Ένα (1)

7.1K 354 101
                                    


"Geri geldi! Medusa geri geldi!"

Duyduğum çan sesiyle hızla gözlerimi açıp yataktan kalktım. Annem Sofia'yı kucağına alırken babam odaya girmişti.

"Sığınağa girin, hemen!"

Carlos sığınağa giden kapağın üzerindeki minderleri çekip kapağı açtı.

"Önce sen gir."

Annem Sofia'yı babama verip merdivenlerden aşağıya indi.

"Carlos sıra sende, indikten sonra kardeşini sana vereceğim."

O da merdivenlerden inerken çan seslerinin kesildiğini fark ettim. Merak ediyordum, Medusa çanı çalarak bizi uyaran adamı da mı taşa çevirmişti?

Merakıma engel olamayıp perdeyi araladım. Sokak bomboştu. Etrafta ürkütücü bir sessizlik vardı. Derin bir nefes alıp perdeyi biraz daha açtım.

Sokağın sonunda bir hareketlilik gördüğümde gözlerimi kısarak o tarafa baktım. Uzun elbiseli bir kadın sokağın ortasında durmuş etrafa bakıyordu. Arkası dönüktü ama kafasını göremiyordum.

"Camila!"

Kadın arkasını dönecekken babam belimden kavrayıp perdeyi kapattı.

"Canına mı susadın sen? Medusa'nın dışarıda dolaştığını biliyorsun!"

"Sadece çanı çalan adama bakmak istemiştim."

Babam elini sırtıma koyup beni merdivenlere doğru ittirdi.

"Medusa ile göz göze gelmemek için saklanmıştır."

"Ya Medusa ile göz göze geldiyse?"

Merdivenlerden indikten sonra Carlos'un yanına oturdum.

"Eğer öyleyse Medusa buraya geliyor demektir."

Ben indikten sonra babam da aşağıya gelip kapağı kapattı.

"Sanırım onu gördüm."

Annem elindeki gaz lambasını yüzüme doğru tutup kaşlarını çattı.

"Ne demek gördüm?"

"Sokağın sonunda bir kadın vardı. Arkası dönüktü ve üzerinde uzun bir elbise vardı. Kafasını göremedim ama diğerleri gibi korkmuyordu."

"Medusa bir canavar, insan değil."

Babam kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Derin bir nefes aldıktan sonra saçlarımı öptü.

"Bir daha sakın bunu yapma Mila. Cesurluk ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır ve Medusa'nın karşısına çıkmak aptallıktan başka bir şey değildir."

Kafamı omzuna yaslayıp yutkundum.

"Bunu neden yapıyor?"

"Çünkü o şeytanın beden bulmuş hali. İnsanları güzelliğiyle kandırıp onları taşa çeviriyor ve her şeylerini alıyor. O saf kötülükle yaratılmış bir canavar Mila."

"Onu hiç gördün mü?"

"Eğer onu görseydim, emin ol bugün yanınızda olamazdım."

"Onu görüp sağ kalan kimse yok mu?"

"Maalesef yok."

Bir sessizlik oluşmuştu.

"Baba, ne zamana kadar burada kalacağız?"

Kafasını duvara yaslayıp Carlos'a baktı.

"Çan tekrar çalana kadar çıkmayacağız."

"Ben acıkmaya başladım."

Babam beni bırakıp ayağa kalktı. Annemin elindeki lambayı alıp en köşedeki sandığa gitti.

"Biraz meyvemiz, suyumuz ve birkaç dilim ekmeğimiz var."

"Kaç dilim?"

"4 dilim var."

Annem derin bir nefes alıp bize baktı.

"Camila ve Carlos'a bir dilim verelim, Sofia'ya 2 dilim."

Babam ekmekleri ve suyu alıp yanımıza geldi. Annemin dediği gibi ekmekleri paylaştırıp su testisini ortaya koydu.

"Siz ne yiyeceksiniz?"

"Acıkırsak meyve yeriz."

"Meyve sizi doyurmaz ki"

"Siz doyun yeter."

Gülümseyerek Carlos'un saçlarını karıştırıp tekrar yanıma oturdu.

"Bu hafta 4. gelişi."

Kafamı kaldırıp anneme baktım. Endişeli gözüküyordu.

"Bu beni de korkutuyor."

"Bu hafta kaç kayıp verdik?"

"20'nin üstünde."

Annem derin bir nefes alıp Sofia'ya daha sıkı sarıldı.

"Çocuk var mı?"

"Hayır yok."

"Buradan gitmemiz gerekiyor."

"Bir şey fark etmez. Diğer köylerle de iletişim halindeyiz. Onlar da bizim gibi. Çok kayıp veriyorlar."

"Ne yapacağız peki? Bizi de taşa çevirene kadar bekleyecek miyiz?"

"Burada güvendeyiz."

"Erzağımız bitiyor ama."

"Tekrar doldururuz."

"Nasıl? Paramız yok ki."

"Bir yolunu bulacağım."

Birbirlerine üzgün bir şekilde bakmaya devam ederken çaresiz olduklarını anlamıştım. Medusa köydeki herkesi taşa çevirene kadar gelmeye devam edecekti. Her gelişinde hem erzaklarımızı alıyor, hem de tarlalarımızı mahvediyordu. Bu yüzden tarlalardan toplanan mamüller pahalıya satılıyordu.

Geçen hafta Medusa bizim tarlamızı da mahvettiği için bu hafta parasız kalmıştık. Babam her şeyin yolunda olduğunu düşünmemiz için uğraşsada Carlos ve ben gerçeklerin farkındaydık.

Neredeyse bütün tarlalar yanmıştı. Sadece 3 tarla kalmıştı. Medusa bu gelişinde onları da yakmış olabilirdi ama eğer onlara da zarar verdiyse köyümüzde büyük bir kıtlık yaşanacaktı.

Dış köylerden erzak almak zorunda kalacaktık ve çoğu ailenin parası yetmeyeceği için hırsızlıklar başlayacaktı. Bizi nelerin beklediğini herkes tahmin edebiliyordu ve bunları engellemek için kimse bir şey yapmıyor, yapamıyordu.

Derin bir nefes alıp babama baktım. Medusa'nın saf kötülükten yaratılmış bir canavar olduğuna inanıyordu, ben böyle olduğunu düşünmüyordum.

O kadının Medusa olduğunu biliyordum. Başka hiç kimse dışarıda Medusa dolaşıyorken o kadar sakin duramazdı.

Üzerindeki kıyafeti yanlış görmediysem Medusa bir kadındı. Bizim gibi bir insan. Bu da babamın düşüncesini çürütüyordu. Medusa canavar olarak yaratılmamıştı.

Yarın ve yarından sonra 2 bölüm daha yayınlayıp haftada 1 yöntemine geçeceğim.

Not: Hikayenin en başından beri her konuda bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Sen olmasaydın böyle muhteşem bir kurguyu kesinlikle bok ederdim. kitapkurdupariste SENİ ÇOK SEVİYORUM.

The Curse of Medusa // Camren (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin