13.Bölüm - Onunla Uyanmak İstiyorum

14.8K 1.1K 45
                                    



-Onunla Uyanmak İstiyorum-

"Korksan iyi olur evlat ben onun kocasıyım. Şimdi kaybol!" Tanrım bu ses?

"JONGİN!!"

"Selam bebeğim çok beklettim mi?" Ah tanrım onu gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Yanıma gelip elimden tuttu ve beni arkasına aldı. Çocuk ellerini havaya kaldırdı ve arabasına binip gaza bastı.

"Neden beni beklemedin?" Jongin bana döndü ve sinirle kükremeye başladı. Hala elinde olan elimi kurtardım ve bir adım atıp kaldırıma çıktım. Bugün lanet taksiler grevde mi yoksa bana özel bir uygulamamı var? Jongin sinirle elimden tutup beni kendine çevirdi. Sinirden kulakları kıpkırmızı olmuştu.

"Soo yürü gidiyoruz."

"Ben kendim giderim Jongin. Sana ihtiyacım yok!" Jongin sıkıca elimi kavradı ve beni arabaya doğru çekiştirmeye başladı. Arabanın kapısını açıp, beni arabayla arasına aldı.

"Sadece bin şu arabaya!" burnundan soluyordu. Neden sinirleniyor ki benim bir suçum yok! Yani bu kadar yakışıklı olup insanların ilgilisi çekmem benim suçum değil!

"Bana emir verir gibi konuşma! Ben senin çalışanın değilim." Kaşını kaldırıp kafasını yana eğdi.

"Evet öylesin. Şirketle yaptığın bir sözleşme var, öyle değil mi? Bende şirkette en üst kademede olduğuma göre...evet sen benim çalışanımsın Do Kyung Soo." Tam adımı ondan duymak tüylerimi diken diken ediyor.

*Seni kızdırmak için yapıyor buna kanma Kyungsoo kanma.*Lanet olsun iç sesim tatilden dönebildin sonunda. Seni özledim.

Jongin elimdeki pastayı aldı ve arka koltuğa koydu. Ön koltuğa kurulup kemerimi taktım. Ellerimi göğsümde birleştirip sessizce arabayı çalıştırmasını bekledim. Hava çok güzeldi, insanlar sokaklarda sevgilileri ile el ele yürüyüş yapıyorlardı. Kimi parkta köpeğini gezdiriyor kimi de akşam evine gitmek için durakta otobüsün gelmesini bekliyordu. Jongin arabayı çalıştırdı ve hızla sürmeye başladı.

"Ben gelmeseydim o...o serseri belki de......" Jongin burnundan soluyordu. Elinin birini direksiyona vurdu ve sinirle saçlarını karıştırmaya başladı.

"Ben kendimi koruyabilecek yaştayım Jongin." Bende sinirle cırladım. Ne demek çocuk muyum ben? Ne yapabilirdi ki hem?

"Kendini nasıl koruduğunu çok iyi görüyorum. Soo beni şu birkaç gündür ciddi anlamda yoruyorsun. Yixing'le olan şu....şu saçma sevgili olayı da nedir?" Kırmızı ışık yandı ve arabayı durdurup frene bastı. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. "Bu ne tür bir saçmalık çabuk açıkla bana?"

"Saçma mı? Hayır, hiç de değil. Biz birlikteyiz." Bakışlarımı camdan dışarı çevirdim ve sorduğu sorulara cevap vermeye başladım.

"Ne zamandan beri birliktesiniz? Buna inanmamı beklemiyorsun öyle değil mi?" Ne neden inanmıyorsun yaa....oyunculuk kabiliyetim bu kadar mı kötü? Hâlbuki anaokulundayken oynadığım piyeslerde büyük övgüler almıştım. Ne yani hepsi yalan mıydı?

"Şeeyy...şeyden b-beri..ıhm..sözleşmeden beri."

*Kyungsoo neden kekeliyorsun. Sana inanmayacak, seni senden bile iyi tanıyan bir adama nasıl yalan söylersin?*

"Yalan söylüyorsun Soo."

*Al işte.*

"Yah Kim Jongin! Bunlar seni neden ilgilendiriyor ki? Kendi işinle ilgilen sen."

*Evet, işte böyle bebeğim aynen devam.*

O anda arkadan araba kornaları çalmaya başladı. Yeşil ışık yanmış önümüzdeki araçlar çoktan gitmişti. Jongin sinirle direksiyonu kavradı ve arabayı sürmeye başladı. Eve kadar benimle hiç konuşmadı. Eve geldiğimizde yavaşça arabadan indim ve arka koltuğa bıraktığı pastamı alıp bahçeye doğru ilerledim. Minseok ve annesi çoktan gelmişti. Onların yanına gittim ve selamlaştım. Minseok beni gördüğüne çok sevindiğini ve geçen ki randevumuzu tekrar etmemiz gerektiğini söyledi. Jongin barbekünün başında ateşi yakmaya çalışıyordu. Annem ve Bayan Min masayı kurarken ben ve Minseok da salata yapıyorduk. Üzerimdeki yoğun bakışları hissedebiliyordum.

Strawberry CakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin