Bölüm 4- Bir İnsan Ne Zaman Konuşamaz?

253 11 4
                                    



Bir anda ileri doğru fırladım, adam da aynı anda arkasını dönüp koşmaya başladı. Ama çok geç kalmıştı.

Levyeyi yukarı kaldırdım ve bütün gücümle adamın kafasının arkasına indirdim, adam yere düştü ve kafasını tuttu. Kayarak durdum ve adamın yanına gelip dehşet dolu olan gözlerine baktım. Korkudan kıpırdayamaz hale gelmişti, kafasındaki yarıktan akan kan toprağa damlıyordu.

Ama benim işim bitmekten çok uzaktı.

"Demek Jase'i benden almaya geldin?"

"J-jase? S-s-sadece ya-yardım etmeye ç-çalışıyordum!"

Üstüne doğru eğilip bilinçsizce sırıttım:

"Bunu 'evet' olarak alıyorum."

Nefesim kesik kesikti ve gittikçe hızlanıyordu. İçimdeki öfke, gördüğüm kan yüzünden tatlı bir zevk ile harmanlanmıştı. Her şey kademe kademe artıyordu. Kendimi tamamen kaybetmiştim, artık insan değildim.

Levyeyi kaldırdım ve bir kez daha adamın kafasına indirdim.

Sonra bir kez daha.

Ve bir kez daha.

Tekrar.

Tekrar.

Tekrar ve tekrar.

Yüzüme sıçrayan sıcak damlalar vardı, ne olduklarını merak etmiştim.

Yerdeki kırmızı-pembe-gri karışımı şey neydi?

Levye artık toprağa değiyordu. Biri durmadan adımı haykırıyordu.

Sonra levyenin elimden yok olduğunu fark ettim, aniden birinin omzu üzerinden yere bakıyordum.

Ne oluyordu?

Her kimse, sırtını bütün gücümle yumrukladım:

"İndir beni, lanet şey! Cezalandırılması gerek!"

Bir anda kendimi küvette bulmuştum, başımdan aşağı soğuk sular akıyordu. Gider deliğinin etrafındaki su pembeye çalan bir kırmızının tonlarındaydı. Birisi kafamı tutup yüzümü kendininkine çevirdi, ağzının hareket ettiğini görüp sesine odaklanmaya çalıştım:

"Rawen! Yüzüme bak! Beni duyuyor musun? Cevap ver! RAWEN!"

Xai?

Xai.

"Ne..?"

Bağırmayı kesip su yüzünden gözlerime gelen saçlarımı geriye doğru itti ve bir kaç saniyelik sessizlikten sonra suyu kapatıp küvetin yanına çömeldi:

"Rawen? Kendine geldin mi? Lütfen...geldiğini söyle..."


Sonra her şey bir anda geldi.

Katil olmuştum, insan öldürmüştüm.

Normal olmadığımı biliyordum, kafamda bir şeyler tersti biliyorum.

Ama bu kadarını tahmin etmemiştim. En kötü tarafı ise, hiçbir şey hissetmiyordum.

Xai yüzümün önünde elini sallıyordu, elini tuttum ve bütün gücümle sıkarak kendime çektim. Küvetin içine düşmemek için kenarlara tutunmak zorunda kalmıştı:

"Benden...nefret ediyor musun?"

Sessizlik.

"Hayır."

"Benden miden bulanıyor mu?"

"Hayır."

"Birini öldürdüm."

"Evet."

Başka bir şey dememe fırsat vermeden etrafıma bir havlu sarıp beni küvetten kaldırdı ve taşıyarak üst kattaki yatağa koydu.

Hemen döneceğini söyleyerek odadan dışarı çıktı ama ben odaklanamayacak kadar boş hissediyordum. 

Kolumda bir acı hissedip aşağı baktığımda şırıngayı gördüm, Xai'nin döndüğünü bile fark etmemiştim. Birkaç  saniye içinde görüşüm ve zihnim bulanıklaşmaya başlamıştı. Karşı koymamıştım, karanlık her daim benim en iyi dostum olmuştu.

Bilincim kapanmadan önce son bir düşünce aklımda şimşek gibi çakmıştı.

Acaba, Jase olanları görmüş müydü?

Sosyopatın SınırlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin