"Burası mı?"
Rose motordan inip etrafı incelerken sormuştu bu soruyu. Çiftlik evi gibi bir yere gelmişlerdi. Her yer yeşilliklerle doluydu. Huzurlu bir yere benziyordu. Rose yeşilliği, ormanı her zaman sevmişti. Burnuna gelen güzel ağaç kokusunu içine çekti ve gözlerini kapatıp huzuru hissetti. Hasta bir kadının kalması için güzel bir yerdi. Steve kızın ne yaptığını anlamamıştı ama bölmek istemiyordu. Rose burayı sevmişe benziyordu. Kızın gözlerini kapatıp gülümsemesi genç adamın dudağının kıvrılmasına neden olmuştu. Rose Steve'i beklettiğini fark edince eski haline döndü ve ona üzgünüm dercesine baktı. Steve önemli değil dercesine elini salladı ve tutması için kıza uzattı. Rose küçük eliyle sarışın adamın büyük elini tutup, kendini yönlendirmesine izin vermişti. Evin kapısına geldiklerinde derin bir nefes alıp zile bastı Steve. Yıllardır görmediği kadını görmek onun için biraz zor olacaktı. Kapıyı genç bir hizmetçi açtığında gülümseyerek konuştu. "Kime bakmıştınız?" "Peggy. Peggy Carter." Sakin bir ses tonuyla konuştuktan sonra cevap beklercesine karşısındaki genç kadına baktı. "Ah, siz Bay Rogers olmalısınız. Nasıl tanıyamadım ki? Üzgünüm. Geçin içeri." Kadının dedikleriyle Peggy'nin kendisinden bahsetmiş olduğunu anlamıştı. İçeri girdiklerinde önlerindeki kadını takip edip yürüdüler. Kapalı bir odanın önüne geldiklerinde onlara eşlik eden bayan yanlarından ayrıldı. Steve gergin hissediyordu ve bunu Rose'da fark etmişti.
"Seni gördüğüne sevinecek. Hadi sen içeri gir, ben burada beklerim."
"Ama-"
"Hadi Steve. Onunla yalnız konuşsan daha iyi olur."
Sarışın adam kafasını salladı ve içeri girdi. Gözleri yatakta uzanıp dışarıyı izleyen kadına kaydı. Saçları beyazlaşmış, yüzünde kırışıklıklar olmuştu. Yaşlanmıştı. Eski halinden eser kalmamıştı ama gözlerinde ki parıltı hiç değişmemişti. Odaya birinin girdiğini hissettiğinde kafasını yavaş bir şekilde gelene bakmak için çevirdi hasta ve yorgun kadın. Gördüğü adam ile nefesinin kesildiğini hissetti. Geleceğini biliyordu ve onu bekliyordu. Halsiz yüzüne bir gülümseme yerleştirdi yaşlı kadın. "Geleceğini biliyordum Steve." Gözleri çoktan dolmaya başlamıştı bile. Onu kaybettiğini sandığı gün aklına gelince bir damla gözyaşı firar edip yanaklarından süzülüverdi. Steve yüzündeki tebessümle yatağın yanındaki sandalyeye oturdu ve ilk aşkına baktı. Dolan gözleri onu hüzünle gülümsetti. "Nasılsın Peggy?" Yaşlı kadın burukça gülümsedi. Steve karşısındaydı. Hiç değişmemişti. Hala aynı, yakışıklı, genç adamdı. Yavaşça elini Steve'in elinin üstüne koydu. "Uzun zaman oldu Steve. Çok, çok uzun bir zaman." Sarışın adam başını evet anlamında salladı. Gerçekten çok uzun zaman olmuştu.
"Gözlerindeki o parıltı hiç gitmemiş Peggy. Hala aynı bakıyorlar."
" Sen de hiç değişmemişsin. Hala aynısın Steve. Hala cesaretini sevdiğim o genç askersin."
"Seni görmek güzel."
"Seni de Steve."
"Ee bana hayatından bahset. Evlenmişsin. Çocukların var mı? Eşin nerede?"
"Onu kaybettik... çocuklarım da kendi evlerindeler. Ya sen? Hala bekar mısın? Kalbini çalan bir kız yok mu?"
Peggy muzip bir şekilde bakıp gülümsedi. Steve'i görmek, onunla konuşmak iyi gelmişti. Hastalıklı bedeni bu dünyadan göçmeden önce ilk aşkını görmek güzel bir histi.
"Bilmiyorum. Hala aşık olmadım. Hayatıma eşlik edecek bir kadın hala yok." Gülerek konuşmuştu genç adam. Bir süre daha sohbet ettikten sonra aklına Rose geldi. Onu Peggy ile tanıştırmak istiyordu. "Seni tanıştırmak istediğim biri var. Rose içeri gelsene." Yaşlı kadın gözlerini kapıya çevirip gelecek kişiyi beklemeye başladı. İçeri kahverengi saçlı, beyaz tenli, güzel bir kız girdiğinde gülümsedi. Bu Steve'in kalbini çalacak olan kızdı. Bunu hissetmişti. Aslında yakışırlardı da... Yaşlı kadın muzipçe sırıtırken Steve ona Rose'u tanıttı. "Memnun oldum Rose." "Bende öyle Ajan Carter." Genç kızın bu tavrı Peggy'i güldürmüştü. Ajan olduğu günler geride kalmıştı. "Sadece Peggy de." Diye düzeltti onu. Daha sonra sohbet etmeye başladılar. Karşısındaki genç kızın kendisiyle saygılı ve olgun bir şekilde konuşması yaşlı kadının hoşuna gitmişti. İki kadın sohbet edip, birbirlerini tanırken Steve oturmuş öylece onları izliyordu. Peggy ona iltifat ettiğinde Rose'un kızarması genç adamı güldürmüştü. Bir saniye düşününce bu kızla ilgili çoğu şeyin kendisini gülümsettiğini fark etti. Peggy ise bir yandan Rose ile konuşurken bir yandan da göz ucuyla Steve'e bakıyordu. Sarışın adamın gülümseyerek Rose'u izlemesi gözünden kaçmadı eski ajanın. Hissettiği doğruydu işte. Bu ikisi birbirlerinin kalplerini çalacaktı. Rose çok güzel bir kızdı ve Steve de yakışıklı bir adam. Peggy Rose'a erkek arkadaşı olup olmadığını sorunca genç kız gülerek hayır cevabını verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MYSTERY LIGHT (Captain America)
ФанфикYenilmezler'in uğraştığı sorunlar bitmek bilmiyordu. Bu sorunlardan biri de HYDRA'nın oluşturduğu 'gelişmişler projesi'ydi. Rastgele buldukları bir formül normal bir insanı gelişmiş, yani bir mutant, yapıyordu. İlk deneklerinde başarı kaydetmişlerdi...