"Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz, yapma bir şeydir."
🥀🥀🥀
"Pardon da, nedenini öğrenebilir miyim?" diye sitem etse de Kayra,nedenini az çok tahmin edebiliyordu lakin yapmış olduğu saldırıda bir açık vermiş olsa böyle nazikçe gözaltına alınmayacağını da biliyordu.
"Karakolda öğrenirsiniz. Üzerinize bir şeyler giymeniz için bekliyorum. Lütfen acele edin." diyerek arkasındaki polislere evi araması için içeriye girmelerini işaret etti. Polisler içeri gireceği sırada Kayra,
"Ayakkabılarınızı çıkarır mısınız lütfen?" diyerek polisleri içeriye adım attırmadan durdurdu. Sivri suratlı, muhtemelen ekipteki en kıdemli polis memuru bu duruma karşı çıkıp,
"Bakın, lütfen zorluk çıka...." diye söze girecek olsa da lafını bitiremeden Kayra, ses tonunu biraz yükselterek polis memurunun lafını kesti.
"Evimi arama hakkınız var fakat kirletme hakkınız yok, değil mi memur bey?!" bu sert çıkış, kapının önünde birkaç saniyelik sessizliğe neden oldu. Aynı ses tonuyla konuşmasına devam etti, "Evimin her yerinde halı var, ayaklarınız üşümez. Fakat ayakkabılarını çıkarmadan bir Allah'ın kulu evime giremez." diye sert fakat haklı bir serzenişte bulundu. Polislerden ses çıkmayınca kapı eşiğinden ayrılıp odasına yöneldi. Bu öz güvenli konuşmanın ardından polislerin ayakkabılarını çıkaracağından oldukça emindi. Öyle de oldu. Kayra, oldukça öz güvenli, ayaklarını yere sağlam basan güçlü bir kadındı. Huy olarak da görünüş olarak da annesine çok benziyordu.
Polisler ayakkabılarını çıkarıp eve girdiklerinde Kayra, odasında, üzerindeki pembe pijamalarını çıkarmakla meşguldü. Öğlen ezanı okunalı neredeyse bir saat olmuştu fakat üzerini değiştirmeye üşendiği için hala pijamaları ile duruyordu. Pijama takımlarının yerini beyaz sade bir tişört ve dar paçalı mavi kot pantolon aldı. Siyah kapüşonlu hırkasını giyerken bir yandan da odada göze batan bir şeyin olup olmadığını kontrol etti. Tek dikkat çeken şey, ses değiştirme aygıtıydı. Gerçi onu kullanmaya pek fırsatı olmamıştı. Siyah hırkasının fermuarını yarıya kadar çekip merdivenlerden aşağıya indi.
...
Kayra, bir sorgu odasında sorgusunun alınması için bekletiliyordu. Bekletildiği oda küçüktü ve odanın içerisinde sinir bozucu bir rutubet kokusu vardı. Ayrıca soğuktu. Bu soğuk, rutubetli odada sadece eski, küçük bir masa ve iki sandalye vardı. Sandalyelerden biri Kayra'nın sorgusunu alacak görevli içindi. Bunların dışında rutubetten küflenmiş tavanda cızırdayarak çalışan bir floresan, Kayra'nın tam karşısındaki duvarda ise büyük bir siyah cam vardı. Bu camın arkasında sorguyu kayda alan iki görevli memuru duruyordu. Kayra, hırkasının kapüşonunu başına geçirip kollarını birbirine dolayarak camda yansıyan görüntüsüne baktı. Neden gözaltına alındığını düşünüyordu. "Bir şey bulmuş olsalar, böyle nazikçe göz altına alınmazdım. Başka bir şey olmalı." diye sessizce söylendi. Bu sırada demir kapı gürültü çıkartarak açıldı. İçeriye iki polis memuru girdi. Elinde sarı bir dosya olan, otuzlu yaşlarda, uzun boylu fakat boyuna göre oldukça zayıf olan polis memuru, Kayra'nın tam karşısına otururken, oturan memurdan daha genç olan, sağ gözü şaşı memur ise masanın dibinde ayakta duruyordu. Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Kayra, karşısında oturan polis memuruna bakıyordu, memur ise önündeki dosyayı inceliyordu. Dosyada suça dair hiçbir unsur yoktu ki bu nedenle söze nasıl başlayacağını bilmiyordu memur.
"Kayra Şafak. Çok başarılı bir öğrencilik geçirmişsiniz. Yaptığınız çalışmalar da öyle..." diyerek söze başladı. Kayra, gayet sakin bir ses tonuyla,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HACKER (Kitap Oldu)
ActionDünyanın Bir Türk Hacker İle İmtihanı. Türkiye de doğup büyümüş olan Kayra ŞAFAK, 21. yüzyılın en becerikli ve en zeki bilgisayar programcısıdır. Tek amacı canı pahasına sevdiği ülkesini iç ve dış tehditlere karşı korumak, sadece kendi ülkesindeki...