Papatyalar doğanın adeta birer incisidir.. sevgiliye verilecek nadide çiçeklerden birisidir.. papatyaları seven insan hayatı da sever...
İnsan sevdiğini birçok şekilde anlatmayı seçebilir aslında.. ama bunun en güzel ve etkileyici yollarından biri de sevdiğine bir çiçek hediye etmektir.. Emily'nin en sevdiği çiçeklerin papatyalar olduğunu öğrenmiştim.. kolunda bir papatya bilekligi ve boynunda bir papatya kolyesi olması bana bunu gayet net bi şekilde gösterdi... Onunla birlikte geçirdiğimiz her an kendimi çok daha mutlu ve hayata daha sıkı tutunan biri olarak görüyordum.. onunda benimle mutlu olduğunu görmek bu sevincimi ikiye katlıyordu.. O ilk gün karşıma çıkan hayatından vazgeçmiş kızın yerini bambaşka birisi almıştı resmen.. Ne kadar sevgiye hasret kalmıştı kim bilir..?
İçimden onu daha nasıl mutlu ederim diye düşünüp duruyordum sürekli..çünkü Emily mutluluğu ve sevilmeyi kat kat fazlasıyla hakediyordu.. Ondan hoşlandığımı öğrendiğinden bu yana da içimde hep onun için en iyisini yapma arzusu vardı...
Onun yanındayken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyordum.. Saatler sanki dakika gibi geliyordu... Saat artık geç olmuştu ve ikimizde yorulmuştuk açıkçası..
-Emily artık eve gidelim mi?
(Biraz asık bi suratla)
+Ama Mike bugünün bitmesini istemiyorum.
Dedi.
-Bugün bitebilir ama biz hep birlikteyiz ve böyle güzel günlerimiz çok olacak Emily. İkimizde yorulduk artık dinlenmeliyiz.
+peki Mike.
Dedi yine asık bi suratla..
Emily i oyle görmeyi hiç sevmiyordum ama son günlerin yorgunluğunun üstüne bu kadar yorgunluk da açıkçası fazlasıyla yıpratmıştı beni.Akşam saat 22.40 civari kenar mahallemizdeki eski evime geldik.. İkimizde kurt gibi acıkmıştık. Ben yemek hazırlamak için mutfağa doğru giderken Emily arkamdan seslendi;
+ Mike bu akşam yemeği ben yapabilir miyim?Şaşırmıştım ve hoşuma da gitmişti.. onun bana boyle sıcak davranması ve hayatımın bir parçası olması beni benden alıp götürüyordu..
- Tabiki nasıl istersen
Dedim..
O mutfakta yemek yapmayla uğraşırken bende kendimi banyoya atıverdim..
Günün yorgunluğunu sıcak bi banyodan başka hiçbirşey alamazdı.. Bir de Emily nin bana bakarken gülen gözlerinin attığı bakışlar..Banyoda sıcak suyun altında kendimi rahatlamış hissederken bir anda aklımda yine her zamanki gibi düşünceler belirmeye başladı.. fakat bu seferkiler hayattan nefret eden bir insanin düşünceleri değil tam tersine hayata daha sıkı sarılmaya başlayan bi insanın düşünceleriydi.. Emily le karşılaştığımız andan itibaren yaşadıklarımız,onunla geçirdiğimiz o güzel vakitler.. hepsi gözümün önünden geçti bir anda ve yüzümü şapşal bir gülümseme kapladı..
Evet ben onu seviyordum..Banyodan çıkıp mutfağa girince gözlerime inanamadim..
Emily şahane bir masada tüm hünerlerini sergilemişti resmen..
Ve masada yanan iki mum..
Hayatımda ilk kez böyle bir an yaşıyordum ve şaşkınlığımı da gizleyemiyordum.. Emily bunu anlamış olacak ki
+Mike sen iyimisin? dedi.
evet ben iyiydim hemde hic olmadığım kadar iyiydim..
-Emily evet iyiyim.. bu masa bu yemekler.. daha yemeğe başlamadan kendimi tok hissetmeye başladım.. dedim. Gülümsedi ve ;
+ Neyi bekliyorsun otursana.. dedi..
Ben hala bu bir rüyamı diye masaya bakarken Emily nin de beni izlediğini farkettim bir an ve utandım açıkçası..
İkimizde çok açtık ve yemeğe başladık fakat ben ne zaman Emily i yemek yerken görsem kendim yemeği bırakıp onu izliyordum.. Emily de bunu farkediyor ve sürekli utanıyordu..
Sonra ikimiz de birbirimize gülümseyip tekrar devam ediyorduk...Karnımızı güzelce doyurduktan sonra biraz sohbet ettik ve ona aslında cevabını bildiğim soruyu sordum;
-Emily sen en çok hangi çiçekleri seversin?
+Bunu neden sordun Mike?
-Meraktan ve birde kolundaki ve boynundaki papatya simgelerinden sordum..
+Evet o papatyalar.. onlar bana annemden kalan iki hediye.. 14. yaş günümde bana bunları hediye etmişti.. O da papatyaları çok severdi ve bende cok severim..Papatyalar her yerde bulunur gibi gözükse bile aslında çok nadide ve değerli çiçeklerdir hayatta kendi ayaklarının üzerinde durmayı hatırlatır bana... dedi..Bunun üzerine bende gülümsedim..
Neden gülümsediğimi sordu..
-Bana bunları söyleyen kadın birkaç gün öncesine kadar kendini öldürmek istiyordu dedim ve o da biraz pişmanlık içeren bakışlarla gülümsedi..
Artık saat çok geç olmuştu uyumalıydık... yine o benim odama ve bende salona geçip yattık fakat aklıma ona bir sürpriz yapma fikri geldi...
Papatyaları çok seven bir kadına bir hediye almak istedim ve bu da bir buket papatyadan güzel birşey olamazdı...
Sabah Emily den önce uyanıp hemen evimin yaklaşık 2 kilometre uzağındaki Marcy'nin Çiçek Bahçesi'ne gittim.. bu dükkan yıllardır buradaydı Bayan Marcy i de iyi tanırdım ama hiç bi zaman ondan bir çiçek almamıştım... çünkü verecek kimsem yoktu...
Aceleyle içeriye girdim
-Günaydın bayan Marcy
+Gunaydin Mike..dedi bana şaşkın bir halde..
Seni bu dükkanda görmek ne büyük şeref....
Ben utangaç halimle
-Evet Bayan Marcy size şu an çok ihtiyacım var bana biraz yardımcı olabilir misiniz?
+Tabiki Mike ne konuda yardımcı olmam gerekiyor?
-Bana kır papatyası lazım hemde en taze ve en güzellerinden...
Gözlerimin içine bakıp gülümseyerek
+Tam yerine geldin ama bu acele neden acaba? dedi..
-Bayan Marcy size herşeyi daha uygun bir zamanda anlatırım.. dedim..
Bayan Marcy elindeki en güzel papatyalardan bana kocaman bi buket hazırladı.. ücretini ödemeye gelince cüzdanımı evde unuttuğumu farkettim..
-Bayan Marcy benim cüzdanım evde kalmış şu an gidip almaya kalksam çok zaman kaybederim ödemesini sonra yapsam o.....
Demeye kalmadan sözümü kesti ve bana l
+seni bu kadar heyecanlı ilk defa görüyorum Mike al bunları koş işini hallet. Ödeme yapmasan da olur bunlar sana benden hediye olsun... dedi..
İtiraz etsemde işe yaramadı çiçekleri alıp koşarak eve döndüm... umduğum gibi Emily hala uyanmamıştı nihayet.. dün gece çok yorulmuştu ve derin derin uyuyordu...
O uyurken odanın içine girip papatyalardan birer adet mutfağa dizerek geldim ve büyük buketi masanın tam ortasina koydum ve güzel bir kahvaltir masası hazırladım... şimdi sabırsızlıkla Emily nin uyanmasını bekliyordum...
Nihayet odanın kapısından sesler gelmeye başladı... onu saklanarak izliyordum ve yerdeki her papatyayı aldikvae yüzünde bir gülümseme daha oluşuyordu... onu öyle gördükçe bende mutluluktan uçuyordum.. ve en son mutfağa girip de o kocaman buketi görünce Emily sevinçten ağlamaya başladı... hemen yanına gittim ve o an bana öyle bir sarıldı ki bu mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmez.. kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık...
+Mike... dedi
-Efendim Emily?
+Mike ben seni çok seviyorum... dedi ve boynuma sarılıp dakikalarca beni bırakmadı...
Bir insan aşık olduğu kişiyi öyle görmekten başka daha ne isteyebilir ki?