Şimdi size daha değişik bir olay anlatacağım... Bayılmamın üstünden üç hafta geçmişti ve biz bu sürede tam olarak sevgili olmuştuk elbette. Leeteuk'a olan hislerim o kadar kuvvetlenmişti ki artık onu diğer insanlarla paylaşmaya korkar olmuştum. Bir akşam iş arkadaşlarıyla yemeğe çıkması gerektiğini söyledi ve beni de götüreceğini ekledi...
''Ne? Ama akşam bir kedi olduğumu biliyorsun? Nasıl götüreceksin beni?''
''Dışarıda oturacağımız için hayvan götürmek yasak değil. Sen de gelsene işte.''
''İnsanların ve özellikle de kızların beni ellemesi tuhaf olsa da tamam öyle olsun.''
Nitekim yemeğe gittik...
İş arkadaşları arasında en sevimsiz bulduğum kız Leeteuk'a sürekli sarkıntılık eden kızdı. Ben Leeteuk'ın kucağında oturuyordum ve kız da bizim yanımızdaydı. Leeteuk rahatsız olduğunu belli edercesine kızdan uzak durmaya çalıştıkça, kız sandalyesini ona yaklaştırıyordu ve en sonunda bu cidden sinirime dokundu. Kimin sevgilisine sarkıntılık yaptığını sanıyordu bu aşüfte?
Kıza dönüp tısladım. Sanki ben orada yokmuşum gibi davranmaya çalıştı. ''Leeteuk-ssi, bu hafta sonu boşsan eğer... Belki de birlikte bir şeyler yapabiliriz. Ne dersin?''
''Miyaz! Miiyav!'' [Hayır efendim! Yapamazsınız!]
''Ah, doluyum maalesef.'' kızın yüzüne bile bakmamıştı ama 'maalesef' mi?..
''Miv miyav!'' [Sensin maalesef!]
''Kedin beni pek sevmedi galiba? Adı ne demiştin?'' diyerek bakışlarını bana yöneltti sevimsiz kız.
''Adı Heechul. Ayrıca evet, herkesi sevmez o.''
''Heechul Bey neden benden hoşlanmadınız? Ben sizi çok sevdim oysaki.'' şirin hareketler eşliğinde bana doğru eğilip konuştu.
Kafamı çevirdim ve Leeteuk'a sokuldum.
''Sanırım pek sosyalleşmeyi sevmiyor.''
''Evet sevmez.'' aferin kısa cevap adam. İşte benim adamım!
Kız birkaç saniye sonra elindeki şarap kadehini Leeteuk'ın üstüne döktü... Daha doğrusu bilerek, kadehi boşalttı. Sanki anlamadım ben?
Kıza doğru tısladım ve kız özür dileyip de Leeteuk'a dokunmaya çalıştığında, adamımın kucağından düştüm. Sevimsiz karı!
''Dikkatli olsaydın keşke! Bu cidden pahalıydı.'' üzgün bir şekilde gömleğine ve kravatına baktı. Kız bunun üzerine kalkıp Leeteuk'ı da kolundan tutup kaldırdı ve ''Gel, tuvalette temizlerim ben hemen.'' dedi. Dolgulu olduğuna yemin edebileceğim sütyeninden sarkan memelerini Leeteuk'ın ağzına sokmadığı kalmıştı bir! Kısacık eteği ayağa kalktığında aşağı doğru büzüldü. Ben de durup olacaklarını tahmin etmek yerine gizlice peşlerinden gidiverdim.
Tuvalete girdiklerinde, açık kapıdan içeri sıvıştım ve köşeden izlemeye koyuldum. Sinirden kudurmazsam iyiydi tabii.
Kız peçete alıp ıslattıktan sonra Leeteuk'a yöneldi. Leeteuk muhtemelen benim orada olduğumu bilmiyordu.
''Baksana. Belki de peçete işine falan hiç girişmesen daha iyi olur. Şarap lekesinin ıslak peçete ile çıkacağını sanmıyorum çünkü...'' diyerek geri çekildi.
''Gel, çıkarırım ben o lekeyi. Elbette o şekilde çıkmayacak. Sadece kabasını alacağım. Sonrasında gömlek ve kravatı yıkamamız lazım, eğer şimdi yıkamazsan o leke hep kalır, biliyor muydun bunu?''
Yoo, artık yeni çamaşır suları vs çıktı, böyle klişe ritüellere hiç gerek yok şırfıntı karı! Ayrıca kırmızı şarap lekesini çıkarmak için en etkili yöntem beyaz şaraptır pis cahil!
''Olan oldu bir kere, gel dışarı geri dönelim.'' kızın bileğinden tutmaya yeltendi ama kız bileğini kaçırıp Leeteuk'ı kravatından yakaladı ve onu kendine çekti.
''Aslına bakarsan bu sadece bir bahaneydi Leeteuk-ssi. Senden ta işe ilk başladığımdan beri hoşlandığımı fark edemedin mi?'' kız Leeteuk'ın kravatını çekiştirip onu öpmeye çalışmıştı ki daha fazla kendimi tutamayıp, bulunduğum köşeden sıçradım ve doğruca kızın yüzüne atladım. Kızın saçı başı dağıldığı gibi bir de yüzü tırmık içinde kalmıştı. Ona her şey müstahaktı zaten.
''Heechul-ah! Nereden çıktın sen?'' bunu söylerken ses tonundan ne kadar mutlu olduğunu anlaşılıyordu aslında. Gururlu bir ifade takınarak yere, dört ayağımın üstüne tüm asilliğimle indim. Kız çığlık atarak beni tekmelediğinde ise o tekmenin ne ara geldiğine anlam verememiştim.
''SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN? ONU NASIL TEKMELERSİN?!'' Leeteuk'ın ruh halinin böylesine değişmesini sağlayan ben miydim yani? Bu neden hoşuma gitmişti... Evet, kızın tekmesi canımı acıtmıştı ama Leeteuk'ın kıza çıkışması beni çok daha fazla mutlu etmişti.
''Bana sarkıntılık edersen alacağın cevap elbette bu olurdu! Bir daha seni yakınımda görmek istemiyorum! Seni sevmiyorum, asla da sevmedim! Beni rahat bırak artık...'' dedi ve sonrasında kıza fazla yüklendiğini düşünerek -ki bu sesinin yumuşamasından çıkardığım bir şey- beni kucağına alıp dışarı çıktı ama yemek yedikleri yere geri dönmek yerine doğruca çıkışa yöneldi. Sorgulayıcı gözlerle ona bakıyordum, o ise hiç konuşmadan kızgın ve üzgün bir ifadeyle yürümeye devam ediyordu. Arabaya binip beni yan koltuğa bıraktı.
''Böyle bir şeye tanık olduğun için üzgünüm Heechul-ah. Kızın benden hoşlandığının farkındaydım ama yapım gereği onu hiç tersleyemiyordum. Sürekli kaçıyordum ondan... Bugün sen olmasaydın... Ne olurdu bilmiyorum. Teşekkür ederim.'' yan koltuktan kalkıp kucağına zıpladım. Mırıldanarak kendimi ona sürttüm. O da beni kucaklayıp bana sarıldı. Beni okşayarak ''Bence çok iyi bir çift olduk Heechul-ah.'' dedi ve güldü. Bu dediğini onaylamak için kafamı salladım. Sonrasında da eve döndük ve gecenin geri kalanını mutlu bir kedi-sahip ilişkisi içinde geçirdik.
![](https://img.wattpad.com/cover/119610778-288-k761530.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Part Time Cat (TeukChul)
FanfictionGündüzleri insan, geceleri kedi olarak yaşamak çok zor değil mi? Heechul bu büyüye maruz kalmıştı ve ancak gerçek bir aşk onu bu lanetten kurtarabilirdi...