♤ Bölüm 5 ♤

304 28 8
                                    

   Artık bahar ayında olduğumuzdan günler iyice uzamıştı ve ben de daha geç saatlere kadar insan olarak kalabiliyordum. Yedi veya yedi buçuk benim için geçti, evet... Yine bir gün saat altı gibi, güneş tam da mükemmel açıyla eve girerken Leeteuk salona girdi. O an gözümde parlayan melekleri andırdı.

''Yine ışık saçıyorsun!'' diye dalga geçtim.

''Utandırmasana, senin kadar değil.'' diyerek beni alaya aldı.

''Teuk-ssi... Sen beni bir kedi olarak kabul edebileceğine emin misin?''

''Neden olmasın? Kedileri severim ben.''

''Evet ama... Akşam hiçbir yere gidemeyecek olmamız kötü bir şey değil mi? Hem ailen beni nasıl kabul eder?''

''Ailemi boş ver... Asıl önemli olan bizim mutluluğumuz değil mi sence de?''

''Şey...''

''Susar mısın sen azıcık?'' diyerek oturduğum koltuğun yanına geldi ve ağzımı eliyle kapatıp yanağımdan öptü.

''Sana izin verdiğimi hatırlamıyorum?'' elini çektiğinde söyleyebilmiştim ancak.

''İzin istememiştim zaten.'' sırıtarak bacaklarını iki yanıma açıp oturdu. Bacaklarıyla beni koltukta sıkıştırıp küçücük bir alana hapsetmişti.

''Şimdi de masum bir kediye sarkıntılık yapıyorsun demek, ha?''

''Bu kıyafet masum değil ama?'' diyerek bir omzumu açıkta bırakan tişörtü çekiştirdi.

''Tahrik olduğunu söyleme bana?'' gözlerimi kocaman açıp baktım ona.

Suratını daha da yaklaştırıp ''Birazcık oldum diyelim biz ona.'' dedi ve dudağımdan öptü. Çok hızlı bir şekilde öpüp geri çekildi ve yüzüme baktı, sonra elini yanağımda gezdirip ''İyi ki seni tanımışım Chul-ah.'' dedi.

''U-utandırmasana beni salak!'' pancar gibi kızarmış suratımı yana çevirdim.

Hiçbir şey söylemeyince ona döndüm. Gülümseyerek bana baktığını görünce daha da kızardım.

''İn üstümden!''

''Daha geçen gün yaramazlık yapmak isteyen sen değil miydin? Bugün neden böylesin?''

''Düşündüm de belki de bir süre çok yaklaşmamalıyız birbirimize.'' yüzümü yine yana döndüm... Sanırım engelli gibi görünüyordum, Tanrım!

''Sen daha da kızarıp renk değiştirme diye mi?'' eliyle çenemden tutup yüzümü ona çevirdi. Ben izin versem de vermesem de artık çok geçti.

Dilini dudağımın içinde gezdirmeye başlayınca, karşılık vermeden duramadım haliyle. Sonra alt dudağımı ısırdığında ağzımdan minik bir inilti çıktı. Leeteuk, bir omzumu açıkta bırakan tişörtümü daha da çekiştirdi. Sonunda tişörtü çıkarmıştım zaten. Öpüşürken gözlerimi kapatmıştım tabii ve açtığımda yatak odasında olduğumuzu fark ettim. ''Biz ne ara buraya geldik Teuk?''

Sadece güldü ve sonra da yattığım yatağa beni gömercesine üstüme oturdu.

***

''Teuk-ssi bu konuda mükemmel olduğunu biliyorsun değil mi?'' dedim nefes nefese.

''Öyle derler efendim.'' dedi gülerek. Bunun üzerine yattığım yerden omzuna vurdum. ''Kim diyormuş bakayım onu? Kim o aşüfte?''

''Şakaydı sadece! Sakin ol hayatım!'' ellerini kaldırıp gülmesine devam etti, sonra da yana dönüp bana sarıldı. ''Şu an sadece sen varsın. Bunu bilmeni isterim.'' diyerek beni öptü. Sonrasında gözlerimin karardığını hatırlıyorum. Son olarak duyduğum şeylerse: ''Heechul-ah! Kendine gel! Heechul-ah!'' diye bağırdı.

    *****

''Ne demek yine bayıldım!?''

''Bayıldın ve sonrasında kediye dönüştün. İki saate yakın da baygın kaldın. Dün çok korktum ama ne yapacağıma karar veremedim. Seni veterinere götürüp götürmeme konusunda... Ne yani? Veterinere senle seviştiğimi sonra da bayıldığını mı söyleseydim?''

''Yoo tabii ki hayır. Hatta bunu yapmadığın çok iyi olmuş. Aksi takdirde şu an tutuklanmış olabilirdin.''

''Ya da direkt ruh hastanesine yatırılırdım.''

''Ve haberlere çıkardın... 'ZAVALLI KEDİYİ ÖLDÜRESİYE BECERDİ! PİSKİL HERİF!' Düşündüm de belki de bu konuyu kapatmalıyız?''

''Haklısın...'' ikimiz de gülmüştük ağlanacak halimize.

''Ama bunun neden olduğunu bulamamamız beni çok üzüyor.'' diye yanıtladım.

''Umarım sıklaşmaz... Cidden endişeleniyorum Chul-ah.''

''Belki de cidden veterinere gitmeliyim, ne dersin?''

''Komik değildi...''

''Biliyorum... Şansımı denedim işte.'' dudak bükerek odadan çıktım.

The Part Time Cat (TeukChul)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin