20.Bölüm - Deliğimin Tatile İhtiyacı Var

14.2K 1K 56
                                    

-Deliğimin tatile ihtiyacı var-

"Neden 63.bina Wufan?"

"Seul'un eşsiz manzarasını ve han nehrini olağanüstü görüntüsünü izleyebileceğin ender yerlerden biri olduğu için Yixing." Wufan beni 63.binaya getirmişti. Daha önce defalarca gelmeme rağmen şuan heyecandan ölmek üzereydim. Asansörle son kata giden numaraya bastı. Sonra duvara yaslandı ve ellerini göğsünde birleştirip beni izlemeye başladı.

"B-bir şey mi var yüzümde." Kafamı çevirip dört bir yanı aynalarla kaplı olan asansörde kendimi incelemeye başladım. Hayır, yüzümde herhangi bir şey yoktu.

"Evet, var." Kafamı çevirip tekrar baktım hayır hiçbir şey yok! Ne demek istiyor?

"Wufan benim göremediğim şeyleri mi görüyorsun, anlamıyorum. Yüzümde hiçbir şey yok!" Sinirlenmeye başlıyordum benimle dalga geçiyordu.

"Yüzünde bir meleğin tebessümü var." Sonra asansör durdu ve elimi tutup beni ağzı açık bir şekilde asansörden çıkardı. "Ve melekleri kıskandıran bir güzellik!" Kendimde cevap verecek gücü bulamıyordum. Nefesim kesilmişti fakat asıl kalbimi durduran şey beni götürdüğü devasa yemek salonu olmuştu. Buraya daha önce iş görüşmeleri için sık sık gelmiştim ama bu halini ilk defa görüyordum. Kırmızı mumlardan yerlere uzun bir yol çizilmişti. Yolun sonunda muhteşem bir masa ve lezzetli olduğunu düşündüğüm enfes yemek çeşitleri vardı. Mum ışığıyla aydınlatılan yemek salonunun camından Seul'un o eşsiz manzarasını izleyebiliyorduk. Etraf da yüzlerce kırmızı gül, kalp şeklinde süslemeler, unicorn ve ejderha peluşları vardı. Şok içindeydim neden böyle bir ortam hazırladığını anlamaya çalışıyordum.

"Wufan b-bu olağanüstü."

"Beğenmene sevindim. Benimle gel." Elimden tutup ateşin içinden prensesi koruyan bir kahraman edasıyla, yerdeki güllere basa basa ilerideki yemek masasına doğru ilerledik. Önümde durdu ve iki elimi ellerinin arasına aldı. Ben hala etrafı inceliyordum ve hala ağzımı kapatabilmiş değildim. Ellerimi sıktı ve kendisine bakmamı sağladı.

"Benimle evlenir misin Yixing. Benim eşim olur musun? Beni tamamlar mısın? Kalbini, ruhunu ve bedenini bana verebilir misin? Seni sevmeme izin verebilir misin? Bebeğinin babası olmama izin verebilir misin?"

"B-ben.."

"Seni ilk o otelin barında dans ederken gördüm ve ilk o anda kalbimin atışına engel olamadım. Sonra yanına gelip dans etmeyi teklif ettim işte o an öldürücü darbeyi vurdun -bana gülümsedin- yixing ve ben o yanağında beliren çukurda bir ömür geçirmek istediğime karar verdim. Seni seviyorum, bebeğimizi seviyorum ve beni affetmeni istiyorum. Bebeğimizi birlikte büyütmemize izin verebilir misin? Seni üzdüm seni kırdım lütfen beni affet ve ömrümün sonuna kadar senin kölen olmama izin ver!" Duyduklarıma inanamıyordum. Nefes almayı unutmuştum. Ellerim titriyordu ve gözyaşlarıma hâkim olamıyordum.

"N-nasıl nefes a-alınıyordu?" Bunu sesli söylemiş olamam hayır yapamam!

"Buraya gel!" Wufan beni kendine çekip sıkıca sarıldı ve muhteşem kokusunu içime çekmemi sağladı.
*Bebeğim bu koku babanın kokusu.*

Onu affetmiştim, kalbim onu çoktan affetmişti. Tek duymak istediğim beni sevdiğini söylemesiydi. Özür dilemesini istemiyordum. Onu affetmemi beklemesini istemiyordum. Tek duymak istediğim o 2 kelime 13 harfti. *Seni seviyorum.*

"Seni seviyorum Yixing. Seni çok seviyorum."
Kollarında beni sıkıca saran bu adamı seviyordum. Benim onu sevdiğim gibi oda beni seviyordu. Bebeğimizi sevdiğini ve babası olduğunu söylüyordu. Ama nasıl? Nereden öğrendi? Kollarından ayrıldım ve bakışlarımızı birleştirdim.

Strawberry CakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin