j i m i n
Genelde birinin gömleğinin düğmesini ilikleyerek uykulu çıktığı bir odadan, aynı durumda bir kişi daha çıkıyorsa iki ihtimal vardı. Ya aynı odada uyumuşlardı ya da ikisi de aynı yerde üstlerini değiştirmeye karar vermişlerdi. Birbirleriyle aynı gün tanışıp aynı odadan gömleğini ilikleyerek iki adamın çıkması durumunda her insanın aklına aynı şey gelirdi. Gözlerim şaşkınlıkla Taehyung'ta odaklanmışken benim aklıma gelen şey de her insanın aklına gelen şeyden farklı değildi.
Üzerilerini çıkarmaları gereken bir aktivitede bulunmuşlardı.
Taehyung'u ve Hoseok'u tanıyalı uzun zaman olmadığı içinse, bu beni ilgilendirmezdi. Uzun zaman olmuş olsaydı bile ilgilendirmezdi aslında.
Şaşkınlığımı gizlemeden ağzım açık Taehyung'a bakarken o ise gayet sakin bir şekilde yanımıza gelmişti. Dün kurabiyeleri aldıktan sonra Taehyung ile birlikte çıkmıştık ama beş dakika yürüdükten sonra telefonunu unuttuğunu, benim devam etmemi söyleyip yanımdan ayrılmıştı. Demek ki geri buraya dönmüştü.
Karşımda oturan Yoongi de benim kadar şaşkın olsa bile yüzündeki çarpık gülüş açıkça görünüyordu.
"Günaydın Jiminie," deyip yanıma oturuverdi Taehyung. Hoseok ise kızarmıştı ve durumu nasıl izah edeceğini düşünüyor gibiydi. Tam ağzını açıp Yoongi'ye dönmüştü ki Yoongi "Açıklama yapman gereken bir şey yok, yetişkin insanlarız," deyip kıkırdadı.
"Hayır hyung," diye sızlandı Hoseok. "Düşündüğünüz şeyi biliyorum ve öyle bir şey gerçekten olmadı."
Taehyung omzumun üzerinden elimde tuttuğum menüye bakıyordu. Bense şaşkındım hala. Bu kadar sakin ve umursamaz davranabilmesine şaşkındım en çok da. Hoseok tepinip Taehyung'tan yardım ister gibi omzunu dürttü.
"Söylesene Tae!"
Tae? Kısaltma kullanıyordu ismini söylerken.
Yoongi bu durumdan daha da keyiflenmişti, Taehyung kaşlarını kaldırıp Hoseok'a baktı. "Ne söyleyeyim?"
Hoseok ofladıktan sonra "Dün gece olanları, yanlış anladılar bizi baksana," dedi.
Taehyung bir bana bir Yoongi'ye bakıp açıkladı. "Gece burada kaldım. Kalacak yerim yoktu. Hoseok hyung evinde yer olmadığını ama burada kalabileceğimi söyledi. Ben de arkada uyuyordum. Şimdi uyandım,"
"Sen de giyinerek çıktın mutfaktan," dedi şüpheyle Hoseok'a bakan Yoongi.
"B-biliyorum," dedi Hoseok. O anda Taehyung da şaşkınlıkla baktı Hoseok'a. "İş kıyafetlerimin aynı olduğunun farkındasınız herhalde? Gelip burada giyiniyorum her sabah."
"Ben Hoseok hyung'un odaya girdiğini bile duymadım. Sonra konuşma seslerine uyandım." Taehyung da böylelikle açıklayınca dönüp ona baktım.
"Kalacak yerin olmadığını bana neden söylemedin?"
"Yük olmak istemedim Jimin, zaten yer bulana kadar kalacaktım burada. Hoseok hyung kabul ettiği için şanslıyım."
"Eşyaların yok mu?" diye sordum.
"Otelde kalıyordum ama param bitmişti. Dün senin yanından ayrıldıktan sonra otelden eşyaları almaya gittim. Sonra da buraya geldim işte. Sen de birdenbire kurabiye aldın dün, eve de koşa koşa gittin neredeyse. Bir şey olmadı değil mi?"
Yoongi'ye döndüm hemen. Şu anda Taehyung'a yumruk atmak istiyordum. Yoongi'nin yüzünde o güzel gülüşü vardı. Diş etlerinin göründüğü, kocaman gülüş. Ben o gülüşle zaten kendimi kaybetmiştim dün. Tekrar görmek çok fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yellow house | yoonmin
FanficÜniversite için ikinci senesinde, yaz sonunda tekrar şehre dönen Jimin için tatlı bir kafenin arka sokağında, Yoongi isimli adama ait, dışı sarı olan güzel bir daire vardı.