunuydu, müzikten bahsederken yüzünün aydınlanmasından bile bunu anlayabilirdiniz.

"Sonra, bir keresinde Greenday'in sahne arkasına sızmaya çalışmıştım. Yemin ederim, ekiptenmişim gibi rahat bir şekilde ilerlediğimde kimsenin dikkatini çekmemiştim. Yani bir süre için. Tabii sonra Mike'ı görüp imzalaması için elimde bir albümü sallamaya başladığımda yakalandım. O zamanlar küçüktüm tabii..."

Anlattığı şey bana 5SOS'un yaptığı yarışmayı hatırlatmıştı. Bu fırsatı kesinlikle kaçırmamalıydım, bir video hazırlayıp yollayacaktım.

Onlarla tanışmayı gerçekten istiyordum.

Daydream [Irwin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin