Seeds of Apocalypse Part 3: Assemble

560 46 86
                                    

Konu: Fury, Dünyaya geldiğinden itibaren Avengers'ı bir araya toplamaya karar vermiştir. Steve ise dostunu arkasında bırakmayı göze alarak New York'a dönecektir. Bu sırada Thor, merkeze gelerek herkesi şaşırtır.

Bölüm: Uzayın derinliklerinde Peter Quill'in gemisi Milano'nun ekranında, Captain Marvel'ın hologramı yansıyordu. Quill, 'geliyoruz,' demişti ama nereye gittiğine dair bir fikri yoktu. Arkadaşları ona dik dik bakarken ve Groot, "Adım Groot" derken, Rocket, "Nereye gideceğini o da bilmiyor bence," diye yanıtladı.

Hologramdaki sarışın kadının konuşması şimdi kesik kesik geliyordu.
Peter kaşlarını çatarak, "Neredesiniz Captain Marvel?" diye sordu.
Ancak kadının onları duyduğundan şüpheliydi, çünkü sadece dört kelime söyleyebilmişti. "Tehlike... Thor... Asgard... Acil..." Sonrasında hologramla birlikte ses de gitmişti. Ekran kararırken, ekip birbirine baktı.
"Bu neydi şimdi?" diye sordu Rocket.
"Bize ihtiyaçları var," dedi Quill.
Gamora kaşlarını çattı. "O halde nereye gidiyoruz?" 
Peter gülümsedi. "Asgard'a."

Natasha Romanoff, iki gün önce geçtiği yolları yeniden arşınlarken, içinde tuhaf bir his vardı. Clint'in göreve dahil olup olmayacağını bilmiyordu, eğer 'emekli oldum' derse kafasına silah dayayıp onu zorlar mıydı, yoksa ikna etmeye mi çalışırdı? Natasha emin değildi. Ama öğrenmek üzereydi.

Kapıyı çalmadan hemen önce kulağını kısa bir süre kapıya dayadı. İçeriden hiçbir ses gelmiyordu, göğsüne yayılan panikle kapıyı yumrukladı. 'Lütfen gitmiş olmasın.'
Kısa süre sonra kapı açıldığında Clint'in üzerinde pijamalar vardı ve saçları her yana dağılmıştı. Şaşkın ve uykulu gözlerle kızıl kadını süzerken, yüzündeki paniği okuyabiliyordu.
Natasha davet edilmeden Clint'in yanından hızla içeri daldı ve adamın şaşkın bakışlarına aldırmadan kapıyı dikkatle ardından kapattı.
"Giyinmelisin, dedi. "Sana beş dakika veriyorum."
"Ne için beş dakika? Natasha, neler oluyor?"
"Açıklayacak zaman yok Clint. Hemen yola çıkmalıyız. Acil durum."
İyice sersemlemiş olan Clint "Ne-ne acil durumu?" diye kekelerken, Natasha, "Geldi," dedi. "Sonunda beklediğimiz şey geldi Clint. Benimle gelmek zorundasın, Dünya yok oluşun eşiğinde. Ve ben burada seninle çene çalamam. Acele etmeli ve hemen-"
"Natasha dur bir dakika. Ağzından çıkanlara kulak veriyor musun? Dünya neden yok oluşun eşiğinde, sen neden sabahın altısında kapımdasın ve seninle nereye gelmek zorundayım?"
"New York'a," dedi Natasha. Clint ile kısa bir süre bakıştılar. "Her şeyi yolda anlatırım, ama acele etmeliyiz, vaktimiz tükeniyor."

Şimdi Heimdall olsa kendilerine doğru yaklaşan gemiyi çoktan görmüş ve düşman olup olmadığını anlamış olurdu. Sif ise yaklaşan geminin düşman olmadığını sadece tahmin etmişti. Bu yüzden Asgard'a girmelerine izin vermişti. Böylece onlarla konuşabilir, ne istediklerini öğrenebilirdi.

Asgard topraklarına iniş yapan Galaksinin Koruyucuları ise bir miktar tedirgindi. Bir savaş çağrısı almışlardı ve kendisini Captain Marvel olarak tanıtan kadın Asgard'la ilgili bir şeyler söylemişti. Sonrasında kendileriyle tekrar bağlantıya geçsin diye beklemişler, hatta kendileri ona ulaşmaya çalışmış ama başaramamışlardı. Bu sebepten durumun acil olduğuna karar verip Milano'yu Asgard'a getirmişlerdi.

Gelen misafirleri karşılamak için öne çıktı Sif. Tedirgindi. Güç aldığı tek şey sırtındaki kılıcıydı. Gökkuşağı köprüsünden yürüyen üç insan, bir hayvan ve... bir ağaç mıydı o?
Sif gözlerini kıstı, Heimdall'ın buna ihtiyacı olmazdı ama Sif, Dokuz Diyarın gözetmeni değildi. Ve o da şimdi kim bilir neredeydi?

Grup dağınık şekilde önünde durduğunda, "Asgard'a hoş geldiniz," dedi.
Quill, "Merhaba," diyerek elini uzattı. "Adım-"
Ancak tam o anda Sif, kaşlarını çatıp "Bu da ne?" diye sordu.
"Adım Groot."
Sif bir adım geri gitti. "Konuşuyor mu?" Şaşkındı.
Rocket cevap verdi. "Sadece 'adım Groot' diyebiliyor."
Sif kılıcını çekip eline aldı. "Neler oluyor burada? Siz de kimsiniz? Bu... bu şeyler de ne?"
Peter öne çıktı. "Sakin ol Bayan. Benim adım Quill. Peter Quill."
Sif kaş çatmaya devam etti.
"Star-Lord? Belki beni bu isimle tanıyor olabilirsi-"
"Arkadaşımın kusuruna bakmayın," diye atıldı Gamora. Sif'in sinirli olduğunu ve Quill'i ortadan ikiye kesebileceğini anlamıştı.
"Biz Xandar'dan geliyoruz. Orada yaşıyoruz. Ancak bir savaş çağrısı aldık. Dünya'nın bir savaşa girmek üzere olduğunu öğrendik ve biz de yardım etmek için buraya geldik... Thor'u arıyoruz." dedi son cümlesini hızlı söylemişti.
Sif, "Onu neden arıyorsunuz?" diye sordu.
"Bunu bizde merak ediyoruz aslında, ufak bir araştırma yapıp kendisinin Tanrı olduğunu öğrendik. Onu neden aradığımızı da onu görünce anlarız diye düşünmüştük," dedi Quill, omuz silkerek.
"Thor burada değil," diye cevap verdi Sif.
"Vay anasını. Bunca yolu boşa geldik desene," diyerek küfretti Rocket.
"Adım Groot."
"Evet ama bu çıtır bize yetmez, bize şu Tanrı zımbırtısı lazım."
Sif bir adım öne çıktı. "Evcil hayvanınız neden bahsediyor?"
Rocket sinirlendi ve "Evcil hayvan mı?" diyerek Sif'in üzerine atlamaya çalıştı. Onu son anda Quill tuttu.
"Bırak beni Quill, bu çıtır bana ne dedi duymadın mı?"
"Anlaşılan onlar senin türünü tanımıyor Rocket, buraya ne için geldiğimizi unutma," diyerek onu yatıştırmaya çalıştı.
Gamora arkadaşlarına göz devirdi ve "Thor'u bulmamız lazım," dedi. "Bize nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?"
Sif derin bir nefes aldı. Düşman olmadığını bildiği bu tuhaf gruba kısaca göz gezdirdi. Dünyadaki bir savaştan bahsetmişlerdi. Savaş çağrısı aldıklarını söylemişlerdi. Ve Dünya Thor'un koruması altındaydı. 
"Thor Dünya'da," dedi Sif.
"Adım Groot."
"Ona teşekkür etmene gerek yok şapşal," dedi Rocket ters ters.
Gamora kızgınca Rocket'e baktı. "Şey, bilgi için teşekkürler... Aa?"
"Lady Sif," diyerek kendini tanıttı Sif.
"Ben de Drax," diyerek elini uzattı ve sırıttı Drax. Sif hoşuna gitmiş olmalıydı.
Quill başını salladı. Sif kendine uzatılan eli sıkmadı. Gamora iç çekti. Bir avuç geri zekalı ile Asgard'a ne diye gelmişti, hiç bilmiyordu.

Masters of Infinity (Stony)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin