Olamaz!

1.8K 117 11
                                    

Arkadaşlar dün gece 2. bölümü paylaşmıştım. Bugünde 3. bölüm hazır olduğu için bunu paylaşıyorum. Okuyucu sayısı 35'e yükselmiş. Beni çok mutlu ettiniz. Ben yeni bölüm için çok bekletmeyeceğim. Sınır falanda yok. 5. bölüme kadar 50 okuyucu olabilirse aynı hızda yeni bölümleri paylaşacağım. Sizleri çok seviyorum. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar 💕

Şaşkınlıkla bana bakan bir çift göze sinirli bir bakış attım ve kendimi toparlayıp konuşmaya başladım; " Ben hemen yan odada kalıyorum. Fakat gürültünüzden uyuyamıyorum. Saatin kaç olduğunda haberiniz var mı? Saat 3'e geliyor. Hadi, partiyi sonlandırın. İçeride kaç kişisiniz siz öyle? ". Bana kapıyı açan sarışın çocuk " Özür dilerim, çocuklar bazen çok abartıyor. " diyip elini mahçupca ensesine koydu. O sırada içeriden bandanalı bir çocuk gelip kolumu tuttu ve beni odanın ortasına doğru sürükleyip " Kim kız sipariş etti? " diye bağırdı. Ardından yanıma bir başka çocuk gelip fotoğraf çekti. Bana kapıyı açan sarışın ise " Hey Carter, Taylor, bırakın onu. Sesinizden uyuyamıyormuş. Hadi çocuklar parti bitti. Odalara! " deyince bir homurdanma oldu. Bende erkeklerin peşine takılarak dışarı çıktım. Tam odama girecektimki " Olamaz! " diye bağırdım. Herkes bana döndü. Odamın kapısı kapanmıştı ve yanımda anahtar yoktu. Kapıyı tıklattım ama Lexi hala uyuyordu. İçimden sessiz sessiz küfür ediyordum. Daha sonra duvara yaslandım ve yere uzandım. " Hey, sen ne yapıyorsun? Bütün gece yerde yatmayı düşünmüyorsun di mi? " diyen sarışını " Aslında evet, evet düşünüyorum. " diye cevapladım. Sarışın arkadaşlarına döndü ve " Hayes, bu gece Nash ve Cam'in odasında kalıyorsun. " dedi. Hayes bana uyar dermişcesine omuz silkti. Sarışında bana dönüp " Hadi benim odamda kalıyorsun. İtiraz yok. " dedi. Ben henüz cevap bile veremeden kolumdan tutup kendi odasına soktu. Bana adının Hayes olduğunu öğrendiğim çocuğun yatağını gösterdi ve " İyi geceler. " dedi. Ben ise rahatsızca homurdandım. Tanımadığım birinin odasında kalmak mı?! Bana göre değildi. Aklıma binbir fikir geldi. Tecavüz ettikten sonra ormana atmasıda bunlarda biriydi. Çok fazla korku filmi izliyorum galba. Ama nedense bu sarışının zararsız olduğunu düşünüyorum. Homurdanmalarımı duymuş olacakki " Korkma seni yemem. " dedi. Bana yüzünü döndü. Bu beni daha da rahatsız etmişti. Ama birşey demedim. " Anlaşılan uyumayacaksın. Peki öyleyse, konuşmaya ne dersin? " dedi. " Hayır derim. Yarın sabah kalkıp gidicem o kadar, tamam mı? " dedim. O da kısık ve kırgın bir sesle " Peki. " diyebildi. Ardından arkamı döndüm ve gözlerimi kapadım. Arkamdan " Bari kahramanı olduğum kızın ismini öğrenseydim. " diyen sese dönüp " Camilla, bazen Cami, ya da Milla. Ama ismimim kısaltılmasından hoşlanmam. " diyip tekrar arkamı döndüm. " Güzel isim. " dedi. Gözlerimi kapattım ve yorganı üstüme çekip uykuya daldım.


* SABAH *

Sabah uyandığımda yanımda Lexi yoktu. Ardından yan yatağa baktığımda sarışın bir çocuğun uyuduğunu gördüm. Önce korkuya kapıldım, tam çığlık atmak üzereydimki dün gece yaşananlar aklıma geldi ve bu fikirden vazgeçtim. Hemen kalkıp odadan çıktım. Koridora çıkıp kendi odamın kapısını umutla çaldım. Lexi uyku sersemi bir şekilde kapıyı açtı;

- Tanrım Camilla, nerelerdeydin? Sabah uyandığımda yatağında yoktun. Telefonunda odada kalmış. Ne oldu?
- Ne mi oldu? Eğer gece boyunca neden başkasının odasında uyuduğumu soruyorsan eğer dün gece saat 3'de yan odadan gelen gürültüyü kesmeleri için dışarı çıktım. Ama kapı kapandı. Ve sen o lanet kıçını kaldırıp kapıyı açmadın. Böylece seri katil bile olabilecek bir çocuğun odasında uyudum. Ve hayır, tecavüz edip ormana atmadı, tanrıya şükür.
- Ahaha gerçekten ahha mi?
- Birde gülüyorsun Lex. Tanrı aşkına ÖLEBİLİRDİM.
- Merak etme kimse senin gibi bir başbelasını öldürmek istemez.
- Tam bir gerizekalısın ve senden nefret ediyorum.
- Hislerimizi karşılıklı. Hadi hazırlanda kahvaltıya inelim. Çalışmalar başlamadan önce otelde biraz eğlenmek istiyorum. Ha buarada, çocuk yakışıklımıydı?

Böyle demesi üzerine ona bir yumruk geçirdim. Aslında çocuk hiç fena sayılmazdı ama yinede... Onu düşünmeyi bırakıp pijamalarımı çıkarıp dolabımı açtım. İçinden siyah şort, beyaz askılı t-shirt ve Toms'larımı çıkardım. Üstünede ince bir hırka giydim. Tuvalete girip rimel ve pembe bir ruj sürdüm. Lexi'ninde hazırlanışı bitince Telefonumu kaptığım gibi kahvaltı salonuna indik. Ve gerçek aşkımı gördüm... AÇIK BÜFE! Tabağıma peynir, zeytin, jambon ve reçel koydum. Bir dilim ekmek kaptım ve kahve aldım. Yorucu bir gece sonrası bana sadece kahve iyi gelebilirdi. Ardından gruptan diğer kızların yanına oturdum. Ben her zamanki gibi yemeğime yoğunlaşmıştımki kapıdan kalabalık bir grubun seslerini ve masadan gelen fısıldaşmaları duydum. Lexi'nin beni dürtüklemesi üzerine kafamı kaldırdım ve kapıya doğru baktım. İşte oradaydılar. Yan odadakiler kapının önünde duruyorlardı. Sarışın olanda içlerindeydi. Ansızın beni farketti ve yanıma doğru gelmeye başladı. Önümde durdu. Tabi bütün herkes bize bakıyordu. " Ah demek buradasın. Sabah kalktığımda yatağın boştu. Merak ettim. Herhalde odana girebildin. Afiyet olsun." dedi ve arkadaşlarına doğru yürürken tekrar bana döndü ve " Buarada dün gece ben senin ismini öğrendim ama sen benimkini hala bilmiyorsun. Adım Matthew, genelde Matt. Adımın kısaltılmasından hoşlanırım. " diyip gülümsedi. Bende ona gülümsedim. Masadaki tüm gözler bana çevrilmişti, ben ise kahvemi yudumluyordum.


Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler 💘

DancerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin