Lavinya yaklaşık bir saat boyunca bütün hayatını ve özellikle eski sevgilisinin öldürülüşünü, daha sonrasında olanları ve intikamı için hazırlanışını anlattı. Piyanonun başında gözlerinden yaşlar süzülen o kız bu olayları anlatırken bir buz gibi soğuktu. Burak, göz yaşlarının ne zaman yanaklarından süzüleceğini merak ederek gözlerini izlemişti fakat o gözyaşları asla akmadı. Lavinya bunları ilk defa anlatmasına rağmen ağzından çıkanları binlerce defa kafasında tekrar ve tekrar yaşamıştı. Namlunun doğruluşu, tetiğin tereddütsüz çekilişi ve sevgilisinin bilincini kaybetmeden önceki birkaç dakikası... Hepsini tekrar ve tekrar yaşamıştı. İki yıldır kabuslarını işgal eden bu anıların ağzından çıkması onu rahatlatmıştı. Burak ağzını açmadan dinlemiş, sükuneti hiç bozmamıştı. Lavinya birası bitince mola vermek için mutfağa gitmiş, soluklanmış ve dolaptan bir bira daha alarak geri dönmüştü. Anlatmaya devam etmiş, Burak da dinlemişti. Ne saçma sapan sorular sormuş ne de gereği olmayan teselli cümleleri kurmuştu. Ağzı oynamamıştı fakat Lavinya'nın istediği şey de buydu. Burak bunu biliyordu. Bazı acılara söylenecek söz yoktur. En iyisi sessiz kalmaktır. Bazen anlamak konuşmaktan iyidir.
Lavinya anlatacaklarını bitirdiğinde gözlerini Burak'a çevirdi. Burak gözlerini yere indirmiş, anlatılanları sindiriyordu. Sindirdiğinde ikisinin gözleri birbiriyle buluştu. Burak, Lavinya'nın gözlerine yerleşmiş olan mezarlığın bir benzerini kendi gözlerinde hissediyordu. Lavinya bunu gördü. Hisleri, acısı başka birinin de ruhuna nufüz etmişti. Karşısında kendisini anlayan bir insan vardı.
"Sen hiç aşık olmadığını söylemiştin fakat bu hayatta her zaman karşıma çıkabilecek bir şey değil."
Burak omzunu silkti.
"Bir şeyi yaşamamış olmam ona saygı duymamam anlamına gelmiyor. Anlayamıyorum fakat tahmin edebiliyorum."
Lavinya iyice koltuğuna gömüldü.
"Şimdi de O'na bunu yapanların peşindeyim işte. Daha önceki ben ile alakası olmayan bir bedenin içerisinde."
"Bu ne demek?" diye sordu Burak. Lavinya yorgun bir şekilde gülümsedi.
"Ben normalde böyle görünmüyorum. Böyle giyinmiyorum. Bu ben değilim."
"Nasılsın peki?" diye sordu Burak ve Lavinya ilk defa Burak'ın böylesine meraklı göründüğünü fark etti.
"Bu mevzular bitene kadar eski halimi tekrar hatırlamak istemiyorum."
Burak anlayışla kafasını salladı ve konuşmayı bitirircesine müzik açtı. Lavinya anlatacaklarını bitirmiş, omuzlarındaki yükün bir kısmını Burak'a devretmiş ve Burak da bunu memnuniyetle sırtlanmıştı. Burak'ın kafasına takılan şey duygularını daha önce bu kadar iyi saklayan bir kadın görmemiş olmasıydı. Elbette Lavinya'nın travmalarını tahmin ediyordu fakat soğukkanlı bir serikatil olması... İşte bu düşündüğünden çok daha fazlasıydı. Bunu düşünmeye başladığından beri gözlerini Lavinya'nın yüzünden ayıramıyordu. Yüzündeki her bir mimiği dikkatlice izliyordu. Dudaklarının tek çizgi halinde oluşu; anlattığı korkunç yıkımlara rağmen bir kere bile titrememesini anlamaya çalışıyordu. Gözlerinin arkasında yer alan hiçlik ve hiçbir duygu kırıntısının dışarıya taşmayışını nasıl başardığını anlamak istiyordu. Aynaya bakıyor gibiydi: Zihninde boğulan bir insanı izliyordu. Demek ki insanlar kendisiyle konuşurken tam olarak böyle hissediyordu. Lavinya'nın korkutucu bir çekiciliği ve güzelliği vardı ama sadece bununla sınırlı değildi. Güzel bir yüzü olduğu kadar oldukça karanlık bir zihne sahipti.
Yaklaşık bir dakika kadar konuşmadan birbirlerine baktılar. Gözlerini kaçırmadan, sakince izlediler birbirlerini.
"Ona benziyorsun." dedi Lavinya. Burak'ın kaşları istemsizce çatıldı, bunu beklemiyordu.
"Nasıl yani?"
"Benimle tanıştığı ilk zamanlarda o da böyle görünüyordu. Ne düşündüğünü anlamak çok zordu. Sen de öylesin."
Gülümsediler birbirlerine.
"Sen de çok farklı değilsin."
"Böyle olmak zorundaydım. Benimki bir tercihti."
"Bizimki ne?"
Lavinya tereddüt dahi etmedi:
"Zaman sizin karakterinizi şekillendirmiş."
Burak birasından bir yudum aldı.
"Peki senden sonra nasıl birine dönüştü?" diye sordu. Lavinya'nın yüzünde masum bir gülümseyiş belirdi.
"Zamanla yumuşamaya başladı. Sanırım aramızdaki hislerin gerçekliğine inanamıyordu. Hayatı boyunca öylece yaşayıp gidecek ve bir gün öleceğini düşünüyordu. Benim onu beklemediğim gibi o da beni beklemiyordu. Daha fazla gülümsemeye, gülmeye, kahkaha atmaya başlamıştı. Yanımdan bir an bile ayrılmak istemiyordu. Muhtemelen ölene kadar da böyle olacaktı..." Lavinya duraksadı, söylediği lafı sindirdi. "Yani normal bir şekilde, seksenlerinde yatağında olsaydı... Orospu çocuğunun biri tarafından vurulmasaydı."
"İntikamını almadan durmayacaksın, değil mi?"
Lavinya, Burak'ın sorusu karşısında tekrar o buz gibi ifadesine geri döndü. Kafasını yavaşça salladı, gözleri ölüm saçıyordu.
"Asla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KELEBEKLER (YENİ)
Misterio / SuspensoNe çok para ne de mutlu bir aile arayışı; ne bir sevgili ne de bir düşman. Monoton düzeninden memnun olan Burak çekip çevirdiği barında küçük zevklerle hayatını devam ettirirken kimseyle duygusal bir bağ kurma çabası olmadan yaşayıp gidiyordu. Kimse...