Gözlerimi açtığımda yataktaydım. Yanımda kim mi vardı? Hiç kimse. Çünkü Leeteuk işe gitmişti. Sanırım bir şirkette çalışıyordu ama daha fazlasını bilmiyordum. Sormak da hiç aklıma gelmemişti. Üstümdeki örtüyü çektiğimde giyinik olduğumu fark ettim. Normalde kediyken çıplak olduğum için insana da o şekilde dönüşüyordum... Çıplak olarak... Ama bu olmadığına göre ve salonda değil de Leeteuk'ın yatağında uyandığıma göre... Ne olmuştu ki?
Yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittiğim sırada kapıya asılı bir not buldum.
''Dün kediye dönüştükten sonra neden bayıldığını biliyor musun? Bilmiyorsan bence bir doktora gitsen iyi olacak, dün gece çok endişelendim Heechul-ah :(
Bayıldıktan sonra seni yatağa yatırdım ve gece uyumadan önce üstüne kıyafetlerini de giydirdim ki sabah benim yatağımda ve çıplak uyanınca endişelenme diye. Ayrıca nefes alıp almadığını kontrol etmek için yanında uyumam gerekiyordu... Neyse, yani olay kısaca bu :) Kendine dikkat et Heechul-ah, seni seviyorum.
- Leeteuk <3''
Demek olay bundan ibaretti? Aslına bakılırsa dün geceyle ilgili son hatırladıklarım Leeteuk'ın üstünde oluşumdu... Sonrasında kediye dönüşmüştüm ama gerisi yoktu. Neden peki? Niye bayılmıştım ki ben?
*****
Leeteuk geldiğinde saat 18.00 olmuştu. Kediye dönüşmeme henüz 1 saat vardı...
''Teukie-ah! Dün neden bayıldığımı bilmiyorum.'' ceketini astıktan sonra bana döndü ve yüzümü elleri arasına alıp alnımı öptü.''Iııı Teuk-ah ne yapıyorsun sen?''
''Ateşini ölçüyorum.''
''Hmm demek öperek... Şey... Dün için üzgünüm yani-''
''Senin elinde olan bir şey olmadığının farkındayım Chul-ah. Üzme kendini.'' diyerek gülümsedi.
''Ama biliyorsun ki havanın kararmasına henüz bir saat var ve bir saate çok şey sığdırılabilir.'' diyerek cilveli bir hareketli gülümsedim ve Leeteuk'a sokuldum. Bana sarıldıktan sonra kafamdan öptü.
''Biliyorum ama neden bayıldığını bulmadan olmaz.''
''Ne? Bu da ne demek?''
''Hiçbir sebep yokken niye bayıldığını öğrenmeliyiz, doktora gidiyoruz demek!'' elimden tutarak beni kapıya sürükledi.
''Ben doktorlardan korkarım! Götürme lütfen! Basit bir tansiyon düşüklüğü olduğuna eminim! Kan alacaklar Teuk-ah! HAYIR İSTEMİYORUM!''
''Çocuk musun sen?''
''Evet. Ben hala büyümedim.'' gözlerimi yere çevirerek şirin bir suratla yanaklarımı şişirdim.
''İşe yaramaz... Beni kandıramayacaksın.''
Gözlerinin içine bakarak ''Benim canımı yakacaklar ama?'' dedim.
''Bana bakmayı keser misin? Dikkatimi dağıtıyorsun.'' yüzünü çevirdi ve sonrasında beni, kurtarmaya çalıştığım elimden sıkıca tutup kuvvetlice kapıya sürükledi.
*****
BİRKAÇ GÜN SONRA, HAFTA SONU, SABAH 12.30
''Bak gördün mü gayet iyiymişim! Boşu boşuna kan aldırdım! Hepsi senin suçun!''diye çıkıştım Leeteuk'a.
''Peki acıdı mı?''
''H-hayır ama yine de kötü bir his! İçime bir şey sokup kanımı çekiyorlar!''
''Kötü olan kısmı bir şey sokmaları mı yoksa kanını çekmeleri mi?''
''Kanımı çekmeleri!''
''Tamam biraz sakin ol. Hepsi geçti, gitti.'' elleriyle yüzümü güldürmeye çalıştı. Ama zorla yaptığı bu davranışın bir geri dönütü olmadı. Sadece daha dafazla somurttum.
''Eve gidip-''
''Eve mi! Yeter, evde olmaktan sıkıldım! Sahile inmek istiyorum ben! Hava çok güzel!''
''Ahh huysuz kızlar gibisin. Ama madem benim kediciğim öyle istemiş, o zaman öyle olsun.'' hala beni mutlu etmeye çalıştığını gördükçe taş kalbim yumuşuyordu.
Sahile geldiğimizde çok fazla insan olduğunu gördük.
''Hafta sonu olduğu için olsa gerek... Bu ne kalabalık off.''
''Kan aldırmanın seni huysuzlaştırdığını bilseydim teklif bile etmezdim.''
''Etmemeliydin! Neyse boş ver. Olan oldu, giden gitti...''
''Sadece dört tüp aldılar Chul-ah.'' ruhunu teslim eder gibi nefes verdiğinde susmam gerektiğini anladım. Konuyu değiştirmek için başka bir şey dedim.
''Mart ayı da geldi...''
''Evet, ilkbahar geldi çok şükür. Havanın aydınlık olmasını ben de severim.''
''Hava falan, güzel şeyler tabii bunlar... Ama Mart ayı...''
''Ne olmuş Mart'a?'' ahh Tanrı'm ne kadar da masum!
''Kediler ve Mart... En sevdiğim birleşim.'' diyerek kıkırdamaya başladım. En sonunda anlayabilmişti.
İşaret parmağını ''şimdi anladım işte!'' diye sallayarak ağzını ve gözlerini kocaman açtı.
''Sana dişi bir kedi bulmamı istiyorsun!'' böyle bir cevap beklememiştim.
''Bu hiç komik değildi Leeteuk...''
''Yoo bence komikti! Neyse canım... Kedi halini özledim.''
''Ne? Nasıl yani?''
''O zaman konuşmuyorsun ya da daha az konuşuyorsun da ondan.''
''Sen bana geveze mi diyorsun?''
Kafamı tutup göğsüne bastırdı ama bu daha çok ''sussana artık'' bastırışıydı. Kafamı kurtarmaya çalışırken ona birazcık vurmuş olabilirim tabii. Göğsüne vurduğumda acıdığını söyleyip gülerek bileğimden kavradı ve elimi aşağı indirdi. Sonrasında gözlerimiz buluşunca bir süre o şekilde kalakaldım.
''Sol yanağındaki gamzenin içinde yaşamak istiyorum sanırım.'' boş bulunarak yine saçma salak konuştum! Tebrikler!
''O halde ben de sende yaşayabilir miyim?'' tuttuğu elimi çekerek beni kendine daha da yaklaştırdı ve dudağıma ıslak bir öpücük kondurdu. Sonrasında dilini ağzımın her tarafında gezdirmeye başladı. Leeteuk ağzımın içini keşfederken birinin beni dürtmesiyle irkildim. O an için herkesin içinde olduğumuzu unutmuştum. Bir yanımızda deniz ve kayalıklar diğer yanımızda ise ağaçlar ve çocuk parkı vardı... Tam yanımızda ise orta yaşlı bir kadın ve gözünü kapattığı bir çocuk... Harika!
''Siz iki erkek, çocuk parkı önünde öpüşmeye ve çocukların psikolojisini bozmaya utanmıyor musunuz bakayım!'' kadının birazdan bizi dövmesinden korkuyordum.
''Çocukların psikolojilerini bozacak bir şey yapmadık biz hanımefendi!'' diye yanıtladı Leeteuk.
''Yaa demek öyle! Daha ne yanlış yaptığınızın bile farkında değilsiniz! Bu istismar ve tacize girer bana kalırsa! Sizi polise şikayet edeceğim!''
Leeteuk halihazırda tuttuğu elimi daha da sıkı kavrayarak koşmaya başladı. Ben de doğal olarak ona ayak uydurdum.
''Neden kaçıyoruz Teukie? Şu yaşlı kadından mı?''
''Hayır! Sadece bu saçma ortamda bulunmasak daha iyi!''
''Eminim öyledir!'' koşarken biraz yüksek sesle konuşmak zorunda kalmıştık haliyle.
Arabamızı park ettiğimiz yere kadar koştuktan sonra soluklanmaya başladık.
''Sana eve gidelim demiştim ben.'' dili dışarıda, zar zor nefes alarak konuştuLeeteuk.
''Kimse sana beni çocuk parkı önünde dilini kullanarak öp demedi be adam!'' nefesimiz düzelir düzelmez tam da bir kavgaya girmek üzereydik ki Leeteuk vazgeçip arabaya bindi. Bunun üzerine ben de bindim ve eve döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Part Time Cat (TeukChul)
FanfictionGündüzleri insan, geceleri kedi olarak yaşamak çok zor değil mi? Heechul bu büyüye maruz kalmıştı ve ancak gerçek bir aşk onu bu lanetten kurtarabilirdi...