yokluğunda resimlerinle yetinememişim haberim yok

126 19 39
                                    


İyi bir insan değildim. Hiçbir zaman olmaya da çalışmamıştım açıkcası. Annem ve babam abimi de beni de cinsel yönelimimiz yüzünden kapı dışarı atınca içimde az da olsa var olup hüküm süren iyi olma arzusunu tamamen susturmuş ve yoluma son derece umursamaz bir adam olarak devam etmeye karar vermiştim. Ve bu kararı verdiğimde yaklaşık on altı yaşındaydım. Ve evet, bu olaylar Yoongi hyungla tanışma dönemimle aynı zamana tekabül ediyordu. Gerizekalılık eğilimim Park Jimin'i tanımamla biraz daha geri planda kalsa da kendimden taviz vermeye başladığım anda tekrar salaklaşmıştım. Ama artık farkındaydım. Değil kendimden taviz vermem tamamen değişmem gerekecek olsa bile Jimin'in üzülmesine asla ama asla izin vermeyecektim. Bunun için kendime ne üzerine söz vermem gerektiğini dahi bilmiyordum ama nefes aldığım süre boyunca bu lafımın arkasında durabilmeyi gerçekten içten istiyordum. Şuan yatağımda uyuyan küçüğün mutlu olması için her şeyi yapmaya hazırdım. 

Eh, yatağımda kısmını tekrarlamak istiyorum çünkü onu oraya getirene kadar uğraşmadığım zorluk, kavga etmediğim insan kalmamıştı. Jin hyungu hala affetmediğimi iddia edip evden kovmuştum, Yoongi hyunga arenadaki odayı vermiştim ki yakamdan düşsün. Ki ah bu arada onu da nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde hastanedeki kapıyı açıp Jimin'in yanından çıktığım anda karşımdaki koltukta beni beklerken bulmuştum. Oraya nasıl geldiğiyle alakalı hiçbir fikre sahip değildim. Yaptığım piçliklere dönecek olursam Namjoon hyungu da bak sevgilini yanına veriyorum diye kandırıp kardeşine iyi bakacağıma dair binbir söz vererek evine abim için akşam yemeği hazırlamaya yollamıştım. En önemli kişinin ise açıkcası hiçbir şeyden haberi yoktu. Verdikleri bir ilaç yüzünden hala uyuyordu. En son konuşmamızdan sonra başında şarkı söyleyerek uyumasını sağlamıştım. Elini sürekli tuttuğumu da söylemeden geçmek istemiyorum.

Kolay olmayacağının farkındaydım ama gelebilecek her şeye de hazırlıklıydım. Hazırlıklı olamadığım tek şey  kapımı kırmak üzere olan Taehyung idi. En son bıraktığımda her lafımdan korkar bana herhangi bir kelime etmeye bile çekinirdi ama bu hale nasıl gelmişti gerçekten bilmiyordum. Ama çözmem gerektiğinin de farkındaydım

"Jeon Jungkook! Kapıyı açmadığın takdirde adam kaçırmaktan ve zorla alıkoymaktan dava edeceğim seni." Derin bir nefes alıp kafamı kapıya vurdum ve geri bağırdım.

"Durma o zaman gerizekalı, ben de şiddet uygulama, haneye tecavüz etmeye çalışma, huzur kaçırma ve tehdit etmeden dava ederim seni? Ne dersin? Hangimiz daha karlı çıkarız sence?" Kapının arkasındaki vurma sesleri ve sürekli bağırıp duran Tae bir süre durakladı.

"Kapıyı aç, konuşmamız gerekenler var." Vazgeçmeyecekti. Bana son derece sinirliydi ve bunda da haklıydı. O yüzden bu meseleyi halletmeden asla durmayacaktı. Bunu bildiğim için kapının arkasından çekilip yavaşça kapıyı araladım.

"Geç içeri ve sakın! Sakın! Ses tonun yükselmesin uyanmasını istemiyorum. Dinlenebildiği kadar dinlensin." Gözlerimin içine son derece alay kokan bir sırıtışla bakıp arkasını döndü ve mırıldandı.

"Eskisi gibi davranıyorsun hyung. Sanki onu seviyormuşsun gibi. Seni böyle görmek gözlerimi yaşartıyor." Benden bağımsız yumruk olmuş elimi arkama saklayıp bakışlarımı tavana çıkardım. Eğer sakin olmazsam bu iş Taehyung için hiç iyi sonuçlanmayacaktı. Ve dolayısıyla benim için de. Sonuçta kimse affedip affetmemeye bile tam olarak karar veremediği eski sevgilisinin en yakın arkadaşını dövmesini hoş karşılamazdı. Jimin'in de karşılamayacağından emindim.

"Neden üstüne bu kadar gidiyorsun?" Koltuğuma yayılmış çocuğa en sert bakışlarımı yollayıp kendimi karşısındaki koltuğa bıraktım.

Coming form the past [jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin