"Bence öyle"
Bucky konuşmasına devam ederek odasına girerken bilmem kaç yıllık arkadaşı Steve beraberinde odasına girdi.
"Tony bitti şimdi de sen mi başlıyorsun" dedi Kaptan Amerika kaşlarını çatarak. Böyle mubabbetlerin açılmasından hoşlanmıyordu.
"Ben sadece diyorum adama feci kazık attık, ama şuan burdayız seni affetmiş olmasının tek sebebi sana aşık olması" dedi kendisine çok mantıklı gelen teorisini öne süren Bucky.
Ona göre, Tony Steve'e o kadar sırıksıklam aşıktı ki -aradan çok kısa zaman geçmemiş olsada- biranda ikisinide affetmişti. Ah, bu arada kendisini sadece Steve'in hatrına affetmişti ve kolunu tamir ederek böylece 'ben ikinizin toplamından bin kat daha iyi biriyim' imajı sergiliyordu. İşe yaramadığını da söyleyemezdi. Bal gibide yarıyordu.
"Bir seferliğine kimse birbirine aşık olmasa ve üçümüz sadece iyi insanlar olsak ?" dedi Steve düşürüldüğü durumlardan sıkılarak.
Tony, onun Bucky'e aşık olduğunu söylüyordu. Bucky'se Tony'nin ona. Steve iki tarafada sıcak bakmıyordu.
"Bak Tony ikimizin sevgili olduğunu pat diye söyleyip-" Bucky bir süre duraksayıp devam etti. "senin deli gibi inkar etmeni bekledi ve sende yaptın, böylece senden boş olduğunu kesinkez öğrendiğinde yanında olmaya çalışacakdı"
Bucky neredeyse herşeyi fark ediyordu. İyi bir gözlemciydi. Yoksa dünyada belki yan yana gelmeyecek 3 kişinin bir arada olmasının başka nedeni olamazdı onun için.
Aşk, insana aptalca şeyler yaptırırdı.
Belki -geçte olsa- aileni öldüren adamla bunu sana söylemeyen adamı affetmek gibi.
"Lütfen bu saçmalığa bir son verelim, sakın Tony'nin yanında böyle şeyler konuşayım deme" dedi Steve kapıya doğru kaçamak bakışlar atarken.
"Söyleceğim yok zaten, beni çocukmuşum gibi azarlama"
•
Yaklaşık 2-3 saat sonra, Steve ve Bucky'nin bir süre birbirlerine somurtarak bakmalarının ardından evde ki herkes uyumuştu. Ev sessizliğe bürünmüştü. Herkes odasında huzur içinde uyuyordu.
Nerdeyse herkes.
Bucky'nin huzurla yakından uzaktan alakası yoktu.
Birden yerinden sıçrayarak uyandığında derin nefesler verirken buldu kendini. Ne olduğunu kavramaya çalışırken kollarını dolanan ellerle bir kez daha irkildi.
Gözü yavaş yavaş karanlığı alışıp yanı başında olan silueti fark ettiğinde hala allak bullak olduğu için tedirgince bakıyordu.
"Bucky benim, sakin ol" dedi yanı başında ki kişi. Bucky sesinden onun Tony olduğu anlamıştı.
Nefesini düzene sokmaya çalışırken tedirginliği geçmişti.
"Napiyorsun ?" dedi Bucky solumaya devam ederken ve ekledi. "Neden burdasın ?"
Uyku sersemliği ve uyanmasına ne neden olduysa üstünden atamıyordu.
"Bağırıyordun" diye açıkladı kısık sesle Tony. "Sesini duydum ve geldim. Sanırım kabus falan görüyordun"
Bucky kabus görmüş olmasına şaşırmazdı. Yani yaşadığı onca berbat şeyden ve öldürdüğü onca kişilere rağmen kabus görmüyor olsa vicdansız biri olurdu. Ve Bucky Barnes, vicdanı olan biriydi.
Başını karanlıkta anlayışla salladı Bucky. Bir süre sessizce durup Onun sakinleşmesini beklediler. Tony bu sırada ona su getirdi.
Tony'nin böyle iyi olması onu sinir ediyordu. Ya da kendisini kötü hissetmesine sebep oluyordu ama bir şey söylemeden suyu içti.
Steve'in odası koridorun sonunda olduğu için olanlardan hiç haberi yoktu. Bucky buna sevindi, birde onunla uğraşamazdı.
Tony Bucky'nin hemen yanında ki gece lambasını açtığında Bucky'nin gözü loş ışığa çabucak alıştı. Şimdi Tony'i görebiliyordu.
"Ben...bağırdığımı bilmiyordum" dedi Bucky itiraf ederek.
Kabuslar gördüğünden haberi vardı elbette ama bu kadar abarttığını bilmiyordu.
"İnan bana, gecenin bir yarısı robotlarımdan biri üstüme yangın söndürücü sıkıp beni uyandırmadan önce benimde haberim yoktu" dedi Tony.
Kendisine bilmiş bilmiş bakarken ona belli belirsiz gülmekten kendini alamadı Bucky.
.
.
.
.ancak yazabildim hastaydım üzgünüm
yeni sebastian fotoğrafları bana yazmak için güç verdiiii