Yanlış Anlaşılma

16 2 0
                                    

        Hızla eve doğru gittim ve odama çıktım . Herkes uyumuştu , bu benim için iyiydi aslında akan makyajımı kimsenin görmesini istemiyordum . İşte bu yüzden makyaj yapmayı sevmiyordum. Üstüme rahat bir şeyler giydim ve bahçeye çıktım.
      Bu havalarda bahçede durmayı seviyordum . Bana her zaman iyi gelmiştir. Şimdide öyle geleceğini umarak havuzun başındaki şezlonga uzandım. Ve gözyüzünü izlemeye başladım. Evin sağ tarafında bir hareketlilik vardı. Hafifçe oraya doğru baktım. Babamın şirketinin ortağıda buraya taşınıyordu. Ondandı bu hareketlilik.
      Çok yorgun düşmüştüm ve odama çıkacak halim yoktu ve bahçede uyumuşluğumda vardı bir şey olmazdı . Tabi sabaha kadar her yerim tutulmazsa.

      En son düşündüğüm şey biyerimin tutulcağıydı ama şuan üstümde küçük bir yorgan vardı ve beni sıcacık tutmuştu. Bu da nereden gelmişti böyle . Büyük ihtimalle hizmetlilerden biri beni böyle görünce örtmüştü . Eve girdim . Herkes kahvaltı masasındaydı yorganı koltuğa bıraktım ve neşeyle "Günaydıınnn " dedim . Herkesde aynı cevabı vererek kahvaltılarına devam etti. Annem " O yorgan kimin kızım" dedi . " Bilmiyorum ki anne , bende hizmetliler üstüme örttü diye düşünmüştüm " dedim . Annem onaylamaz bir bakış atıp. "Ben o markayı kullanmıyorum yani bu evde yok "dedim . Markasına baktım . Şaşırmıştım bu markayı bilirdim iyiydi . Böyle sıcak tutmasını anladım ve kahvaltı masasına oturdum.
Güzelce kahvaltımızı ettik ve üstümü değiştirmeye gittim. Kot şort ve gömlek giydim . Bugün enerjiktim ve tam havamdaydım. Yukarı çıkarken aldığım yorganıda yatağımın üstüne katlayıp koydum ve aşağı indim . Herkesi öpüp evden çıktım. Kardeşimde arkadaşlarıyla okula gidicekti . Karşımda Cem'i ve diğerlerini görünce başımla selam verdim ve motorsikletime yöneldim. Suzuki Hayabusa , bu benim bebeğimdi ona motorsiklet demek bile beni üzüyordu. Yavaşça onu okşadım ve üstüne atladım , çalıştırdım. Kafamada siyah kaskımı taktıktan sonra yola koyuldum.
           Okula varmıştım. Ve parkettikten sonra kaskı kafamdan çıkarıp üstüne koydum. Bahçedeki bizim çocukların yanına yürümeye başladım.
          Herkes bana değil motorsikletime bakıyordu .
         Ateş" Benim güzeller güzeli en sevdiğim arkadaşım , bugün çok güzel olmuşsun . Sanki güneş yerine sen parlıyorsun.. " diye yalakalık yapmaya başlamıştı ki herkes motorsikletimi sürmek istediğini anladı ve kahkahayla gülmeye başladık. "Ateş ' çim biliyorum beni bu kadar çok sevdiğini ama ben her motorsikletle gelişimde bunu yapman garip biliyorsun o benim bebeğim ve benden başka kimse süremez " dedim ve yine gülmeye başladık. Ateş'in yüzü gözle görülmeye değer komiklikteydi. 
         "Ama .."diye başlamıştı ki sözünü kestim " Ya şaka yapıyorum Ateş tabiki sürebilirsin amaaaa bende seninkini sürerim "dedim ve sinsice gülmeye başladım . Ateş ilkten karşılık vercek gibi olsada benimkini sürmeyi çok istediğinden kafasını sallamakla yetindi.
          Akşama ne yapacağımızı konuşurken motorsiklet sesiyle bütün kafalar oraya çevrildi. Çocuk motorsikletten indi ve kaskını çıkardı.
        Amann Allah'ım bu imkansızdı . Kalbim birden hızlı atmaya başlamıştı.   Kaskı çıkardığı an gözlerimiz kesişti ve bana ifadesiz bir şekilde baktı. Kafamı bizimkilere çevirdim ve bana "Kim olduğunu sordular " bende onlara her şeyi anlattım ve bizimkiler sinirlenmişti. Sera' yla onları zar zor zapt etmişken zil çaldı ve sınıfa gitmeye başladık. Günün kurtarıcısı zildi.
        Sıralara oturduk ve hoca gelene kadar akşama Poyraz' ın evine gitmeye karar verdik. Çünkü en müsaitimiz oydu.
          Derse başlamışken müdür içeri girdi ve arkasında beni takip eden çocuk ve de beni o pislik çocuktan kurtaran çocuk her yerde karşıma çıkması sinirimi bozmuştu  ama güzelde geliyordu bu düşünceyi hemen aklımdan sildim ve bizimkilere baktım hepsi sinirli şekilde çocuğa bakıyordu. Komiğime gitmişti ve bende bakmaya başlamıştım. Müdür konuşmaya başlamıştı. "Evet arkadaşlar okulumuza yeni öğrenci geldi , sizin en çalışkan sınıf olduğunuz  ve sınıfta boşluk olduğu için artık bu sınıfta " bakışlarımı çocuğa çevirdim ve o mavi delici gözleri bana bakıyordu bu sefer gözlerimi ondan kaçırmadım ve karşılık verdim.  Müdür konuşmaya devam ediyordu "kendini size tanıtır iyi dersler çocuklar"deyip çıktı . Hocada kendini tanıtmasını söylemişti ve çocukta " Rüzgar Erdinçler , aslında 19yaşındayım ama babamın işleri yüzünden liseyi dondurdum "diyip boş sıraya oturdu. Ne yani bu kadar mıydı kendini tanıtması nereli olduğunu bile söylememişti. Gizemli çocuk sanıyor kendini herhalde. Kendi kendime " Sanki bu sefer abarttım galiba daha çocuğu bile tanımıyordum ve önyargı ile yaklaşıyordum bu yapılmaması gereken bir şeydi " dedim ve dikkatimi hocaya verdim.  Arada çocuğa bakıyordum ama hocayı dinler gibi bir hali yoktu.  Ne kadar süre ona baktığımı bilmiyordum hatta onundâ bana baktığını farketmemiştim ki zil çalınca kendime geldim . Hemen bizimkilere dönüp " Ben kantine iniyorum bir şey isteyen var  mı ?"diye sordum . Herkes kafasını olumsuz anlamda salladı ders matematik olunca böyle oluyordu , beyinleri error veriyordu. Hızla kantine doğru indim ve sıraya girip latte aldım. O sırada arkamı dönmüştüm ki birine çarpmamla ikimizin kahveside üstümüze döküldü ve ben üstümün yanmasıyla çığlık attım . Karşımdaki çocukta yanmıştı ve hiç sesi çıkmamıştı. Kafamı kaldırdım ve Rüzgar'dı .  Sonra üstüne baktım t-shirtüne kahvenin hepsi boşalmıştı sonra yine yüzüne baktım ve ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Acıyla yüzümü buruşturdum ve "Ben revire gidiyorum bilmiyorsan takip et dün ki yaptığın gibi "dedim ve lafımı da sokmuş oldum .  Üstümüzün yanmasıyla ilgili bir şey diyemezdim çünkü benim hatamdı .
        Revire vardığımızda hemşire yanan yere kadar gömleğimi kaldırmamı söylemişti ve dediğini yapıp kremi sürmüştü üstünü kapamadan yatâğa uzanmamı söylemişti dediklerini harfi harfine yapmıştım ve sıra Rüzgar'a gelmişti hemşire onada yanan yere kadar t-shirtünü kaldırmasını söylemişti ve o üstünü çıkarıp yarı çıplak karşımda duruyordu. Yavaşça yutkundum ve önüme döndüm. Hemşire kremi sürmüştü ve onada aynı şeyleri söyleyip içeri gitmişti. Ama o uzanmamıştı ve koltuğa oturmuştu.
     Konuşmaya başladı " Ben seni takip felan etmedim benim evim oraya yakındı ve dolaşmak için çıkmıştım kumsalda da hıçkırarak ağlayan bir kız görünce yanına gidip onu biraz olsun rahatlatmak istemiştim ama  sen olduğunu tahmin etmemiştim " diyince yüzüne baktım bana bakmıyordu gözlerim yavaşça kaslarına kaydı ve " Yanlış anlaşıldığın için üzgünüm ben seni sapık felan sanmıştım olur öyle şeyler " deyip gözlerine baktım bana bakıp gülecekmiş gibi duruyordu . Kahretsin benim kaslarına baktığımı görmüştü . 
   "Benim için mi üzgünsün yoksa kaslarım için mi anlayamadım "dedi ve güldü. 
     "Aslında her ikisinede çünkü o kasların az önce yandı "deyip bende gülümsemesine karşılık verdim.
    Düşünür gibi yaptı ve "Hımm sanırım ben de senin o güzel göbeğin için üzgünüm " dedi ve göbeğime bakmaya başladı . Bende sinirle "Sadece göbeğim yanmadı bacaklarımda yandı "dedim ve sonra bacaklarıma bakınca ne dediğimi anladım . "Ah o zaman bacakların içinde üzgünüm "deyip yüzüme bakmaya başladı .
  "Sapık mısın ?" Diye sordum . Bir anlık şokla " benim kaslarıma bakıyorsun sapık olmuyorsun ben sana bakınca ben sapık oluyorum " dedi ve utançtan yerin dibine girdim. Hemşire tam zamanında yetişmişti ve 5dakika doldu diyip dışârı çıkmıştık.
     Hemen dolabıma yöneldi ve üstüme t-shirt alıp lavaboda değiştirdim. Sınıfa gittiğimde Rüzgar yoktu büyük ihtimalle kahveli t-shirtle gelmek istememişti.  
       Dersler hızla işlenirken son dersinde bitiş zili çalınca Poyraz'lara doğru yol aldık. Ben Ateş' in , Ateş' tek benim motorsikleti sürüyorduk . Eve varınca hemen bebeğimin yanına gidip "Hanimiş benim oğlum Ateş abin seni incitmedi dimi "dedim ve bizimkilerle kahkahaya boğulduk. Ateş onaylamaz bakışlar atıp evin merdivenlerini çıkmaya başladı.
      Hemen arkasından koştum ve sarıldım " Yaaa Ateş sen kızdın mı yoksa bana " deyip yine gülmeye başladım . "Yaaa Ateş sen kızdın mı yoksa bana " diye benim sesimim taklidini yaptı . Bende onun yanaklarını mıncırmaya başlamıştım ki imdadına Poyraz yetişti ve kapıyı açtı koşar adımlarla içeri girdi . Bende içeri girdim ve Savaşa yöneldim "Hanimiş benim kızım" deyip kaskımı elime attı ve  Ateş'in yanına kaçarak mıncırılmaktan kurtulmuştu.
      Ben de ikisine kötü kötü bakışlar atıp izleyeceğimiz filmi televizyona bağladım  ve bizimkileri koltuğa toplayıp filmi başlattım . Korku filmiydi ve bende bunu fırsat bilip  soğuk bir şeyler getireceğiimi söylemiştim ve Poyraz'ın odasındaki korkunç maskeyi alıp yüzüme taktım ve arkalarına sessizce yaklaştım filmin en korkunç anında arkalarından çığlık attım ve hepsi arkasına dönerken beni görünce yere düştü ve çoraplarını çıkarıp atmaya başladılar . Ben katıla gülüyordum ki filmde birden telefon çaldı ve evin içindede telefon çalmaya başladı bu sefer ben çığlık atarken onlar gülmeye başladı . "Çok komik gülün siz gülün , az önce nasıl da korkudan yere düştünüz siz "dedim ve bende gülmeye başladım . Hatta o kadar gülmeye başlamıştım ki koltuktan yere düştüm. Popomun acımasına aldırmadan hep birlikte gülmeye başladık . Telefon ısrarla çalmaya başlamıştıki benim telefonum olduğunu anlamıştım. Ve açmaya gitmiştim ki yere attığım maske ayağıma takılınca yere çakıldım . Allah'tan yumuşak zemine düşmüştüm . Ve bu zeminde üç çocuk boylu boyunca katılarak gülüyordu ama benim üstlerine düşüşümle nefesleri kesildi ve bu sefer ben gülmeye başlamıştım.  Hemen üstlerinden kalkıp telefona cevap verdim önemsiz numaraydı ve kapatıp saate baktım ne kadar da çabuk geçmişti zaman . Kapı çaldı koşa koşa açmaya gittim Sera gelmişti . Hemen koltuğa oturup ne olup bittiğini anlattık ve hep birlikte gülmeye başladık .
          Saat 11'e doğru gelince evlere dağılmaya karar verdik ve yarın okulda görüşmek üzere vedalaştık. Sera bizim eve yakın oturuyordu ve onu da ben bırakmayı teklif ettim ve tabiki beni kırmadı ve arkama atlayıp yola koyulduk . 
          Sera'yı eve bıraktıktan sonra eve geldim  ve salona geçtim bizimkilere günümü anlattıktan sonra bahçeye çıktım ve kız kardeşimde odasına kitap okumaya çıkmıştı.  3 veya 4 gündür kitap okumadığmı farketmiştim ve biran için kötü  olmuştum .
      Bu sefer üstüme örtülen yorganıda yanıma almıştım ve salıncakta üzerime örttüm ve yıldızlara bakarak uykuya dalmışım.
     Gözlerimi güneş ışığı yüzüme vurunca açmıştım. Ve gözlerim acımıştı yavaşca ovalayarak açtım. Gerinirken yorganın üstündeki kağıt parçasını elime aldım ve okumaya başladım.
         Arkadaşlar votelerseniz çok sevinirim ve de istediğiniz  ya da bir eksiğim varsa söyleye bilirsiniz.
        Gökyüzüne bakmayı unutmayın. 💜

Yıldızların AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin