Mektup

150 13 48
                                    

Babaları onları bulup eve getirmişti, herşey eskisi gibiydi aynı malikane, aynı ev aynı şeyler ve yine aynı sevimsiz aile. Andrew ve Grace odalarında oturuyordu, Grace bir kitabı eline almış, sıkıntıyla okuyordu. Andrew'da düşünüyordu, belkide yakalanmasalardı herşey daha iyi olabilrdi, onları Dobby yakalatmıştı. Birden sinirlendi, İçindekilerini döktü.
“Pis Alçak Dobby"
Grace elindeki kitabı bırakıp ona döndü, evet bir yandan o da haklıydı fakat evet haklıydı.
“Kes Sesini Andrew"
Andrew ayağa kalktı, hızlıca ayağını yatağa vurdu, acımıştı. Ama içinde saklamaya çalışıyordu.
“Ne Yani! Bize İhanet etti ve susmamımı bekliyorsun?"
Grace derin bir nefes verdi, sıkılmıştı daralmıştı artık. Bıkmış bir şekilde söyledi sözlerini.
“Tartışmak İstemiyorum Andrew"
O sırada mutfaktan gelen bir evcini onları yemeğe davet etti, Andrew ve Grace yine tartışma çıkacağını biliyordu, istemeye istemeye yemek masasına doğru yöneldiler. Geç kalmışlardı. Anneleri ve Babaları çoktan masaya oturmuş, onları bekliyorlardı.
“Geç Kaldığınızın Farkında Mısınız?" Dedi, Mr. Desolate
Grace yine nefesini dışarı verdi, Andrew mı? O da bıkmıştı artık bu tutsak hayattan. Babalarına cevap veermediler. Sessizce yemeklerini yiyorlardı, malikanada duyulan tek şey çatal, kaşık sesleriydi - sessizliği anneleri Mrs. Desolate bozdu.
“Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Kaçmak bir çözüm değil" dedi Mrs. Desolate
Yine aynı konu, yine aynı tartışmalar ve Kelimeler. Amdrew hemen atıldı.
“Demek Çözüm Değil? Başka çözüm yolu - bir düşünelim acaba size istemiyoruz deseydük ne diyecektiniz? Çok merak edilen sorulardan bir tanesi" dedi Andrew.
Tartışma giderek tatsızlaşıyordu, neden her yemekte aynı şeyi tartışıyorlardı ki?
“Tabikide Olumsuz Cevap Verecektik" dedi Mr. Desolte
Grace artık bu konu tartışılsın istemiyordu, son sözlerini edip, bu oonuyu kapatmak istiyordu.
“Anne, baba tamam bir yanlış yaptık, evet pişman değiliz ve de istemiyoruz ikimizde istemiyoruz - artık her yemekte bu konuyu tartışmak istemiyorum biz biz çocuğuz, çocukluğunuzda eminim ki sizde böyle birşey yapmışsınızdır - şimdi lütfen konu kapansın, lütfen" dedi Grace.
Oldukça sakin ve güzel konuşmuştu, onları anlamalarını dilemişti içinden. Andrew fıttıracak durumdaydı. Kendini tutamadı.
“Demek olumsuz cevap, bende bir olumsuz cevap vereyim İSTEMİYORUZ" dedi Andrew.
Mr. Desolate kaşlarını çattı, onu üzecek bir cevap verdi.
“Sen kimsin? Siz Kimsiniz Nasıl olurda benim aldığım kararlara karşı çıkarsınız?"
Andrew sıkıldı, daha 11 yaşındaydılar ve yetişkin konuları tartışıyorlardı. Evlenmek ve 11 yaşında 2 çocuk.
“B-biz daha çocuğuz anlayabiliyor musun? 11 yaşında 2 çocuğa nasıl evlenmekten bahsedersin? Hemde bu yaşta, Biz kim miyiz? Anlatayım. İki Pis Ebeveyn tarafından evlenmeye zorlanan çocuklarız, siz siz bizim ailemiz değilsiniz asla kabullenmiyceğiz, zaten 2 hafta sorna Hogwarts'a gidiyoruz, yani sizde kurtuluyoruz" bu sözcükleri söylerken elindeki çatalı büktü sinirden. Andrew odasına gitti, ardından Grace'te peşinden.

1 Hafta Sorna
Andrew ve Grace olanları biraz olsun geride bıraktıkları için mutluydular. Posta gelmişti, Hogwarts mektuplarıda içindeydi, ama daha kimse görmemişti. Grace ev cinlerine yardım ederken, Andrew'da odasını topluyordu. Grace merdivenlerden indi, her günkü gibi postayı eline aldı, Gelecek Postası, Mr. Malfoy, Hogwarts Mektubu evet HOGWARTS MEKTUPLARI GELMİŞTİ. Grace Farkeder Farketmez hemen bir çığlık kopardı.
“ANDREW ÇABUK GEL - MEKTUBUMUZ GELMİŞ ÇABUK HEMDE 2 TANE"
Andrew hızlıca merdivenlerden indi, mektubu eline aldı. Okudu, içinde birşey hızlı hızlı atıyrodu. Ardından Mrs. Desolate geldi.
“Gelecek Postasını Alabilir Miyim Tatlım?"
Andrew ve Grace annelerine mektuplarını gösterdiler, sanki bugün daha farklı ve heyecanlıydı.



DESOLATEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin