Oturduğu yerden başarıya ulaşan tek canlı, tavuktur.
🍁
Saatler saatleri, günler günleri kovalaya kovalaya Kayra'nın yapmış olduğu saldırının üzerinden tam bir hafta geçmişti. Fakat ortalık bir türlü durulmuyor, İsrail'in başbakanı sürekli kameraların karşısına geçip çalınan paralarından hayıflanıyordu. Fakat sonbaharın kendisini iyiden iyiye hissettirdiği bir perşembe gününün ilk saatlerinde Kayra'nın tahmin edemeyeceği bir gelişme gerçekleşmek üzereydi. ODTÜ'de bir öğretim görevlisi, sabahın ilk ışıklarıyla elindeki siyah dosyayla yola koyuldu. Bu öğretim görevlisi, Kayra'nın öğrencilik yıllarında öğretmeni olan Kemal ERŞAN'ın ta kendisiydi. Kemal hoca, Kayra'yı oldukça iyi tanıyan, neler yapabileceğini bilen, orta yaşına rağmen canlı surata sahip, uzun boylu, hafif kilolu, sürekli etrafına gülücük saçan bir adamdı. Not konusunda oldukça cimri davrandığı için öğrenciler tarafından sevildiği pek söylenemezdi fakat ODTÜ'de Kemal hoca kadar iyi bir eğitim veren başka bir hoca yoktu. Oldukça zekiydi ve Kayra'nın bu denli başarılı bir yazılımcı olmasında küçük de olsa bir payı vardı. Ama Kayra'nın başarılı olmasının altında yatan en büyük etken, zekasıydı.
Kemal hoca, karakolun kapısındaki nöbet tutan nöbetçi polislere selam verdikten sonra içeriye girdi. İçerisi diğer günlerle kıyaslanamayacak kadar polis ile doluydu. Nedeni ise emniyet genel müdürünün bir saat içerisinde teftişe gelecek olmasından kaynaklanıyordu. Kemal hoca, bu koşuşturmacadan sıyrılıp masanın başında oturmakta olan genç bir memurun karşısında dikildi. Genç memur, önündeki dosyalardan kafasını kaldırıp karşısında dikilmekte olan adama, Kemal hocaya baktı. Sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Buyurun. Nasıl yardımcı olabilirim?" diyerek iki elini kenetleyip masanın üzerine koydu.
Kemal hoca, yüzüne sevecen bir gülümseme takınıp,
"İyi günler, memur bey. Ben bir ihbarda bulunmak istiyordum da..." diyerek cümlesinin tamamlamayıp polis memurundan bir karşılık bekledi. Genç memur,
"Buyurun." dedi tekrar. "Şöyle oturun." diyerek masanın önündeki deri kaplamalı sandalyeyi işaret gösterdi. Kemal hoca, sandalyeye oturup ceketinin düğmesini çözdü. Karakolun içerisindeki koşuşturmadan sıkılmış olacak ki bir an önce derdini anlatıp gitmek istermişçesine konuşmaya başladı.
"Memur bey, bildiğiniz gibi gündemi meşgul eden bir olay var. Şu, İsrail'in bankalarına siber saldırı gerçekleştiren olaydan bahsediyorum. Ben sanırım saldırıyı gerçekleştiren kişiyi tanıyorum."
Genç memur, heyecanlı bir ses tonuyla,
"Öyle mi? Kimmiş?"diye bir soru yöneltti.
"Kayra Şafak. Kendisi benim eski öğrencim olur. Ah! Çok özür diliyorum, kendimden bahsetmeyi unuttum. Efendim, ben Orta Doğu Teknik Üniversitesinde bilişim uzmanlığı üzerinde doktora yapmış öğretim görevlisiyim. Kayra'da benim öğrencim olur. Gerçi mezun oldu fakat bu pek önemli değil. Kayra'yı benden iyi kimse tanıyamaz. Kendisi bir yazılım geliştirmek ile meşguldü ve korkarım başarılı da olmuş. Buyurun, bu da dosyası." diyerek elindeki siyah dosyayı polis memuruna uzatıp arkasına yaslandı. Memur, siyah dosyanın kapağını açıp içerisindeki A4 dosya kağıtlarını çıkardı. Tek tek dosyaları incelemeye başladı.
A4 sayfalarında Kayra'nın okulunda yapmış olduğu çalışmalar, derslerinde ne kadar başarılı olduğunu gösteren belgeler ve kişisel bilgileri vardı. Memur bu belgeleri üstün körü inceledikten sonra Kemal hocaya dönüp,
"Eee, bu mu yani? Neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz bu belgeler ile, anlayamadım. Bu belgeler birinin suçlu olduğunu değil, başarılı olduğunu gösteriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HACKER (Kitap Oldu)
ActionDünyanın Bir Türk Hacker İle İmtihanı. Türkiye de doğup büyümüş olan Kayra ŞAFAK, 21. yüzyılın en becerikli ve en zeki bilgisayar programcısıdır. Tek amacı canı pahasına sevdiği ülkesini iç ve dış tehditlere karşı korumak, sadece kendi ülkesindeki...